2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
227
Okunma

Cansuyu gibi
Yorgandan çıkınca ayağın düşmelisin yola dedi ninem Hafize
dokuz delik boğaza, iki lokma gür bir nefes gerek ..!!
bi amentü döküldü,iki kabak suyun ardından
ulu buyruk başüstüne, baş göz üstüne göz söz üstüne,üstüne üst
fırın önünde kuyruk taş üstüne simit tablası baş üstüne..
Simitçiiii.. dumanı burnunda.. taze bunlar..!!!
Hemen büyümek istiyordu..
Her adımda yarını düşlüyordu:
Saça tarak işleyince yağlı biryantin parlayınca,kaytan bıyık terleyince
semer ve urgan yerleşince.. tepsi üstünde semaver kırtlama
dilaltı tavçan-kanı,yandan çarklı olsun deyince..
yan yürüdü yön yürüdü tez büyüdü!!büyüdü büyü büyüdü
büklüm büklüm sokaklar sokağa gerilir şakaklar terde tuz delinir
delindi de delindi taban astarı..cansuyu sardı tırnağın morunu çekti,yürüdü
yürüdü ardına baka baka yürüdü İstanbul,motor taksi tramvay kamyon kamyon
tır tır sokak sokak vişne çilek,karpuz kar buz,buzda kayar gibi yürüdü..
Anadolu’nun üstüne üstüne çekti usturayı,bastı boğazına getirdi tekbir vurdu
bi daha bi daha koptu başı gövdesinden,bi sabaha karşı..
karşı tarafına asfaltın karşı kaldırımına atmadan adımını
fren tutmadı dedi üç günlük yolun yolcusu fren patladı dedi
gözüm çatlasın ki şu frenler,lastik danlöp ateştaşı
Örtüldü üzerine albayraklı bi gaste…
ön sayfasının köşesi yırtık kuponu sökülmüş…
tam sekiz sütüna sığdırılmış bi haber "Kahrolsun İnsan Hakları.."
yuvarlandı peşi sıra simit tablası,durdu kaldırıma toslayıp,
freni tutmadı onunda saçıldı susam yağı nohut yanığı
koşuştu martılar kanatsız,simitlerin peşine,
bi sabah vakti bi sabah yeni gerinmişti
Anadolu yakasına madalyon diye
II
İstanbulun batısı uykuda bi nine kalktı..
sabah namazına kursağında bi düğüm simid tekeri kadar
hayıra yordu rüyasını.. sanki,bi mavzer patlamıştı kulağın tözünde
sanki,bi çığ kopmuştu Munzur’un doruğunda
sanki cenderme kesmişti patika yolları
sanki,bi mayın yarmıştı yerin yüzünü,kol el bacak saçılmıştı
dikenli tellere serilmişti kaçak tütün kokusu..
toprağın kalleş yüzüne..
sanki agası bi tokat patlatmıştı şehla ela gözüne
sanki ,bi tencere tarhana devrilmişti köz üstüne
yandı içi..tulumbaya yüklendi iki çekti tıs
susuzluk bu yaz yangın bu yaz orman bu yaz köy kasaba
bu yaz köz göz kül öz söz..!
bu yaz toprak yuttuğunu atar mı atar,
gül yüzüne bakar mı bakar.. kan gelirmi,can giden yerden
sözüne, öz düşer mi düşer..söve söve göçerim göçürtüldüğüm yere dedi
doğruldu yönünü çevirdi kıbleye,gönlünü yolladı güneye dosdoğru
günün geldiği yere eğildi..
boğazındaki düğüm aktı yüreğine,yumruk yumruk oldu salavat getirdiğinde
burnunda susam yanığı tüttü..uzaktan kopup koşan yelin peşine takılmış,
acı haber, ulaklaştı.. varınca UMUTSUZLAR çay ocağına..!
Yandı kavruldu yüreği..!
Umutsuluk yakılmış bi türkü gibi dağıldı damarında,
fırlatıp bastonu düştü yola…
bi sel gibi akmalıydı güneye,yanan otlak, yanan umudlara
yetişip bi akşam vakti rahmetle birlik.. akmalıydı akmalı
akma ak ak..ak cansuyu gibi güne gün
ak…ak saçlı ninem
Volkan Kemal
Ağustos. 1994
5.0
100% (1)