0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
199
Okunma
Gazze’nin gökyüzü haftalardır alevlerle yırtılıyordu.
Evler birer birer yıkılıyor, sokaklar enkazla doluyordu.
Küçük Yusuf, o yıkıntıların ortasında kalmış tek başınaydı.
Babası, annesi, dedesi ve iki abisi, günler önce bombardımanda şehit olmuştu.
Yusuf’un gözleri, ağlamaktan kurumuş gibiydi ama onun dudaklarından hâlâ aynı dua dökülüyordu:
“La havle ve la kuvvete illa billah.”
Bir gece, şehrin üzerine yeniden füzeler yağdı. İnsanlar kaçışırken Yusuf, yıkılmış evinin önünde diz çökmüş dua ediyordu.
O an bomba, tam onun birkaç metre ötesine düştü. Koca bir duvar yerle bir oldu, ama Yusuf’un üstüne tek bir taş düşmedi.
Bunu gören birkaç yaşlı kadın, “Allah onu koruyor” diye fısıldadı.
Ve dilden dile yayıldı: “Bu çocuk, Allah’ın muhafazasında…”
Yusuf’un gözlerinde korku değil, teslimiyet vardı. Her şehit haberinde, yere kapanıp şunu söylerdi. Rabbim onları cennete aldı. Benim için de hayırlısını bilir.
Dışarıdan gelen yabancı gazeteciler vardı, ama çoğu gördüklerini ya saklıyor, ya da çarpıtıyordu.
Bir tanesi hariç. Anna adında genç bir kadın.
Yusuf’u kameraların önünde secde ederken görmüş, gözyaşlarını tutamamıştı.
Yaklaştı, sordu:
Senin ailen yokmu Korkmuyor musun? Yalnız değilmisin?
Yusuf başını göğe kaldırdı, dudaklarından şu söz döküldü:
Ben yalnız değilim. Rabbim benimle. Siz bizi öldürdüğünüzü sanıyorsunuz, ama Allah şehitlerimizi cennetle diriltiyor. Benim kalbimde korkuya yer yok.
Bu sözleri söylerken gözlerinden öyle bir ışık parladı ki, Anna ürperdi.
Kamerayı kapatamadı. O anın şahidi olmak bile onun ruhunu sarstı.
Anna, çektiği görüntüleri yayınlamak istediğinde engellerle karşılaştı. Kendi ülkesindeki kanallar sansürledi, hükümetler susturdu.
Ama Anna yılmadı.
Görüntüleri gizlice sosyal medyadan paylaştı.
Kısa sürede milyonlarca insan, o küçük çocuğun tevekkülünü, secdesini, gözyaşları yerine duasını izledi.
İnsanlar şaşkına döndü:
Bu nasıl bir iman ki, çocuğa ateşin ortasında bile huzur veriyor?”
Afrika’da, Avrupa’da, Amerika’da, Asya’da… Yüz binlerce insan bu sahneden etkilenip İslam’ı araştırdı. Ve nice kalpler Kelime-i Şehadet getirdi.
Bir gece Anna, Yusuf’u son kez görmeye gitti. Enkazın ortasında, göğe bakan o küçük çocuğa baktı.
Yusuf gülümsedi
Benim görevim bitti. Allah senin kalbine hakikati koydu. Şimdi sen anlatacaksın.”
O an gökyüzünden bir ışık huzmesi Yusuf’un üstüne düştü.
Anna gözlerini kırptığında Yusuf orada değildi.
Ama yerde, secdede yıpranmış küçük bir seccade kalmıştı.
Anna ağlayarak secdeye kapandı ve fısıldadı:
“Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden resulullah…”
Ve Yusuf’un nûru, bütün dünyaya yayılmaya devam etti.
Bir çocuğun sabrı, tevekkülü ve Allah’a olan güveni, bütün yeryüzüne iman nurunu yayabilir. Çünkü Allah dilediğini korur, dilediğini vesile kılar.
5.0
100% (1)