0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2212
Okunma
DOSTLUKTA GERÇEK SAMİMİYET
Sevgili dostum,
Geçen günlerde yaşadığım ve dostluk adına kendimi yeniden sorguladığım olaylar, sana mektup yazarak gelecek nesillere bir hayat dersi, öğrenme fırsatı olsun istedim.Bu ilham beni sana bu mektubu yazmaya sevk etti.
Sevgili dostum ,
Ne yazık ki, yaşı yetmişlere dayanan bazı insanlar, üstelikte kendini örnek insan sananlar, biraz esprili olunca hemen cıvıyarak muhabbeti “altta kalanın canı çıkar” misali hakarete varan saçmalıklara kadar götürebiliyorlar şakalarını. O zaman senin gerçek dostluğun aklıma geliyor ve “ insanın bir dostu olsun adam gibi olsun” diye şükretme duygusu ağır basıyor . İyi ki varsın.
Sevgili dostum,
İyi dost her zaman, bizi sözleri ile bilgilendiren, güzel gelişim kitapları hediye eden, öneren insandır. Bu dostumuz yanımıza geldiğinde , en üst düzeyde saygı göstermeliyiz ki, o da bilgi, sevgi ve bunları pekiştirecek kaynakları daha çok sunsun bizlere ve insanlara. Böyle sunan insanlara samimiyet maskesi altında, kızdığında “zıkkım ye “diye şaka yapılır mı sence? Sen de kızarak” daha büyük zıkkımı da sen ye” dersen gene sana kızarlar değil mi ? Çünkü sen kötü konuşmayacaksın. Kötü konuşmak onların tekelinde. Bu seviyesizlik insanı gerçekten düşündürüyor ve üzüyor. Çünkü gerçek dost kendine ikram edene imkanı ölçüsünde daha çok ikram eder.
Sevgili dostum,
Her zaman sana yazıyorum ve söylüyorum. Bir daha daha yazayım. İnsanların çoğu , gerçek dost ile dost görüneni ne yazık ki, yaşı yetmişlere seksenlere gelse de göremiyorlar. Bu görememek çok zaman çocuklara ve torunlara bile yansıyor. Çünkü çocuk ve torunlar baba ve dedelerini takip ediyorlar. Bilinç altından . Bu da onların çok zaman gelişmesine engel oluyor. Tabii bunları söylediğimiz zaman bilinçli olmayan insan kolay kabullenemiyor.Ancak ciddi olarak insanları gözlemleyen, okuyan, bilinçli olmak için çaba harcayanlar görebiliyor.
Sevgili dostum,
Yaşı yetmişlere gelmiş ama samimiyetle laubali olmayı ayıramayan insanlarla uzun süreli sohbet insanı sıkıyor. Çünkü samimiyete laubalilik karıştırılamaz. Bize gerçek manada bilgi ve sevgi sunan insanlara ise şakadan da olsa hakaret ise kelimenin tam anlamı ile nankörlük olmaz mı ? Bu bir de gençlerin yanında oluyorsa laubeli davranışlar.
Sevgili dostum,
“Akıl yaşta değil , baştadır” diyenler ne güzel söylemiş. Çok zaman çevremi gözlemlediğimde 10 yaşındaki çocukların davranış ve tutumları ile yetmiş yaşındaki dedelerinden daha olgun olduğunu görebiliyor, hem o gençlerin gelecekte lider olacağını söylemekten onur duyuyor, hem de böyle bilinçli ve saygılı olmayı, 10 yaşında öğrenen ve uygulayan gençlerin olmasını ülkemin geleceği açısından büyük kazan olarak görüyorum. Bu gençleri mektuplarımızda, Öykülerimizde işlemek, onlara her fırsatta okuduklar zaman gelişecekleri kitaplar hediye etmek bana mutluluk veriyor. Geleceğin Liderlerini böyle desteklemek mutluluk verici. Sen olsan sen de destelklersin. Zaten destekliyorsun ya, senin hediye ettiğin kitaplara ben bizzat şahidim. “Milletçe okumayan toplumuz” yalanını yayanlara inat okumayı seven gençlere kitap hediye edelim.İlk ve ortaokul seviyesinde çocukları aileler ve öğretmenler güzel yönlendirirse ve bilinçlendirirse o seviyedeki gençlerin kitap okuma sevgisi artıyor. Bunu kütüphanelerin ve yayaınevlerinin istatsitikleri söylüyor. Yayınevleri yazarlardan çocuk ve gençlik kitapları istiyor sürekli. “Yaş yetmiş, iş bitmiş” misali “ herkes ayağıma gelsin, hediyelerle gelsin, ben onlara hakaret edeyim” diye düşünenlere inat okumayana değil okuyan ve okutanlara kitap hediye edelim.
Sevgili dostum,
Sokakta konuşulanlar ile gerçekler birbiri ile uyuşmaz. Ancak bilimsel ve edebi değeri yüksek kitaplar okuyan, gözlem yapan, güzel ve doğru konuşanlar ile sohbet edenler, bunu fark eder. Sohbetlerinde sürekli “ şu senden büyük mü, bu senden küçük mü? Şu şunun nesi, bu bunun nesi “ gibi şeyler konuşandan bilgi sahibi olamaz insan. Faydalı bilgiyi güzel kaynaklardan öğrenebiliyoruz sözlü olsun yazılı olsun.
Sevgili dostum,
Bugün insan güzel ve faydalı bilgi vereni mumla arıyor. Nereye gitsen kitap okumayan , eğitimi olmayan insanlar “sen sus ,biz konuşalım” der. Susarsın, sustun diye şikayet ederler. Böyle kısır sözlere ve davranışlara muhatap olmaktansa kenara oturarak kitap okumak daha verimli geliyor insana. Çünkü boş konuşmayı Yaradan başta olmak üzere alimler yasaklıyorlar. İnsanlar boş konuşanı dinlemese zaten boş konuşan da kalmaz. Değer görmeyen malın da müşterisi olmaz” Biz boş konuşanlara kızmak yerine boş konuşmaları dinleyenlere kızalım. Bazen sohbetlere katılan insanlara sohbet bitince sorarım.”Çok mu güzel şeyler konuşuldu” genel de “yok” derler. Gene de dinlemeye giderler. Güler misin Ağlar mısın? Üzülür müsün? Yoksa bundan da ders mi çıkarırsın? O sana bana kalmış.
Sevgili dostum,
Samimi dosttan çok samimi görünen dost daha çoktur. Yanında dost görünürler ama, seni senden faydalanabilecek insanlara doğru anlatmazlar, eserlerinden bahsetmezler.Çünkü eserlerini okumayı zahmet etmezler. Halbuki güzellikler, kötülüklerden daha çok anlatılmayı, tanıtılmayı ve bilinmeyi hak ediyor. Eğer güzel eserler ortaya koyan, güzel şeyler anlatanları gerektiği gibi yeni nesillere anlatabilsek o zaman ülkemiz ve dünya daha güzel olur. Ama kıskançlıklar, cehalet ve değerbilmezlik insanların güzellikleri başkalarına anlatmasına engel oluyor . Sen ise gerçek dost olarak hem güzel insanları hem de ortaya koydukları güzel eserleri her zaman herkese anlatırsın. Hatta okumayı seven ama kitap alma imkanı olmayanlara alıp hediye edersin. Bundan büyük zevk alırsın.Ben de işte bu mektuplarda sana böyle değer vererek yazarım. Marifet iltifata tabidir ne de olsa.
Sevgili dostum,
Egosu şişmiş insanların sayısının çok fazla olduğu bir toplumda gerçekleri anlatmak, yazmak , söylemek çok kolay olmaz. Bunu biliyoruz. Zor olana değil , güzeli kolaylıkla anlatabilmeye, güzellikleri kolaylıkla söyleyecek özgüvene ve cesarete sahip olmamız için hep dua etmeye ve özgüvenli olmaya gayret edelim ki, bu özgüven ve cesaretten güzellikler ortaya çıksın.
Sevgili dostum,
Sık sık görüştüğümüz komşu, akraba , iş arkadaşından uzak kalamıyoruz ama mesafeli olmaya gücümüz yetiyor. Bizlerde gücümüz oranında üretmeye, okumaya ve gelişmeye devam edelim. Tercrübelerimizi böyle mektuplar ile, konuşmalar ile çevremize anlatalım. Bugünlerde anlayan olmasa da yarınlarda olabilir. Bu umut bizi her zaman diri, iri ve bilinçli tutar.
İyi ki varsın, iyi ki dostumsun.Biz hayatı güzel görürsek hayatta güzel olur. Başkası isterse kötü görsün.
5.0
100% (1)