0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
280
Okunma
Şimdi ömrünün hülasasını yaz deseler sayfalara; harf harf satır satır seni sığdırabilmeyi dilerdim kalemimden...
Adını söylemek bile bir ağız dolusu özlemi boşaltmakken dilime, seni yükleyeceğim kelimeleri hangi cümlenin çatısı taşıyacak bilemediğimden belki de bu günlerdir bir türlü söze başlayamayan hallerim...
Sadece kirpiklerimdeki telaşı görseler yetecek aslında ama aşka dair kaç kelime varsa hepsi seni anlatsın diye çırpındığımdan işte bu yazma sevdası... Yoksa "sen" derim ve özeti olur tepeden tırnağa dünyadaki varlığımın.
...
Sevdiğim. Adına aşk dediğim kimsesizliğim...
Artık gölgen şehrin hiç bilmediğim bir sokağına düşerken, yani uzağındayken sen aklından gitmemiş kokumun ve mahrumken tenine dokunan sesimden; bir yoksunluğun daha sancısını çekiyorum ben biz kokmayan bu dört duvarda.
Sabahı ayrı yokluyor bedenimi gecesi ayrı.
Bir kere daha hazırlıksız yakalanıyor ruhum yokluğuna.
Bilseydim diyorum kendini de mahrum edeceğini yanımdayken parlayan gözlerinden, içine düşen çocuksu telaştan, aklından geçen hınzır bakıştan; sesinden sözünden ve kokundan, geçtikçe sana kendini hatırlatsın diye, huzmeler akıtırdım zamana...
Ya da bu kadar mahrum kalmayayım diye senden, rüzgara emanet ederdim sesini. Gülüşünü bir çiçeğin rengine eklerdim. Boğuldukça yokluğunda bir sığınağı olurdu yalnızlığımın ve pencerede gülüşün yeşerir diye bekleyecek bir umudu olurdu baharlarımın.
Oysa şimdi kirpiğime saklı suretin düşerken bakışıma, ve ben aşk diye seni anlatayım isterken aslında, adının heybetinden küçülmüş sözler dolanıyor sadece dilime. Bu da benim payım olmalı diyorum çaresiz.
...
Ne bir ağıt yakabildim ben bu sevdaya ne de şiirden bir yol çizebildim. Çiçeklerle bezenemedi hiç bir kelimem. Harflerim bir notaya denk düşemedi pembeden ve umuttan.
Kimbilir, gözümün nuru diyip can veremediğim bir hikayenin bedeli belki de bu hasret.
Yoksa neden sersefil dolansın adımlarımıza yazgımız ve neden sokak başlarını tutsun nefesleri ciğerlerine sığmayan fareler...
Şimdi hayalimle yetinmeye alıştıkça sen ve alıştıkça konuşmalar yapmaya kendindeki benle kelimeler de iyi gelmiyor bize. Bol ünlemli üstelik bir de iç kanamalı çoğalıyor aldığımız hasarlar.
Ve ben artık, şahit olsunlar diye düşlerimizin görünmez yaralarına, sargı bezleri biriktiriyorum çekmecemde.
Halbuki vaktiydi artık yaralarımızı sarmanın...
O zaman kimin büyüsü bu sevgili; hayatın sende önce hep bizim sıramızı savması?
Söyle kaç gramlık kurşunla kovulur bu cinler periler???
19 / 03/ 2021 İSTANBUL
5.0
100% (2)