1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
471
Okunma

Sevgili mi? Hayır! O Çocuk
Masum Görünen Sözlerin Masum Çocuklarda Bıraktığı Derin Yaralar
Günümüz toplumunda, anne babaların farkında olmadan yaptığı ama çocukların ruhunda derin izler bırakan bir davranış var:
Sevgili yakıştırması.
Henüz duygularını tanımaya çalışan, arkadaşlığın ne olduğunu yeni yeni öğrenen çocuklara:
“Kızım o çocuğu seviyor galiba…”
“Oğlum kıza bakmadan duramıyor, kesin âşık oldu.”
“Kıskanıyor çünkü hoşlanıyor!”
gibi cümlelerle “aşk”, “kıskançlık” ve “ilişki” rolleri yükleniyor.
Oysa bu sözler, bir çocuğun gelişiminde eğlenceli bir şaka değil, ağır bir duygusal yüktür.
Çocukluğun Üzerine Gölge Gibi Düşen Cümleler
Çocuk daha ergenliğe bile girmemişken, çevresinden gelen bu sözlerle kendi duygularından utanmaya başlar.
Utandıkça içe kapanır ya da tam tersi, dışa patlayan tepkiler geliştirir.
Bazısı kendini korumak için duygularını saklayan, mesafeli bir tavır geliştirir; bazısı ise saldırganlaşır.
Kimi gülüp geçer gibi yapar, ama geceleri içine ağlar…
Çok Erken Yaşta Başlayan Etiketler
Bu yakıştırmalar yalnızca ergenlik çağında başlamıyor.
Ne yazık ki ilkokulda, hatta bazen anaokulu sıralarında bile çocuklara “sevgili” yaftası yapıştırılıyor.
Bir çocuk sadece bir arkadaşına sarıldığında, onunla oyun oynadığında ya da birlikte gülümsediğinde:
“Ooo sevgili mi oldunuz?”
“Sen bu çocuktan hoşlanıyor musun?”
“İkiniz birbirinize çok yakışıyorsunuz!”
gibi cümleler çevresindekilerden gelebiliyor.
Bu da çocuğun zihninde arkadaşlıkla aşk kavramını karıştırmasına neden oluyor.
Daha da kötüsü, çocuk utanma, duygularını bastırma ve kendinden şüphe duyma gibi ağır yüklerle tanışıyor.
Oysa çocuk sadece çocuk olmak istiyor.
Gülmek, oynamak, el tutmak, birine yakın hissetmek onun için sadece doğal bir davranış.
Ama biz yetişkinler, bu saflığın üstüne yetişkin duygularını giydiriyoruz.
Ve işte o an, çocukluğun üzerine ilk gölge düşüyor…
Erken Yaşta Alkol ve Madde Kullanımı: Duygusal Yükün Bedeli
Daha ergenliğe yeni girmiş bireyler, duygusal karmaşalarla başa çıkmakta zorlandığında sigara, alkol ya da başka zararlı maddelere yöneliyor.
Yaşadıkları içsel çatışmayı bastırmak ya da hissetmemek için bu gibi yollara başvuruyorlar.
Sevgilisine sinirlendiğinde ya da kendini yetersiz hissettiğinde, çaresizce tepki veriyorlar.
Çünkü onlar hala gelişmekte olan, korunmaya muhtaç bireyler…
Ve ruhlarına henüz hazır olmadıkları duygusal yükler yükleniyor.
Bu davranışlar, içlerindeki yalnızlığın ve yanlış yönlendirilmiş duyguların dışa vurumudur.
Erken yaşta başlayan bu alışkanlıklar, fiziksel ve ruhsal gelişimlerini olumsuz etkiler.
Ailelerin bilinçli yaklaşımı, bu riski azaltmak için en büyük anahtardır.
Sevgiyi Öğretmeden Aşkı Dayatmak
Ailelerin farkında olmadan yaptığı en büyük hatalardan biri, sevgiyi öğretmeden aşkı dayatmaktır.
Oysa çocuklar önce:
Arkadaşlığı,
Empatiyi,
Güveni,
Sınır koymayı,
Birey olmayı öğrenmelidir.
Sevgiyle birlikte mahremiyet, saygı ve bireysellik kavramları da öğretilmelidir.
Ama ne yapıyoruz?
Çocuk sadece bir arkadaşına selam verdiğinde hemen etiketleniyor:
“Sevgilin mi oldu?”
“Sen ondan hoşlanıyorsun, belli…”
Ve çocuk, kendi duygusundan utanır hale geliyor.
Toplumsal Bir Uyarı Niteliğinde
Bu konu sadece ailelerin değil, tüm toplumun sorumluluğudur.
Çünkü sevgili yakıştırmaları, yalnızca masum birer şaka değil; çocuğun zihnini, bedenini ve ruhunu erken yaşta karmaşaya sürükleyen, zehirli söylemlerdir.
Unutmayın:
"Senin sevgilin mi var?"
"Aşık mı oldun yoksa?"
"Kıskandın mı onu?"
gibi sorular, çocuğun kendini bir kimliğe zorla oturtmasına ya da kendi duygularını bastırmasına neden olabilir.
Anne ve Babalar İçin Bir Rehber
Birkaç küçük ama etkili değişiklikle, bu zinciri kırabiliriz:
“Sevgilin var mı?” yerine, “Bugün neler hissettin?” demeyi tercih edin.
Kız ve erkek arkadaşlığının doğal ve sağlıklı olduğunu anlatın.
Duygularını anlamasına destek olun, etiketlemeyin.
Şakalaşırken bile mahremiyete ve güven duygusuna saygı gösterin.
Onu bir birey olarak görün, biçimlendirmeye çalışmayın.
Aşkı anlatmadan önce, kendini sevmeyi ve tanımayı öğretin.
Bir Cümleyle Çocukluğa Zarar Vermeyelim
Unutmayalım…
Bir çocuğun oyun oynarken gülümsediği birine baktığında, “Kesin hoşlanıyor!” demek…
…bir gülüşü utanca boğmak, bir masumiyeti yükle ezmektir.
Onlar çocuk.
Ve biz büyükler, onların çocuk kalma hakkını, kendi eğlencemiz uğruna ellerinden almamalıyız.
Etiketleme!
Çünkü her etiket, bir çocuğun masumiyetine düğüm atar.
Onu çözmek yıllar alır…
Belki de hiç çözülmez…
“Çocuklara yaptığımız masum yakıştırmaların aslında ne kadar ağır yükler taşıdığını hiç düşündünüz mü?”
Remziye ÇELİK
5.0
100% (2)