0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
499
Okunma

O derinliği ne belirliyor?! İkisi de güldü oysa az önce. Ama çok büyük bir fark vardı ki; iki gülüşü çok ayrı yerlere koyuyordu. Kaynaklandıkları yerin derinliğiyle ilgiliydi bu. Yüzeye ne kadar yakın ya da uzak olduklarıyla…
Derin derin nefesler almak sanki… Okyanusları, gökleri ta içine çekercesine sonsuza karışıp; bedenini dışından ayıran sınır çizgisini yitirmek… Kaybolmak bir nevi o sonsuzda…
Öyle kaybolup da o kayboluşta çok daha büyüyerek yeni baştan var olanlar; derinlere varan o gülüşü kondurabilirler yüzlerine ancak! Sonsuzun nefesinin değdiği o yere; o en derin, en saf, en kendine ait yere yani; işte oraya kadar inen bir tebessüm kime, neye yönelirse yönelsin fark etmeyecek kadar aynılaştırır, sonsuzun bir parçası yapar her şeyi. O yüzden o kadar sahicidir ya… Diğer gülüşlerden çok ayrı bir yere koyar kendini.
Gülüş mü, bir çeşit ağlama mı belirsiz o kıvrımdan çok başka, çok daha kendiliğinden bir şekilde gelir, ilişir apansız bir dudağa… Çiçek mi, çocuk mu, yoksa anlatılan ya da şahit olunan gülünç bir durum mu fark etmez nedeni… O neden sadece bir vesiledir çünkü; her zaman hazırda bekleyen, derinlerdeki kocaman tebessümün ortaya çıkmasına.
O yüzden yan yana oturan iki genç kızın dudaklarını yukarı çeviren kıvrım görünürde çok benzese de kocaman bir fark vardır aralarında: Çok ayrı yerlere koyar iki gülüşü… Birini sahte yapar, diğeriniyse çok sahici…
O küçük kızın minicik ayaklarıyla koşturması, annesininse iki adım gerisinde her an müdahaleye hazır bir şekilde tetikte beklerken, bir yandan da küçük kızının kendi başına adımlar atmasına izin vermesinin; bir tebessüm olarak birinin yüzünde karşılık bulması kadar doğal bir şey bile o yüzün kime ait olduğuna bağlı olarak değişir bu yüzden; çok farklı biçimlere, anlamlara bürünür.
O iki genç kızdan biri anneyle kızına bakarken iç ısıtan, hoş bir ân’a tanıklık ediyordur sadece belki… Birkaç dakika sonra sahne yavaş yavaş zihninde belirsizleşecek, o da yoluna devam edecektir.
Ama diğeri içinse çok farklıdır durum. Sadece o sahneye bakmıyordur O çünkü. Kendinin de içine dahil olduğu, kocaman bir bütünün küçücük parçalarından birine bakıyordur. Annenin telaşlı kalp atışlarını duyuyordur içinde. Küçük kızın yere acemi basışlarını, basarken gerçeği masallardan ayıran sert zemine temas edişini… Onları seyretmiyordur sadece yani; aynı zamanda nefeslerini ta içinde hissediyordur da.
5.0
100% (2)