0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
171
Okunma

BU ÇAĞIN GÜÇLÜ OZANI: GARİP HASRETÎ
M. NİHAT MALKOÇ
Bingöl’den İstanbul’a bir duygu insanının şiir yolculuğu
Nice ozanlarımız var ki güzel Türkçemizi bir bahçıvan titizliğinde bir ömür ekip biçmişlerdir. Fakat halkımız, özellikle de gençlerimiz bunların çoğundan haberdar değildir. İşte bir ömür Türkçeyi ekip biçen ve halk edebiyatı nazım şekilleriyle duygu ve düşüncelerini ustaca terennüm eden bu ozanlardan biri de "Garip Hasretî" mahlaslı Filat Yazıcı’dır.
"Garip Hasretî" mahlaslı Filat Yazıcı, Bingöl’ün Yedisu ilçesinde doğup büyümüş, daha sonra da ekmeğini kazanmak için bir metropol olan İstanbul’a göç eylemiş bir güzel insan. Fakat onun İstanbul’a göç eyleyen sadece bedeni, duyguları hâlâ Bingöl’deki duygu ve düşüncelerinin aynısı... Yani İstanbul onu değiştirememiştir. İyi ki de değiştirememiş.
Garip Hasretî 1961 senesinde Bingöl’ün Yedisu ilçesine bağlı Şen Köyü’nde dünyaya gelmiş bir halk şairimizdir. Fakat onun şair olmak gibi bir beklentisi ve derdi yok aslında. İçinde biriken duygu ve düşünceleri şiirin gücünü kullanarak insanlarla paylaşıyor.
Filat Yazıcı ilkokulu köyünde, ortaokulu Yedisu ilçesinde, liseyi ise yine Bingöl’ün bir ilçesi olan Kiğı’da okumuştur. Bir kamu kuruluşundan emekli olmuştur. Fakat o, çalışmayı ve üretmeyi çok seven bir insan olarak çalışmaya özel bir kuruluşta devam etmektedir. Şiir yazmayı çok seven Filat Ağabeyin şimdilik üç binin üzerinde şiiri vardır. Garip Hasretî, ’Kültür Bakanlığı Halk Şairi’dir. "Ömür Kervanı" adlı 96 sayfalık şiir kitabı Diksiyon ve Edebiyat yayınları arasında okuyucuyla buluşan Filat Yazıcı, güzel şiirler yazıyor.
"Ömür Kervanı" bizi bize anlatan geleneksel halk nazmının güzel bir örneğidir.
"Ömür Kervanı" "Garip Hasretî" mahlaslı Filat Yazıcı’nın birbirinden güzel şiirlerinin bir araya getirildiği, tabir caizse yüzde yüz milli ve yerli bir halk sofrası... Hasret, ayrılık, ölüm gibi farklı tatların bulunduğu bu sofrada her ne varsa bize ait, her ne varsa bizi yansıtıyor. Ölçü hece, nazım şekilleri koşma, semai, varsağı... Güzellemeden koçaklamaya, taşlamadan ağıda hecenin bütün nazım türleri bu sofrada mevcuttur. Şiirlerde hecenin en güzel örnekleri veriliyor. Kelimeler eğreti durmuyor. Hepsi yerli yerinde. Duygular, şiirin masmavi göklerinde bir kuş misali kanatlanıyor. Eğitimci-Yazar Remzi Özmen bu kitapla ve genel anlamda halk şiirinin ve halk şairinin ilgi alanlarıyla ilgili olarak şunları söylüyor:
"Şüphesiz halk şiiri halkın inançlarını, duygularını, dertlerini, günlük yaşamını, aşkı ve doğaya dair olmak üzere pek çok konuyu işler ve şair bunlardan dilediğini işlemekte de özgürdür. Çünkü o, bazen gelenekleri hatırlatır; bazen dağı, ovayı, gülü, çiçeği; bazen aşkı, sevgiyi işler. Filat Yazıcı, yani diğer adıyla Garip Hasretî kardeşimiz de halk şiirinin son örneklerini bu kitapta toplayarak kalıcı olmasını sağlamıştır. Kitapta göreceğiniz gibi farklı konularda duygular kelimelere dökülmüş, daha çok hece vezniyle yazılmış ve gerçekten de ortaya güzel bir kitap çıkmıştır. Kuşkusuz kültürümüzün yaşaması ve yaşatılması için bu tür çalışmalar ihtiyaç vardır. Emek verip bu güzel şiirleri yazmasından dolayı Halk Şâirimiz Hasretî ’yi, Filat Yazıcı’yı kutlar, başarılarının devamını dilerim."
Filat Ağabey halk şiirinin günümüzdeki en güzel örneklerini vermeye devam ediyor.
"Garip Hasretî" bıkmadan, usanmadan her gün biriken hissiyatını kaleme ve kâğıda döken bizden biri, değerli bir ozanımızdır. Her gün facebook adlı sosyal medya platformunda şiirlerini arkadaşlarıyla ve takipçileriyle paylaşıyor. Tabir caizse günü şiirle yorumluyor.
Filat Yazıcı Ağabey’in sıkı takipçilerinden biri de benim. İyi ki de kendisini sanal âlemde de olsa tanımışım. Benim gibi halk şiirine gönülden sevdalı bir insana Garip Hasretî’nin şiirleri iyi geliyor. Yazdığı ve yayımladığı her şiirini dikkatlice takip ediyorum.
Halk şiiri geleneği, dün olduğu gibi bugün de devam ediyor; inşallah yarın da devam edecektir. Bu geleneğin yaşa(tıl)ması kanımca kültürümüz için çok büyük bir önem arz ediyor. Onun içindir ki, her kim olursa olsun, bu geleneğe hizmet edenleri çok değerli buluyorum. Yerli ve milli kültürün devamı için bu zengin kaynağın kesilmemesi lâzım.
Filat Ağabey halk şiirinin günümüzdeki en güzel örneklerini vermeye devam ediyor. "Garip Hasretî" mahlaslı Filat Yazıcı’ya çağımızın Âşık Veysel’i dersek bence yeridir. Çünkü o da Veysel’in yolundan ve izinden gidiyor. O da tıpkı Âşık Veysel gibi birbirinden güzel ve özgün koşma ve semailer kaleme alıyor. Halk şiirinin güzel örneklerini zamanımıza taşıyor.
Garip Hasretî, siyasetle işi olmayan, halkının ozanı bir gönül adamıdır.
Anadolu insanının bütün karakteristik özelliklerini kişiliğinde bir araya getiren Filat Yazıcı, özünü sözüne yansıtmış değerli bir halk ozanı olarak karşımızda duruyor. O Bingöl’deki duruşunu hâlâ koruyor. Şairleri hakkıyla ve lâyıkıyla tanımak için onların yazmış olduğu şiirlerden hareket etmek en doğru ve geçerli yoldur. Gelin Filat Yazıcı’yı da kendi sesinden ve sözünden tanıyalım. O, "Ben Halkımın Ozanıyım" adlı şiirinde duygu ve düşünce dünyasına dair şu duygu ve düşünceleri dile getiriyor: "Din, namus, vatandır davam/Ben halkımın ozanıyım/Ölene dek eder devam /Ben halkımın ozanıyım//Misafir geldim bu hana /Meylim yoktur şöhret şana /Edirne’den Ardahan’a/Ben halkımın ozanıyım//Elbet vardır bir görüşüm/Birdir benim içim dışım /Siyasetle olmaz işim /Ben halkımın ozanıyım//Tek gayem Hakk’ın rızası//Yolumun doğru hizası/Şehir, köy, mezra, kazası /Ben halkımın ozanıyım//Yaşımız kemâle erdi/Çektik nice gamı derdi/Ayırmadan hiçbir ferdi/Ben halkımın ozanıyım//Helâldir ekmeğim aşım/Eksilmez gözümde yaşım /Dağlar gibi diktir başım/Ben halkımın ozanıyım//Her canlıya var insafım/Daim haklıdan tarafım/Mazlum yanındadır safım/Ben halkımın ozanıyım//Yobaz değilim, dindarım/Muhammed’dir mihmandarım (S.A.V)/Dostlara canım adarım/Ben halkımın ozanıyım//Yolum Ehl-i Beyt’in yolu/Yüreğim sevgiyle dolu /Severim gariban kulu /Ben halkımın ozanıyım//Garip Hasreti mahlasım/Eğriyi kesmez makasım/Gurbet elde bitmez yasım/Ben halkımın ozanıyım"
Özünü ve sözünü yaşayan ve yaşatan bir şairdir Garip Hasretî...
"Geldiğin yeri unutursan gittiğin yerde kaybolursun." sözünü kendisine şiar edinen Garip Hasretî, özünü yaşayan ve yaşatan bir şairdir. Nasıl yaşıyorsa ve nasıl düşünüyorsa şiirlerinde de o hayatı yansıtır. O, günümüz gençliğinin dününden (geçmişinden) habersiz yaşamasını doğru bulmaz, bu duruma hem üzülür hem de içerlenir. Bingöl ve yöresinde kullanılan bir kısım eşyalara verilen adları bu zamanın Bingöl gençliğinin bilmediğini söyler. Bu bilinmeyenleri de şu şiirinde örneklendirir: "Tırşık, yemlik ve kengeri/Sorsam bilmez yeni nesil/Sahan, sitili, lengeri /Sorsam bilmez yeni nesil//Ağıl’ı, komu, mereği /Honçayı, tahta tereği/Bişi, keteyi, çöreği /Sorsam bilmez yeni nesil//Nacak, baltayı, dahreyi /Leğen, teşti, mıcıreyi /Kuşhanayı, üsküreyi /Sorsam bilmez yeni nesil//Hozan, ahpunu,evleği /Sarat, kalburu, eleği /Çuval, hararı, şeleği /Sorsam bilmez yeni nesil//Çırayı, gaz lambasını/Kömbe, tutmaç çorbasını/Atın arpa torbasını/Sorsam bilmez yeni nesil/Hasreti gördü hepsini/Kazan, ibrik, güğüm, sini/Toprak küple testisini/Sorsam bilmez yeni nesil"
Usta Ozan Yazıcı, çocukluğunda Bingöl’de yediği kömbenin tadını unutamamıştır.
Zaman maalesef bütün değerlerimizi v e değerlilerimizi yeni nesillere unutturdu. Öyle ki beslenme biçimlerimiz ve yemeklerimiz de bundan fazlasıyla nasibini aldı. Artık o eski geleneksel tatlar (yemekler) sofralarımızdan çekildi. İşte bunlardan biri de Filat Yazıcı’nın çocukluğunda sıkça yediği Bingöl yemeklerinden biri olan kömbedir. Gençlerimiz artık, pizza ve hamburger gibi "fast food" tarzı şeylerle besleniyor. Hasretî, kömbenin unutuluşunu, sofralardan çekişişini üzülerek şöyle dile getirir: "Unutuldu şimdi şehirde adın/Sendin sofraların kralı kömbe/Tutmaç çorbasıyla artardı tadın/Sendin sofraların kralı kömbe/Seni atarlardı altına közün/Çayırda gölgede yenirdin yazın /Mideyi yormazdın kolaydı hazım /Sendin sofraların kralı kömbe//Köyde sultanıydın sen yemeklerin/Yemek listesinde baştaydı yerin/Rençberin yanında çoktu değerin/Sendin sofraların kralı kömbe"
Filat Yazıcı’nın yolu gurbete düşse de gönlü hep sılada kalmıştır.
"Garip Hasretî" mahlaslı Filat Yazıcı’nın yolu gurbete düşse de gönlü hep sılada kalmıştır. O bedenen İstanbul’da yaşasa da ruhen Bingöl’de, Yedisu’da yaşamaktadır. Yedisu onun her daim rüyalarını süslemektedir. Bunu başta "Diye Şiir Yazıyorum" olmak üzere, onun Bingöl ve Yedisu temalı şiirlerinde yaygın olarak görmekteyiz: "Benden bir hatıra kalsın /Diye şiir yazıyorum /Okuyan nasihat alsın /Diye şiir yazıyorum //Bitsin bu kardeş kavgası /Analar tutmasın yası /Neşe dolsun yürek tası /Diye şiir yazıyorum /Barış lazımdır herkese /Kulak veriniz bu sese /Yeter artık édi bese /Diye şiir yazıyorum //Sevgi kin nefreti silsin /İnsanların yüzü gülsün /Tüm dünyaya huzur gelsin /Diye şiir yazıyorum /Meyil etmem şöhret şana /Gönlüm garibandan yana /Kıyılmasın hiçbir cana /Diye şiir yazıyorum//Yanlış tartmasın terazi /Unutulmasın hiç mâzi /Olmasın oyun fantazi /Diye şiir yazıyorum //Müslümanlar birlik olsun /Özgür Filistin kurulsun /Mescid-i Aksa kurtulsun /Diye şiir yazıyorum /Zulümün ateşi sönsün /Çekilen acılar dinsin /Hasreti köyüne dönsün /Diye şiir yazıyorum"
Şairler, içinden çıktıkları toplumların bir nevi sözcüsüdürler. Toplumda ne yaşanıyorsa, gündem neyle meşgul ise onlar da onu terennüm ederler. Son yıllarda mevcut müspet değerlerimizin kaybolması, güzelliklerin hayatımızdan çekilmesi, genel olarak ifade etmek gerekirse her açıdan yozlaşmamız her şair gibi Garip Hasretî için de ciddi bir mesele olmuştur. Toplumun aynası olan böylesi bir halk şairinin bu konuya kayıtsız kalması zaten beklenemezdi. O da kayıtsız kalamamış ve şu dörtlükleriyle bunu dillendirmiştir: "Kalmadı gelenek, anane, töre /İnsanlık yönünden hep verdik fire/Faydamız dokunmaz garip fakire/Biz böyle değildik, ne oldu bize?//Tükendi merhamet, vicdan pilimiz/Gelene hoş geldin demez dilimiz /Bu şekilde mezra, köy, şehirimiz /Biz böyle değildik, ne oldu bize?//Huzur evlerinde ana babamız /Akrabaya, dosta yok merhabamız /Şahsî menfaattir bütün çabamız /Biz böyle değildik, ne oldu bize?//Bedenimiz değil ruhumuz hasta /Kul hakkı yemede olmuşuz usta /Sınıfta kalmışız bir çok hususta/Biz böyle değildik ne oldu bize?"
Halk tarzında şiir yazmaya hevesli gençler Garip Hasretî’yi mutlaka okumalıdır.
Filat Ağabey hemen her güne bir şiir sığdıran ve halk tarzındaki bu şiirleri sayfa arkadaşlarıyla düzenli olarak paylaşan velût bir şairdir. O; otobüste, metroda ve yürürken rahatlıkla şiir yazabilen; duygu ve düşüncelerini heceyle adeta bir hamur gibi şekillendirebilen usta bir ozandır. Yazdıklarına baktığımızda hemen hepsinin usta işi olduğu görülür. Milli ölçümüz olan hece ölçüsü ve milli nazım birimimiz olan dörtlük onun vazgeçemediği şiir vasıtalarıdır. Heceyle şiir yazmak isteyenler onun şiirlerinden istifade edebilirler.
"Ömür Kervanı" adıyla basılı tek bir kitabı bulunan, halk şiirinin günümüzdeki güçlü kalemi Garip Hasretî’nin şiirleri kendi facebook platformunda, kendisi tarafından yayımlanmaktadır. Bunun yanında "Edebiyat Defteri" adlı sitede 635 şiiri bulunmaktadır.
Garip Hasretî, halk şiirinde kıymeti bilinememiş yaşayan değerlerimizden biridir.
"Garip Hasretî" mahlaslı Filat Yazıcı, kıymeti bilinememiş yaşayan değerlerimizden biridir. Bildiğim kadarıyla onunla ilgili bugüne kadar herhangi bir bilimsel çalışma yapılmış değil. Google arama motoruna ismini yazdığımda böyle bir çalışmaya rastlayamadım. Şayet onunla ilgili bir çalışma yapılmamışsa bu bizim ciddi bir eksiğimiz ve ayıbımız olsa gerek.
Garip Hasretî" mahlaslı Filat Yazıcı’yı daha çok ve de daha yakından tanımamız gerekir. Buna kendisinin değil bizim ihtiyacımız var. Zira bu gelenek her geçen gün tabir caizse kan kaybediyor. Bunun için de kendisiyle ilgili yüksek lisans ve doktora tezleri yapılmalıdır. Bugün ülkemizde resmî ve özel olmak üzere yüzlerce üniversite var. Bu üniversitelerde Fen-Edebiyat Fakültelerine ve Eğitim Fakültelerine bağlı Türk Dili ve Edebiyatı Bölümleri var. Oralarda yüzlerce öğretim görevlisi görev yapıyor. Bu öğretim görevlilerinin binlerce talebesi mevcuttur. Bu öğrencilere Garip Hasretî konusunda bitirme tezleri verilebilir. Kendisi üniversitelere davet edilip konuşturulabilir. Bu hususta şairin memleketi olan Bingöl öncülük edebilir. Zira Bingöl Üniversitesi’nde Fen Edebiyat Fakültesine bağlı Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü bulunmaktadır. Bu gibi taşra üniversitelerinin öncelikle ve özellikle yerel değer(li)leri gün yüzüne çıkarması gerekir. Bingöl’ün, gurbete düşen bu yaşayan değerine sahip çıkması elzemdir. Umarım mesajım ilgililerce alınmıştır. Kendisine şiir dolu uzun ve bereketli bir ömür diliyorum.