İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
Mustafa Doğan.
Mustafa Doğan.

Eğlence Sektörünün Görünmeyen Yüzü

Yorum

Eğlence Sektörünün Görünmeyen Yüzü

0

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

199

Okunma

Eğlence Sektörünün Görünmeyen Yüzü

Eğlence Sektörünün Görünmeyen Yüzü
Olay, İngiltere’nin şirin bir kasabasında geçiyor. Yeşilliklerle çevrili bir çocuk hastanesinin arka bahçesi, cücelerin yaşadığı mahalleyle sanki iç içe geçmiş gibi. Zaman zaman mahalle sakinlerinin neşeli şarkıları, hastane koridorlarına kadar ulaşıyor. Ancak geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay, bu sıcak tabloyu gölgeleyerek insan doğasının karmaşık ve bazen acımasız yönlerini gözler önüne serdi.
Hastaneye gelen hamile bir cüce çift, modern toplumun eğlence anlayışını ve bunun ardındaki insani dramı sorgulatan bir açıklamada bulundu. Çift, çocuklarının sağlığı için hastanedeydi. Ancak annenin hamileliğiyle ilgili kaygıları vardı. Alışıldık ki endişelerden çok farklıydı. Eğlence sektöründe çalışan bu çift, çocuklarının kendileri gibi "cüce" olmasını istiyordu. Eğer normal boyutlarda doğarsa, onu aldırmayı düşündüklerini belirttiler.
Bu beklenmedik talep doktoru şaşkına uğrattı. Ne yapacağını bilemeyen doktor, durumu başhekime bildirdi ve çiftin nedenlerini anlamaya çalıştılar. Açıklanan gerçek, tüm hastane personelini derinden üzdü. Tamamen eğlence sektörüne bağımlı olan çift, çocukları normal boyutta olursa geçim sağlayamayacaklarını ve hayatlarını kazanamayacaklarını düşünüyordu. Ailecek bu sektörde büyük paralar kazandıklarını söyleyince başhekim, durumun vahametini kavradı. Bu olay, yalnızca bireysel bir trajediyi değil, toplumun "farklı" olanı nasıl metalaştırdığını ve bunun yarattığı derin yaraları gözler önüne serdi.
Eğlence Sektörünün Parlak Perdesinin Ardındaki Gerçeklerden Ne Kadar Kaçıyoruz?
Maalesef bu olay, eğlence sektörünün ışıltılı dünyasının ardındaki korkunç gerçeği ve istismarı ortaya koyuyor. Belki de ekonomik kaygılar, bir insanın normal olmasını istemeyecek kadar güçlüydü. Hiçbir anne, çocuğunun geleceği kötü olacak diye onu yok etmeyi düşünmemeli.
Cücelik (akondroplazi), genetik bir durum olup, genellikle kısa uzuvlar ve normal büyüklükte bir gövdeyle karakterize edilir. Dünya genelinde yaklaşık 25.000 doğumda bir görülür. Fiziksel yetenekleri etkileyebilse de, zeka ve mental sağlık açısından herhangi bir farklılık yaratmaz. Ancak tarih boyunca cüceler, sirklerde, panayırlarda ve çeşitli gösterilerde "ucube" ya da "gülünç karakterler" olarak sergilendi. Bu durum, toplumsal algıyı derinden etkiledi.
Bugün bu algının değiştiği düşünülse de, özellikle eğlence sektöründe "cücelik" hâlâ bir "gösteri unsuru" olarak kullanılmaya devam ediyor. Bu çiftin yaşadığı çıkmaz, sektörün bireyler üzerindeki psikolojik baskısını ve ekonomik bağımlılığı gözler önüne seriyor. Çocuklarının kendi kariyerlerinin "devamı" olmasını istemeleri, bağımlılığın ne kadar derinleştiğini gösteriyor. Uzmanlar, genetik hastalıklara sahip bireylerin toplumsal beklentiler ve ekonomik baskılar nedeniyle benzer çıkmazlara sürüklendiğini belirtiyor. Bu durum, "genetik mühendislik" ve "seçici doğum" gibi etik tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Toplumun, bu bireyleri "farklılıklarını" bir dezavantaj ya da "şov unsuru" olarak değil, bir çeşitlilik olarak kabul etmesi, bu tür trajedilerin önüne geçmek için atılacak en önemli adımlardan biri olacaktır.
Farklılıkları Kucaklamak: Toplumsal Sorumluluğumuz
Bu olayın ana noktası, toplumun "normal" ve "anormal" kavramlarını nasıl şekillendirdiği ve bu tanımların bireylerin hayatlarını nasıl etkilediğidir. Eğlence sektörünün fiziksel farklılıkları sadece "eğlence" aracı olarak görmesi, etik sınırları zorlamaktadır. Oysa her birey, fiziksel özelliklerinden bağımsız olarak eşit haklara ve onurlu bir yaşama sahip olmalıdır.
Bu trajik olay bize bir kez daha hatırlatıyor: Toplum olarak farklılıkları kucaklamalı, önyargıları yıkmalı ve bireyleri fiziksel özelliklerine göre değil, yeteneklerine ve kişiliklerine göre değerlendirmeliyiz. Eğlence sektöründeki istismarı durdurmak için daha sıkı etik kurallar ve denetim mekanizmaları oluşturulmalı.
Unutmayalım ki insanlık vicdanının gerçek testi, en savunmasız olanlara nasıl davrandığımızla ölçülür. Ve bu olay, bize bu testten geçmek için hâlâ uzun bir yolumuz olduğunu acı bir şekilde hatırlattı.

Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Eğlence sektörünün görünmeyen yüzü Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Eğlence sektörünün görünmeyen yüzü yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Eğlence Sektörünün Görünmeyen Yüzü yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL