Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Mu
Muhammed Rıdvan Kaya

Çocuk Yaşta Evlilik: İslam Perspektifinden Bir Değerlendirme

Yorum

Çocuk Yaşta Evlilik: İslam Perspektifinden Bir Değerlendirme

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

181

Okunma

Çocuk Yaşta Evlilik: İslam Perspektifinden Bir Değerlendirme

Evlilik neslin devamını sağlayan önemli bir toplumsal müessese olmasının yanı sıra bireylerin ahiret yolculuğunda birbirlerine destek oldukları bir birliktelik olarak da değerlendirilir. Ancak İslam dininde çocuk yaşta evlilik bulunduğuna dair iddialar Kur’an-ı Kerim’in açık hükümleriyle örtüşmemekte ve genellikle yanlış anlamalar ya da yanlış çevirilerden kaynaklanmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in Nisa suresindeki ifadeler evlilik yaşının fiziksel olgunlukla değil zihinsel olgunlukla belirlendiğini açıkça ortaya koymaktadır: > “Ve yetimleri nikaha varıncaya kadar deneyin. Eğer onlarda bir olgunluk görürseniz mallarını kendilerine hemen verin. Ve büyüyüp alacaklar diye israf ile tez elden yemeye kalkmayın. Ve zengin olan kimse çekinsin ve yoksul olan uygun şekilde yesin. Mallarını onlara geri verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun. Hesap gören Allah yeter.” (Nisa, 4:6) Bu ayette geçen “olgunluk” (rüşd) sadece fiziksel bir olgunluğu değil kişinin kendisini ve malını idare edebileceği sorumluluk alabilecek zihinsel bir yetkinlik seviyesini ifade etmektedir. Bir bireyin evlilik sorumluluğunu taşıyabilmesi için ekonomik, zihinsel ve ahlaki olgunluğa erişmiş olması gerekir. Bu durum küçük yaşlardaki çocukların evliliğinin İslam’a aykırı olduğunu göstermektedir. Fiziksel olarak olgun görünen bir çocuğun zihinsel anlamda evlilik sorumluluğunu alabilmesi mümkün değildir. Bazı meallerde Talak suresi 4. ayeti, “henüz adet görmemiş kızlar” olarak çevrilmekte ve bu da çocuk yaşta evliliği destekler gibi bir yanlış anlamaya neden olmaktadır. Ancak ayetin Arapça metni incelendiğinde bu ifadenin doğru olmadığı ortaya çıkmaktadır. Ayette geçen “lem yahıdne” ifadesi “onlar adet görmediler” ve “onlar hayız görmediler” anlamına gelir. Eğer bu durum “henüz adet görmeyenler” anlamını taşısaydı “lemma yahıdne” ifadesi kullanılırdı. Bu ayette bahsedilen kadınlar ayetin başındakiler yani yeisne minel mahidı menopoz dönemine girerek adette kesilenler ikinci taraf yani lem yehidne henüz adet görmemiş olarak çevrilense henüz adet görmemiş olanlar değil, aslında adet görmeyen ama hamilelik durumu gösteren kadınlardır. Kısacası, burada bahsedilen kadınlar çocuk yaşta evlenenler değil, doğurganlık yaşını geçmiş olan kadınlar veya menopozda olanlardır. Doğru çeviri şöyledir: > “Ve kadınlarınızdan adetten kesilenlerin eğer şüphe ederseniz bekleme süresi üç aydır. Ve adet görmeyen gebe olanların yüklerinin süresi doğumlarına kadardır. Ve kim Allah’tan korkarsa ona işinde bir kolaylık yaratır.” (Talak, 65:4) Bu ayette çocukları değil tıbbi olarak adet görmeyen kadınları işaret eden bir durum söz konusudur. Çocuk yaşta evliliği destekler gibi gösterilen çeviriler ayetin bağlamından uzaklaştırılarak yapılan bir tahrifattan ibarettir. Nebimiz Muhammed’in eşi Aişe’nin evlilik yaşı ile ilgili iddialar da tarihsel kaynaklar incelendiğinde yanlış anlamalardan kaynaklanmaktadır. İslam tarihinde Nebimiz Muhammed’in eşi Aişe’nin evlendiği yaşa dair farklı rivayetler olsa da güvenilir tarihsel veriler Nebimiz Muhammed’in eşi Aişe’nin evlilik yaşının 18 olduğunu desteklemektedir. Bunun birkaç kanıtı şunlardır:
1. Nebimiz Muhammed’in eşi Aişe’nin ablası Esma, kendisinden 10 yaş büyüktür ve 622 yılında Medine’ye hicret ettiğinde 27 yaşındaydı. Bu durumda Nebimiz Muhammed’in eşi Aişe, hicret sırasında 17 yaşında olmalıdır.
2. Nebimiz Muhammed’in eşi Aişe, kendi ifadesiyle, ebeveynlerinin Müslüman olduktan sonraki davranışlarını anlayabildiğini belirtmiştir. Ebu Bekir 611 yılında Müslüman olduğuna göre Nebimiz Muhammed’in eşi Aişe’nin o dönemde en az 5-6 yaşında olması gerekmektedir. Nebilik dönemi ve hicret süreci göz önüne alındığında, Nebimiz Muhammed’in eşi Aişe’nin evlilik yaşının 18 olduğu anlaşılmaktadır.
İslam evlilik için sadece fiziksel değil zihinsel ve ahlaki olgunluğu da şart koşar. Nisa ve Talak surelerinden anlaşılacağı üzere evlenme yaşının belirlenmesinde temel kriter rüşd ve olgunluk olarak ifade edilen sorumluluk bilincidir. Ayrıca Nebimiz Muhammed’in eşi Aişe’nin evlilik yaşıyla ilgili tarihsel kanıtlar onun çocuk yaşta evlendiği iddialarını çürütmektedir. Yanlış çeviriler ve eksik bilgilerle çocuk yaşta evlilik gibi İslam’a aykırı uygulamaların meşrulaştırılması dinin özünden sapmaya neden olmaktadır. Bu nedenle Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini anlamada bağlam dilbilgisi ve tarihsel gerçekler dikkatle değerlendirilmelidir. Kur’an’ın evlilik için getirdiği zihinsel ve ahlaki olgunluk şartı, modern bilimsel verilerle de tam bir uyum içindedir. Çocuk yaşta evliliğin sadece dini açıdan değil, aynı zamanda tıbbi, psikolojik ve toplumsal açıdan da ciddi zararlar doğurduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Çocuk yaşta evlenen bireylerin özellikle kız çocuklarının bedenleri, hamilelik ve doğum gibi ağır biyolojik süreçler için yeterince gelişmemiştir. Bu durum:
- Erken yaşta gebelik nedeniyle anne ve bebek ölümlerinde artışa,
- Pelvik yapının gelişmemesi sonucu doğum komplikasyonlarına,
- Demir eksikliği ve yetersiz beslenme gibi yaygın sağlık problemlerine,
- Fiziksel travmalara ve jinekolojik rahatsızlıklara neden olur.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 18 yaşından önce evliliği ve gebeliği yüksek riskli olarak tanımlar ve özellikle 15 yaş altındaki gebeliklerin hayati tehlike taşıdığına dikkat çeker. Çocuk yaşta evlenen bireyler, evlilik gibi ciddi bir sorumluluğu taşıyabilecek psikolojik olgunluğa sahip değildir. Bu da:
- Depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu gibi sorunlara,
- Kimlik gelişiminin sekteye uğramasına,
- Eğitim ve sosyal gelişimin yarım kalmasına neden olur.
Araştırmalar, çocuk yaşta evlenenlerin büyük bir kısmında özgüven eksikliği ve duygusal istismar riski olduğunu göstermektedir. Çocuk yaşta evlilikler bireysel trajedilerin ötesinde toplumu da olumsuz etkiler. Bu tür evlilikler:
- Kadınların eğitim seviyesinin düşmesine ve ekonomik bağımsızlığın kaybına yol açar,
- Yoksulluğun nesiller arası aktarımını hızlandırır,
- Çocuk işçiliği ve erken annelik gibi sorunları tetikler,
- Toplumun genelinde kadın haklarının ihlali ve eşitsizlik algısını besler.
Nörolojik ve psikolojik gelişim açısından insan zihninin tam olarak olgunlaştığı yaş, ortalama olarak 21-25 yaş aralığı olarak kabul edilmektedir. Bu yaşlar:
- Bireyin duygusal denge, sorumluluk bilinci ve karar verme yetisi kazandığı,
- Eğitim ve mesleki gelişimin önemli bir seviyeye ulaştığı,
- Evlilik, ebeveynlik ve toplumsal roller için yeterli donanıma sahip olunduğu bir dönemdir.
Bu bağlamda Kur’an’ın “rüşd” yani akli olgunluk ve sorumluluk kriteri, bilimsel olarak da en sağlıklı evlilik yaşını işaret etmektedir. Erkekler ve kadınlar için bilimsel, biyolojik ve psikolojik olgunluk kriterleri dikkate alınarak belirlenmiş ideal evlilik yaşları şunlardır:
Kadınlar için ideal evlilik yaşı 20-25’tir. Biyolojik açıdan kadınların doğurganlık yetisi ergenlikle birlikte başlasa da, gebelik ve doğumun sağlıklı şekilde gerçekleşmesi için vücut gelişiminin tamamlanması beklenmelidir. Bu gelişim genellikle 18 yaşından sonra tamamlanır. Ancak sadece fiziksel değil duygusal ve zihinsel olgunluk da gereklidir. Psikolojik gelişim açısından kadınlarda öz kimlik, empati ve duygusal denge ortalama 20-25 yaş arasında daha güçlü biçimde oturur. Eğitim ve kariyer planlaması açısından da bu yaşlar, kadınların hem bireysel gelişimini tamamlaması hem de evlilik için yeterli donanıma ulaşması adına uygundur.
Erkekler için ideal evlilik yaşı 23-30’dur. Erkeklerde biyolojik ve zihinsel olgunluk, kadınlara oranla biraz daha geç tamamlanmaktadır. Özellikle frontal korteksin (karar verme, sorumluluk alma gibi işlevlerin merkezi) gelişimi 23-25 yaş sonrası tam oturur. Erkeklerin evlilikte üstlenmeleri beklenen ekonomik ve sosyal sorumluluklar, 23 yaş ve sonrasında daha sağlıklı biçimde karşılanabilir. Toplumsal roller ve duygusal olgunluk açısından erkekler için en ideal dönem 23 ila 30 yaş arasıdır. Bu yaşlar mutlak sınırlar değil, ortalama ve ideal aralıklardır. Bireyler arasında farklılık gösterebilir. Ancak hem Kur’an’ın ortaya koyduğu "rüşd" (olgunluk ve sorumluluk bilinci) şartı hem de bilimsel veriler, evliliğin fiziksel olgunluğun çok ötesinde zihinsel, duygusal ve ahlaki bir hazırlık gerektirdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, çocuk yaşta evlilik, hem Kur’an’a aykırıdır hem de modern bilimin ve insan haklarının açıkça karşı çıktığı bir uygulamadır. Bu tür evliliklerin savunulması veya meşrulaştırılması, hem bireylere hem topluma ağır bedeller ödetmektedir. Evlilik gibi ciddi bir birlikteliğin, sadece fiziksel değil, zihinsel, duygusal ve ahlaki olgunluğa erişmiş bireyler arasında gerçekleşmesi, hem dini hem insani bir zorunluluktur. İslam’ın temel ilkeleriyle uyumlu olan bu yaklaşım, toplumların daha sağlıklı, adil ve bilinçli bir yapıya kavuşmasının da anahtarıdır.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çocuk yaşta evlilik: islam perspektifinden bir değerlendirme Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çocuk yaşta evlilik: islam perspektifinden bir değerlendirme yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Çocuk Yaşta Evlilik: İslam Perspektifinden Bir Değerlendirme yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL