0
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
289
Okunma

" Dünya ne ise oydu; Ben de ne isem o oldum, uyuşamadık. Hepsi bu…"
Oruç Aruoba
Kabullenmek...Anlamak...Uzlaşmak...
Ne kadar da zor geldi seni Dünya...Nasıl da çetrefilsin,nasıl da inatçı,nasıl da dayatmacı...
Oysa olanı kabullenmek , kafamdaki beklentileri dayatmamak imkanları çoğaltmanın ön koşuluydu.
Dur bi dakika; dayatmacı olan ben miydim yoksa sen mi?
Dünya bana istediğimi veremezdi,
insanlar da...
Tam da bu gerçeği anlamanın,yanılgı ve yenilgilerin...Acıların yani...işaret ettiği yerdeyim.Çölde..
Yorgunum; hatayı kendimde aramaktan da, topu taca atmaktan da.
Yüzlerce kez aynı bölümlerini seyrettiğim sıkıcı bir filmdi hayat.Filmi başlatıp bu çılgın senaryoya tuhaf bir şaka gibi beni de kimin dahil ettiğini bilmediğim...
Bak nasıl da üretken kılıyor insanı acı...İtiraf ettiriyor sonunda döngülerin deveranı yenilgilerimi.
Azıksız,nevalesiz,hazırlıksız kendimizi içinde bulduğumuz bu kırılgan bedende ,
ondandan da kırılgan bir ruh emanetiyle... kendimize rastlamak dünya çölünde.
Böyle bir anda...ve öyle sessizce...
Dünya sana kendini açıklamaz, boşuna bekleme.
Hiçbir şeye açıklama getirmez öğrendiklerin.
Daha fazla ararsan daha fazlasını bulacağını mı sanıyorsun? Hapishanene bir iki koltuk daha eklersin hepsi bu belki de.
Soruları bırak, kitapları da, işe yaramayan her ayrıntıyı da...Susmak ve zihnimi susturmaktan başka yapılacak bir şey yok çünkü .
Aradığın hayaller sahralar , aramadığın handikaplar...
Kurtulduğunu sandığın kapattığın dönemlerin ardından yeniden hesaplanan imtihan sahnesi hazırdır hep, ne yapsan kapına dayanan...
Gerçeğin /cennetin krallığına aynı türden olanlar girer.Dünyanın tozuna bulaşmış giysilerinle kapıda bekleyip durma.
Ayakkabılarıyla kutsal Tuva vadisine girebildi mi Musa?
O ki, bir peygamberdi ...
Ayakkabılarını çıkarmalısın ;
gerçeği istiyorsan hayali;
manayı istiyorsan maddeyi,
var olmak istiyorsan sahte benliğini bırakmalısın...
Hiçlik deryası kavurucu çölün tek çaresi... Anla artık ve direnme...Seni bu çöle bu ağır ruh emanetiyle...serabın içine ...susuz ve kimsesiz bırakan kim ise,
buradan çekip aslına,yuvana döndürecek olan da O’dur yine ...
Çember tamamlanacak,döngü ivmesini yavaşlatacak elbette.
Yuvaya döndüğümde,bileceğim ki;
Terk ettiğim yer de yuvamdı,döndüğüm yer de...Aynı noktaya varmak için arşınladım dünyanın tozlu yollarını , sessizce...Geçip gittim yokuştan bir ırmağın asi yönünce.
Susuzluğun ne kadar kesif ise...keşif de o kadar yakın kaderine.
Yani demem o ki; susuzluk da merhamettir bi yerde, kederler de ...
Dünya sürgünüyüz işte ...Sağalmayacak yaralarımız hiçkimseyle...
Ve hiçbir şeyle...
Bekleme dostum,aynı çölde iki yolcu gibi hasbihal edebiliriz en fazla seninle...
Hep içerlediğimiz geçiciliği dünyaya güzelliğini veren de .
Tek tesellisi bu sürgünümüzün belki de.
Hükmü olnayan sözlerimi yok say sen yine
özümden kopup gelse de ...İçimde yer değiştirip duran boşluk ve hiçliğin,
Kekremsi tadını sindiriyorum hücrelerime.
Her neyse...Öyle işte...
5.0
100% (6)