0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
357
Okunma

Zeytin ağacı… Kim bilir kaç bin yıl önce doğdu bu topraklarda, kim bilir kaç neslin alnının teriyle sulandı, kaç aşk, kaç sabır, kaç mücadeleye tanıklık etti. Tarihin derinliklerinde, Akdeniz’in kıyılarında başlayan bu kadim yolculuk, bugün bile bizim sofralarımızı, kültürümüzü, hayatımızı şekillendiriyor.
Zeytin, yaklaşık 6-7 bin yıl önce Doğu Akdeniz bölgesinde kültüre alınmaya başlanmış, Mısırlılar, Fenikeliler, Yunanlar ve Romalılar tarafından hem besin hem de kutsal simge olarak benimsenmiş kadim bir ağaçtır. Zeytin dalı, tarih boyunca barışın ve umudun sembolü olmuştur.
Zeytin sadece bir ağaç değil, kökleriyle tarih şahitliği yapan, toprağın binlerce yıllık destanı; her dalında binlerce evlat yetiştiren bir mucizedir. Sabrın, emeğin ve vefanın adı… Tıpkı senelerce toprağa kök salmış, kimi kamburu bükülmüş ihtiyar bir vefa eri gibi.
Bu kutsal ağaçtan elde edilen zeytinyağı ise “saf bir çocuk gülüşü kadar temiz, ay ışığı gibi nazlı ve parlak”tır. Türkiye’nin özel köşelerinden biri olan Mersin’in Mut ilçesinde yetişen zeytinyağı, 2025 yılında Avrupa patentini alarak sadece bölgenin değil, ülkemizin de gururu oldu. Mut’un bereketli topraklarından çıkan bu altın damla, sofralarımızın ve sağlığımızın kadim dostu olarak yerini aldı.
Ancak zeytinle ilgili güzel haberler kadar, endişe veren gelişmeler de var. Mersin’de 800 yıllık, tarihi değeri çok yüksek bir zeytin ağacı, odun olarak kesilmek üzereyken belediye ekipleri tarafından kurtarıldı ve özel bakım altında yeniden hayata döndü. Bu örnek, doğaya ve tarihimize sahip çıkmanın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi. Çünkü her baltada sadece bir ağaç değil, bir milletin ciğerleri sökülüyor, sessizce yok ediliyoruz.
Zeytin dalı barışı, sabrı ve bereketi simgeler. Günümüzde ise bizden sabır, vefa ve direniş bekler. Testere dişli cehalete, hoyratlığa, doğaya zarar veren her şeye karşı durmalı; köklerimize, toprağımıza ve kültürümüze sahip çıkmalıyız.
Unutmayalım ki, zeytin sadece bir ağaç değil; biziz, kimliğimiz, geçmişimiz ve geleceğimizdir. Onun dalında binlerce evlat gizlidir, her damlasında Anadolu’nun türküsü saklıdır.
“Göğsünü siper et ki,
Testere dişli cehalete son versin hoyratlığa, kıyıma.”
Yaşatmak, korumak ve çoğaltmak bizim elimizde.
Dalından Bir Servet
Zeytin...
Tarihin şahitliğini yapmış kökleriyle,
Toprağın bir destanı.
Her dalda binlerce evlat,
Her biri sabrın, emeğin, vefanın adı.
Toprağın her zerresine sinmiş bir aşkla...
Dalından süzülen her damla yağ,
Bir çocuğun gülüşü kadar saf,
Ay ışığı gibi — nazlı ama parlak.
Kırk kuşağın mirası...
Çiftçinin alın teri.
Kimi kamburu bükülmüş bir ihtiyar gibi,
Güne bakmasa da, bir vefa eri gibi.
Öyle bir mucize ki bu ağaç,
Her dalında binlerce evlat yetişir.
Doğanın şifa kaynağı,
Ve her damlada Anadolu’nun türküsü...
Mut’un gururu, alın teri, göz nuru, kimliği...
Türk’ün adı duyuldu
Mut’tan Avrupa’ya...
Ve bir ağaç,
Bir milleti anlatır
Dünyaya.
Sen göğsünü siper et ki
Testere dişli cehalete son versin
Hoyratlığa, kıyıma.
Gövdesine aldığı her darbede,
Bir milletin ciğerinin sökmesine
Şahit olur.
Yok olursun...
Yok oluruz...
Kirli bir dünyaya mahkum oluruz.
Remziye ÇELİK
Bilgi Notları:
Zeytin, Anadolu’nun 7 bin yıllık bereketidir; kültürümüzde barışın ve yaşamın simgesidir.
Mut zeytinyağı, Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaret tescili aldı; bu, eşsiz kalitesinin ve köklü mirasının tescilidir.
Zeytin ve zeytinyağı, sadece besin değil; tarih, kültür, ekonomi ve doğanın dengesi açısından büyük öneme sahiptir.