Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Tu
Turan Yalçın

Özgelişim ve Sözde Durmak

Yorum

Özgelişim ve Sözde Durmak

0

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

493

Okunma

Özgelişim ve Sözde Durmak

ÖZGELİŞİM VE SÖZDE DURMAK
Sevgili Özgelişim Yolcusu dostum,
Son zamanlarda bizi sözde sevdiğini göstermek için “seni seviyoruz, en kısa zamanda seni ziyarete geleceğiz, sabah kaçta iş yerindesin? Ne zamanlar mekanındasın ” diyenler çoğaldı gibi geliyor bana. Ya da “çayı kahveyi hazırla geliyoruz” diyerek sanki kahvehaneye ve lokantaya sipariş verip, yer ayırtanlar gibi konuşanlara, arada “yanlış numara, burası kahvehane değil” diye cevap verince kızanlar oluyor. Yoksa sana da mı aynı duygular ziyaretler yapmaya başladı ? Ya da böyle davrananlar senin çevrende de mi çoğaldı?
Sevgili özgelişim yolcusu dostum,
Özgelişim biliyorsun “özümüzü geliştirmek” demek. Yani bu “kendimizi daha iyiye götürmek” demek de oluyor. “İki günü birbirine denk olan ziyandadır” anlamına gelen peygamber sözünü de göz önüne alırsak insanlar kendilerini hep geliştirmek zorunda. Bu televizyondan ibret alınan bir proğram, film seyretmek de olur, bir dostumuza mektup yazmak ya da gıybete bulaşmadan öğrenmek amaçlı sohbet de, yazı yazmak da, kitap yayınlamak da olabilir. “Ameller niyetlere göredir” demişler. Niyetimizin samimiyeti önemli. Önemli olan “insanların hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır” sözüne layık olmak.
Sevgili özgelişim yolcusu dostum,
“Seni ziyarete geleceğiz”diyenler kötü niyetli insanlar değiller ama insanın sözünde durmaması, herkese her zaman söz vermesi de iyimserlik değil. Tutamayacağımız sözler bizleri muhatabımız nezdinde “yalancı, sözünde durmayan, tutarsız insan ” olarak da algılanmamıza sebep olabilir. Şahsen sık söz verip de sözünü tutmayan insanlara ben muteber insan gözü ile bakmam . Küsmem, darılmam ama ziyaret de etmem, mümkünse muhatap olmamaya da bakarım. Çünkü onlarla bir araya gelince hep “tutulmayan sözler” vermek geliyorsa içlerinden biz onlara zarar veriyoruz demektir . Bizim amacımız da zarar vermek olmadığından en güzeli muhatap olmamaya bakmak demek değil mi ? Buna dikkat edelim dostluğun gereklerinden birisi de bu sanırım.
Sevgili dostum,
Ziyaretler, sohbetler elbette güzel şeyler. Ama faydası olmayan, dinlenmeyen sözler, muhatabımızı sıkan konuşmalar, hem bize hem de muhatabımıza sıkıntı veriyorsa eğer hem ziyaret hem konuşma verimsiz demektr. İnsanları suçlamadan, onları kırmadan mesafeli olarak onun yerine faydalı yazılar okumak veya doğa yürüyüşleri yapmak, gerçekten bizi dinleyen ve gerçekten ziyaret eden insanlara iadei ziyaretler yapmak daha faydalı olmaz mı ?
Sevgili dostum, Güzel Kardeşim,
Özgelişim aynı zamanda “özhuzur” ruhumuzun huzur bulması demek değil midir? Belki başkaları gibi ırmak kenarlarına, denizlere gidemiyorsak da, bahçeli bir evimiz yoksa da, evimizin balkonunda çay sefası yaparak gazete okumak, kitap okumak da en güzel ve verimi tatil olmaz mı gerektiğinde. Ben böyle de tatil yapıyorum işte. Tatilimiz bile öğrenme amaçlı olursa o zaman özgelişimimizin zevkine varırız sanırım.
Sevgili dostum, güzel Kardeşim,
İnsan yaş aldıkça sözde durmanın önemini anlıyor ve tutamayacağı sözü vermemeye gayret ediyor .Bazen bakıyorsun ki , senelerce çalıştıktan sonra aniden kelimenin tam anlamı ile emekli olanlar, sanki mecburmuş gibi önüne çıkana tutamayacağı sözler veriyorlarmış gibi geliyor insana. Bu da sözümüzü söylerken “acaba söz vereceğiz ama tutabilecek miyiz? “ diye insanın kendine en az 3 kere sorması gerekmez mi? Halbuki insan yaşlandıça daha az ve daha etkili konumalar yapmalı ki gelecek nesiller o sözle onu ansınlar ve “zamanında bir büyüğümüz vardı ne güzel sözünde durur, tutamayacağı sözler vermezdi. Özü ve sözü birdi birader” diye sevgi ile ansınlar.
Sevgili Özgelişim Yolcusu dostum,
Son zamanlarda “ kabuğuna mı çekildin, seni etkinliklerde pek göremiyoruz” diyenlere ben de, “ hep ben mi sizi ziyaret edeceğim , biraz da siz gelin, davet olmayan yere gitmek de yakışık olmuyor, o yüzden kabuğuma çekllme değil de ,balkonumda okumaya daha çok zaman ayırıyorum” dediğimde gülümsüyorlar. Bir araya geldiğimizde boş sohbetlerden sıkıldığımı da biliyor bunu söyleyenler ama gene de ağız alışkanlığı ile soruyorlar işte. Benim yaşadıklarımı toplumda çok kişinin de yaşadığını bilmek bizi sevindirmiyor. Normal olanı insanların sözünde durması, duramayacaksa söz vermemesi. Bir kelime söz verecekse en az dakikalarca düşünmesi. “Söz gümüş ise sükut altındır” sözünü ben “ söz gümüşse sükut ve düşünme 24 ayar altındır” derim. Bilmem ne kadar mantıklı oldu ?
Sevgili Özgelişim Yolcusu dostum,
Bizim sözlerimiz, tavırlarımız, bilgimiz alsalar da, almasalar da gelecek nesilleri dolaylı yoldan etkiliyor. Çünkü biliyoruz ki bilginler der ki “insan en çok irtibatta bulunduğu 5 kişinin ortalamasıdır” Her zaman beş kişi ile iletişimde olmayan insan için “ kişi en çok görüştüğü insanların ortalamasıdır” da diyebiliriz. Artık kaç kişi varsa çevresinde. “Yalnız insanlar en çok eşlerine benzerler” de diyebiliriz. Toplumda sık duyduğumuz, “babasına çekmiş” veya “aynen dedesi gibi” sözleri bunun ispatı değil mi ? Torunlarımız bize çekecekse biz de kendimize çekidüzen verelim ve çevremizde kim bize destek oluyor, faydalı söz söylüyor, kim gerçek dostumuz kim özde dostumuz, kim sözde dostumuz” bunları iyi bilelim. Bu bu dünyanın da kaderi olabilir. Toplum bireylerden oluşuyorsa, aileden oluşuyorsa, buna daikkat edersek toplumda değişebilir ve dönüşebilir. “Okumakla var oldum” kitabımda bu dönüşümün nasıl olacağını da anlatıyor romanın kahramanları. Okuyanlar öyle diyorlar kitabı.
Sevgili Özgelişim Yolcusu dostum,
Biz söz istemeden bize söz verme gereği duyan insan sanırım bizimle güvensizlik ilişkisi var ki “sana geleceğim “ diyor ve gelmiyor. “Sana söz veriyorum ama sana verdiğim sözde durmak zorunda değilim” diye mesaj veriyor. Tabii insan bazen şartları değişerek gelemez. Ama bunu muhatabına en kısa zamanda gerçekçi olarak açıklaması muhatabına güven verir. “ Kusura bakma sana geleceğimi söyledim ama; o gün aniden bir yakınım hasta oldu, planda olmayan şu şu işler çıktı” demek zor mu ? İşte gene önümüze lletişim çıkıyor. Güzel iletişim kuranların neden işlerinin güzel gittiğini ve sevildiğini daha iyi anlıyoruz. Söz verdiğimizde sözümüzü tutamama nedenini açııklamak, bizi “açık insan” yani “sözünde duran, özünde olan ve durumunu güzel açıklayarak kendini güzel ifade eden insan” konumuna sokar ki, bu da sözümüzün ve özümüzün çevremize etkisini gösterir.
Sevgili Özgelişim yolcusu dostum,
Biz kendmizi gerçekten değerli görürsek ki, çevremizde en yakın akraba ve insanlardan başlayarak “sen değerlisin, ama ben de değerliyim” inancını samimiyete davranışlarına yansıtan insan , hem yaşamanın zevkini tadar hem de işte ,iletişimde ve sosyal hayatta başarının tadına varır. Yoksa “ben bir kurum kurdum , kimse gelmedi, bana değer vermedi “ diye hayıflanır. Ona desek ki: “sen çevrene değer verdin mi, çevrendeki insanların eserlerine değer verdin mi ki, kendi kurumuna değer vermelerini bekliyorsun? “desek ya uzaklaşır, ya sana deli gözüyle bakar ya da “ben değerliyim, sen değersizsin ben doğruyum” tutumlarına devam eder... Varsın öyle sansın.

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Özgelişim ve sözde durmak Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Özgelişim ve sözde durmak yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Özgelişim ve Sözde Durmak yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL