İnsan hayatında iki feci olay vardır: biri insanın çok istediği şeyi elde edememesi, diğeri de etmesidir. george bernard shaw
Adem önal
Adem önal

Bazen umut kanat çırpar

Yorum

Bazen umut kanat çırpar

( 5 kişi )

7

Yorum

19

Beğeni

5,0

Puan

324

Okunma

Okuduğunuz yazı 22.6.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Bazen umut kanat çırpar

Yusuf, bir zamanlar ailesi, evi ve hayalleri olan bir adamdı. Ama hayat onun sırtına art arda tokatlar indirmişti. Önce işini, sonra karısını kaybetmişti. En sonunda dostlarını da… Elinde avucunda hiçbir şey kalmayınca, Ege kıyısındaki kasabaya anne babasından miras kalan, rutubetli, iki odalı ahşap bir gecekondunun içine sığındı. Zamanın örselediği bu virane yapı, onun hayatta kalan tek yuvasıydı.

Cebinde parası yoktu. Kasabada ne işi vardı ne kimsesi. Ama çocukken öğrendiği bir yeteneği vardı: taşlara şekil vermek. Dağlardan topladığı eski taşları oyar, onlara yüz, kuş, çiçek ve yıldız şekilleri verirdi. Kasabaya uğrayan turistlere birkaç kuruşa satardı. Hayatını böyle idame ettiriyordu.

Bir gün akşamüstü, dağ yolundan evine dönerken bir karga gaklayarak dikkatini çekti. Sanki ona bir şey anlatmak istiyor gibiydi. Yusuf şaşkındı, ama garip bir içgüdüyle kargayı takip etmeye başladı. Karga kasabanın dışına kadar uçtu. Yıkık dökük bir kilisenin kalıntılarına kadar onu götürdü. Orada, surların tepesindeki bir taşı gagalayarak yere düşürdü. Düşen taşın açtığı çukurda bir sandık belirdi.

Yusuf hemen yaklaştı. Sandık eskiydi, ama hâlâ sağlam görünüyordu. Kilidini bulduğu bir taşla kırdı. İçinden, üzerinde 2020 yazılı, kalın ciltli bir kitap çıktı. Sayfaları kabarmış, yazıları garip bir dildeydi. Ne Latince’ye benziyordu ne Rumca’ya. Ama bir yerlerden tanıdık geliyordu. Kitabı koynuna koydu ve eve döndü.


O gece uyuyamadı. Karga yine penceresindeydi. Camın ardında onu izliyor, arada bir gaklayarak sanki “devam et” diyordu. Yusuf kitabın kenarlarında bir cümle fark etti:

“Sonsuzluk, taşın dilini çözenindir.”

Tüyleri diken diken oldu. Çünkü bir zamanlar dedesi ona şöyle derdi:
“Taşların dili vardır evlat, dinlemesini bilene geçmişi anlatır.”

Kitaptaki sembollerle Yusuf’un yıllardır işlediği taşlar arasında garip bir benzerlik vardı. Fark etti ki, o süs taşları aslında bir dilin parçasıymış. Kitap, bu dili çözmek için bir anahtardı.

Böylece Yusuf, taşlarla kitabı karşılaştırarak eski sembollerin anlamlarını çözmeye başladı. Her sembol, kasabanın geçmişine dair yeni bir sır açığa çıkarıyordu. Ve en sonunda, bir harita beliriverdi gözlerinin önünde: Kasabanın altında, kayıp bir medeniyetin gizli mağaraları vardı.

O gece yola çıktı. Karga yine peşindeydi. Gaz lambasıyla haritanın gösterdiği yere, yıkık bir değirmenin temeline vardı. Oradaki bir taşı çekince, gizli bir geçit açıldı. Yer altına indiğinde, taşlara oyulmuş tanrılar, duvarlara kazınmış yüzlerce sembol, ve bir sunağın üzerinde başka bir sandık buldu. Bu kez açık olan sandığın içi boştu ama kapağının içinde şu cümle yazılıydı:

“Taşı yontan, zamanı da yontar.”

O an Yusuf anladı: Bu sadece bir arkeolojik keşif değil, bir zaman yolculuğuydu; geçmişi bugüne taşıyan bir hatıraydı. Ve onu seçilmiş kılan şey; yalnızlığı, sabrı ve taşla konuşabilen elleriydi.


Zamanla keşfi duyuldu. Arkeologlar, tarihçiler kasabaya akın etti. Hükümet mağarayı koruma altına aldı, Yusuf’un adı bilimsel kaynaklara geçti. “Taşları okuyan adam” olarak anılmaya başlandı. Devlet, bölgeyi turizme açtı ve alanı resmen “Yusuf Yalınkaya Arkeo Parkı” ilan etti.

Yusuf artık yalnız değildi. Yıllardır terk edilmişliğin ve yoksulluğun içinden çıkan bu adam, şimdi geçmişi konuşturan bir hafıza oldu. Kasabanın yamacına, dut ağacının gölgelediği yeni bir ev yaptırdı. Bahçesine, ona kaderin kapısını açan karganın küçük bir heykelini diktirdi.

Ve bir sabah, yine balkonda otururken karga geri geldi. Gagasında minik bir taş taşıyordu. Yusuf taşı aldı. Üzerinde bir gül motifi vardı. O an anladı ki bazı dostluklar susar ama unutmaz.

Başını göğe kaldırdı. Rüzgârda taşlar fısıldar gibiydi.

Kimi kaybederken bulur kendini.
Kimi bir taşla, zamanın sırlarını çözer.
Ve bazen bir karga, kaderin postacısı olur.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (5)

5.0

100% (5)

Bazen umut kanat çırpar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bazen umut kanat çırpar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bazen umut kanat çırpar yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
kundakçıoğlu
kundakçıoğlu, @kundakcioglu
24.6.2025 15:57:41
Başımıza gelmedik bir şey kalmıyor

Kimi sınanıyoruz kimi kadere kimi inancına göre bir yere bağlıyor.

İnsan hayatı emeğe dayalı fen ve matematikten ibarettir.

Oysa bir bisikleti bir kamyonu durduran frendir

İnsan bazı durumlarda kendini frenlemesini bilecek. Bu durumu konuşma iletişim davranışlar etki ettiğini düşünüyorum. Vazgeçilecek bir durumdan vazgeçmesini mücadele etmek gerektiğinde pes etmeden mücadele yapmak gerekir şans mı bizleri kandıran umut mu her zaman var olan belki böyle değildir diyenlerde olabilir.

Tebrik ederim

Saygı ve selam ile.



Ferda,ca
Ferda,ca, @ferda-ca
24.6.2025 01:18:15
5 puan verdi
Gunun yazısını yüreğinizi tebrik ediyorum.

Nicelerine

Saygilarimla
eminnur acar
eminnur acar, @eminnuracar
23.6.2025 23:48:09
Kutluyorum, günün yazısını, yazan kalemi selam ve saygılarımla
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
23.6.2025 21:34:55
5 puan verdi
evet hocam umutsuzluk bile bir umuttur kutluyorum
Hatice Güzen
Hatice Güzen , @haticeguzen
23.6.2025 19:38:25
5 puan verdi
Muhteşemdi. Çok tebrik ediyorum
Rû //
Rû //, @r --
23.6.2025 13:05:25
adem bey tebrik ediyorum

saygı selam ile
neneh.
neneh., @neneh-
23.6.2025 11:54:50
5 puan verdi
Anlatısı ve tema'sı ile muhteşem Kutluyorum.Üstad'a saygıyla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL