Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
TİLHABEŞLİ FİLOZOF

Sağır dilsiz Görmeyen Maymunlar çağında toplumsal haykırış

Yorum

Sağır dilsiz Görmeyen Maymunlar çağında toplumsal haykırış

( 6 kişi )

7

Yorum

13

Beğeni

5,0

Puan

593

Okunma

Okuduğunuz yazı 1.6.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Sağır dilsiz Görmeyen Maymunlar çağında toplumsal haykırış

Sağır dilsiz Görmeyen Maymunlar çağında toplumsal haykırış

Bizi sağır, dilsiz ve görmeyen maymunlara çevirdiler. Haykıramayan, konuşamayan, duyamayan, görmeyen; sadece emir alan, tepki veremeyen, düşünemeyen bir güruha dönüştürüldük. Birileri için insan olmanın sınırları silindi; yerine programlanmış, sadece yaşaması gerektiği kadar yaşayan, sadece söyleneni yapması beklenen bir kalabalık yaratıldı.

Kim bu "birileri"? Kim bu aklı zayıf, vicdan yoksunu, kibirle şişmiş ekabir takımı? Bunlar halktan kopuk, halkın ne yaşadığından bihaber, lüks içinde hayat süren ama sürekli fakire sabrı öğütleyen, toplumun kaderi üzerinde Tanrı gibi hüküm süren beyin fukaralarıdır.

Sistem öyle kuruldu ki; insanlar sistemin sadece birer dişlisi olmak zorunda bırakıldı. Eğitim, bir düşünme sistemi olmaktan çıktı; kalıpların içinde ezber öğreten, bireyin ruhunu öldüren bir mekanizmaya dönüştü. Çocuk daha okul kapısından girer girmez susmayı, sıra dışı olmamayı, itaat etmeyi öğreniyor. Eleştirmeyi değil, tekrarlamayı ödüllendiriyorlar. Merak değil, ezber... Yaratıcılık değil, itaati kutsuyorlar. İşte o andan itibaren başlıyor insanın kendi içindeki sesini kaybetmesi.

Medya, sistemin en sadık uşağı olmuş durumda. Gerçeğin sesi değil, yalanın yankısı hâline gelmiş. Ekranlar, halkın gözünü bağlayan modern birer perde; gündemler ise halkın değil, sermayenin ajandasına göre belirleniyor. Asgari ücretlinin ay sonunu nasıl getirdiği, pazarda çürük sebze arayan annenin iç çekişi, işsiz gencin umutsuzluğu bu ekranlarda yok. Onların yerine; pembe dizilerle uyuşturulmuş zihinler, yapay krizlerle meşgul edilen akıllar, sansasyonlarla köreltilen dikkatler... Her şey halkın düşünmemesi, hesap sormaması, hak aramaması için ayarlanmış. Çünkü düşünen halk tehlikedir; konuşan, soran, sorgulayan halk sistemin korkulu rüyasıdır.

Sokakta konuşmaktan korkan insanlar olduk. Hakkını aramak isteyen, “terörist” ilan edilmekten çekiniyor. Adalet sisteminin terazisi şaşmış, güçlü olanın lehine tartıyor. Fakirin feryadı, karakol duvarında asılı dosyada çürürken; zenginin şikâyeti bir saat içinde sonuç buluyor. Oysa adalet, sadece mahkeme salonlarında değil, ekmek kuyruğunda, iş ararken, kira öderken yaşanmalıydı.

Korku topluma sindirilmiş. Biri konuşsa diğeri sus diyor, "bize ne, başımıza iş almayalım" diyerek. Toplum öyle bir şekillendirildi ki, cesaret artık delilikle eş değer görüldü. Hakkı savunmak bir tehdit, susmak ise bir erdem gibi sunuldu. Böylece büyüdü karanlık; sessizlikle beslendi.

Zengin ile fakir arasındaki uçurum bir çığlığa dönüştü. Biri altın kaplama klozette otururken, diğeri pazardan çürük meyve toplamaya çalışıyor. "Herkes çalışırsa başarır" masalıyla, başarısızlığın suçunu bile bireyin üzerine yıkıyorlar. Sistem kendini aklıyor; oysa başlangıç çizgisi herkes için aynı değil. Kimisi sıfırla doğuyor, kimisi milyonlarla. Sonra yarışın eşit olduğunu söylüyorlar.

Toplumu sürükledikleri uçurum açık: Sorgulamayan, itiraz etmeyen, kendi iç sesine bile yabancılaşmış bireylerden oluşan koca bir sürü... Ne düş kurabiliyorlar ne de yarına dair umut besleyebiliyorlar. Günlük telaşlarla boğulmuş, hayatta kalmaya indirgenmiş bir varoluşun esiri olmuşlar. Ve tüm bu yıkımın ortasında tek suçları; uzun süre susmaları, zulme alışmaları, kötülüğü sıradanlaştırıp kabullenmeleri...

Ve soruyoruz: Bu dipsiz sessizlik, bu adaletsizlik, bu körleşmiş düzen nereye kadar sürecek? Ne zamana dek susacağız, ne zamana dek göz yumacağız? Uçuruma yürüyen bu kalabalığa ne zaman dur diyeceğiz??

Bu yazının amacı haykırmak. Uyuyanı uyandırmak, alışanı sarsmak, görmeyene göstermek... Çünkü bu gidiş, sadece bir dönemin değil; gelecek nesillerin de kaybıdır. Eğer şimdi konuşmazsak, yarın sadece daha büyük sessizlik olur.

Zihinleri hapsetmiş bir eğitimden, vicdanları felç eden medyaya; adaletin gölgesinde ezilen yargıdan, ruhu kemiren ve insanı nesneleştiren ekonomiye kadar her alanda köklü bir silkinişe ihtiyaç var. Bu, ne bir kalkışma çağrısıdır ne de isyan; bu, öz benliğe dönüşün, hakikati yeniden inşa etmenin ve susturulmuş vicdanların yeniden ses bulmasının çağrısıdır.

Bir gün çocuklarımız gelip gözlerimizin içine bakarak, "Neden sustunuz, neden seyirci kaldınız bu karanlığa?" derse, başımız öne eğilmesin. Onlara diyebilelim ki: "Sustum sanmayın, yazdım, haykırdım, direndim, elimden geleni değil; elimden ne geldiyse ortaya koydum." Çünkü eğer bugün susarsak, sadece kendi sesimizi değil; onların yarınını da kaybederiz.

Unutma: Karanlık yalnızca ışığın çekildiği yerdir. Ve unutma, ışık olmak için önce yürekle yanmak, sonra cesaretle aydınlatmak gerekir.

Erol Kekeç/01.06.2025/Sancaktepe/İST

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (6)

5.0

100% (6)

Sağır dilsiz görmeyen maymunlar çağında toplumsal haykırış Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sağır dilsiz görmeyen maymunlar çağında toplumsal haykırış yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sağır dilsiz Görmeyen Maymunlar çağında toplumsal haykırış yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
MEDAMED Selçuk KORKMAZ
MEDAMED Selçuk KORKMAZ, @medamed-selcuk-korkmaz
2.6.2025 23:13:18
Merhaba sayın Tilhabeşli

Yazınızı ilgi ile okudum yazınıza yapılan eleştirilere de göz attım
Bir okurunuz yazınızda belirtmiş olduğunuz sorunların ve Olumsuzlukların yirmi iki yıllık bir sorun olduğuna vurgu yapmış

Oysa ki Osmanlının bakiyesi üzerine kurulan cumhuriyetin temellerinde var olan çarpıklık ve hataların bir sonucu olarak günümüzde yaşanılan sorunlar her geçen gün artarak devam ediyor.

Geçmişini bilmeyen Milletler yarınlarını inşa edemezler.

Sözlü ve yazılı dili değiştirilen geçmişi ile bağları kopartılan
Yalanlar üzerine kurulan sahte tarih ile toplumu tekleştirmek asimile etmek ve mevcut rejime sorgusuz sualsiz tabi olunmasını dayatan bu yapı ilerleyen zamanlarda mevcut halden daha kötü durumlara düşecektir.

Yazdıklarınız özünü ret edip piç bir kültürü dayatmanın sonucudur

Allah kullarına kainatı nasıl yarattığını anlatırken İnsan merkezli bir devlet yapısının da nasıl olabileceğini tarif etmiştir.

Allah Kainatı İlmi ile yarattı
Rahmeti ile kuşattı
Ve temeline Adaleti koydu.

Yukarıdaki esasların Mevcut olduğu devletler asla yıkılmazlar.

Ez cümle tek olan Allah,tır
İnsanın Ölümsüz ve İlahlaşma çapaları günümüz asrında pik seviyesine çıkmıştır.
Bu hal İnsanı her türlü sapkınlık ve zulme sevk eder.

Gerek bireysel gerekse toplumsal manada çapıklıklara zulme karşı direnç gösterilmiyorsa o toplumun başına gelenlerde Müstahak olmuş demektir.

Yazıklarınıza can-ı gönülden katılıyorum ve sizi kutluyorum

Kaleminiz daim olsun.




Ahmet Coşkun 1
Ahmet Coşkun 1, @ahmetcoskun1
2.6.2025 22:56:03
5 puan verdi
Anlamlı kıymetli bir yazı
kutluyorum efendim,,,
suyun sancısı
suyun sancısı, @suyun-sancisi
2.6.2025 22:19:34
Maalesef günümüzdeki tek güç vicdanları yürekleri ve insanlığı doyurarak susmalarını sağlayan para Erol bey bu millet 22 yıldır terbiye edildi üç maymunla hala da ediliyor
yine çok etkili ve güzeldi eseriniz
Not:başlıkta yazım hatası var diliz değil dilsiz olmalı takdir sizde

Saygı ile
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
2.6.2025 20:01:09
5 puan verdi
ZATEN BALIK HAFIZALI BİR TOPLUMDUK İŞTE SONUÇ KUTLUYORUM HOCAM
Müjgan Akyüz
Müjgan Akyüz, @mujganakyuz
2.6.2025 14:02:33
Günümüz gerçeklerine ayna tutmuşsunuz. Maalesef durum sizin bahsettiğiniz gibi. En başta adalet kavramının içi boşaltıldı. Siyasi adalete dönüştü, sonuçlar hukuka aykırı ama korku hakimiyetinde ses çıkmıyor, ses çıkınca da yasaklar başlıyor. Resimden, fotoğraftan, sözden, yazıdan korkar durumdalar. Esasen kral korkak
Ahmet ÖRNEK
Ahmet ÖRNEK, @ahmet-ornek2
2.6.2025 08:44:41
bu anlamlı yazınıza bir şiirle
eşlik edeyim dedim...



Uçurum bu yolun sonu
Dur dedikçe batıyoruz
Hikâye biz, biziz konu
Gör dedikçe batıyoruz


Boşa geçti geçen sene
Yanlış oldu tekrar dene
Bu elbise bu bedene
Dar dedikçe batıyoruz


Bu hallerin koy adını
Çek hançeri vur kadını
Dört parmağın maksadını
Sor dedikçe batıyoruz


Asgarice vicdanımız
Emeklice pek canımız
Mangiz dolu cüzdanımız
Yar dedikçe batıyoruz


Batık gemi saklı sözü
Baki makam işin özü
Sırra kadem iman izi
Sır dedikçe batıyoruz


Dolar dese aklı sızlar
Altın dese bitti kozlar
Döviz dolu uçan kazlar
Pır dedikçe batıyoruz


Her konuda uzman abi
Adam değil haşa nebi
Zır, zır öter gerçek gibi
Zır dedikçe batıyoruz


Görülmedi böyle kibir
Yaşanmadı böyle devir
Rabbimiz bir atamız bir
Bir dedikçe batıyoruz


Her köşede kazı izi
Sahiplenir dağı düzü
Adaletin görmez gözü
Kör dedikçe batıyoruz



Fikirleri netameli
Belli değil yurdu ili
Kasamızda hırsız eli
Var dedikçe batıyoruz



Üfleyerek iç suyunu
Uyanık ol boz oyunu
Otlağına sür koyunu
Sür dedikçe batıyoruz


Yıka aklın yıl kirini
Eski yeni seç birini
Şu aymazlık zincirini
Kır dedikçe batıyoruz
,

Cehalet ehli âlimi
Ehliyetsiz muallimi
Yerden yere vur zalimi
Vur dedikçe batıyoruz


Başta taçtır katil cani
Şiir faşist zorba mani
Diktatörler var ya hani
Mir dedikçe batıyoruz


Küf bağladı ön dişimiz
Ahmaklıkta yok eşimiz
Bu gidişle zor işimiz
Zor dedikçe batıyoruz


gönülden tebrikler günde en az bir kez
okunması gereken yazınız için
neneh.
neneh., @neneh-
2.6.2025 05:51:40
5 puan verdi
Muhteşem tespitler muhteşem bir yazı .Kutluyorum haklı başarınızı.Üstad'a saygıyla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL