1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
300
Okunma

Örnek teşkil etmeliyim sadece; dediğim değil de demediklerimle de varım.
Sonramdan yana kaygım yok değil hani sonra da tamlayanını arayan bir tamlama gibi peşine düşeceğim yazgımın.
İlk kez bu gün karşılaştım onunla ve beni fark etmemiş gibi yaptı öncesinde belli ki çetrefilli bir yolculuktan ya da yoldan geliyordu.
Elinde kocaman ve kirli bir torba… artık içinde ne varsa sonra benim kuyruk sallamadığımı görmesine rağmen usulca geldi yanıma ve okşadı başımı.
Aldırmadım bile sadece bön bön baktım: o da önüme.
‘’Kızım, güzel kızım’’ diye konuşmaya başladı birdenbire. Yanımızdan geçen hayli güzel bir kız da üstüne alınıp baygın baygın baktı bize. Neden sonra anlamıştı ona ithaf edilmediğini. Bu sefer kızgın bir eda ile söylenip hızlı hızlı yürümeye başladı.
Peşin hükümlü olmamak lazım, değil mi, diyenlerden olmadım hiç ne de olsa en peşin hükümlü canlıların başında gelir insan. Allah’tan insan denen canlı gurubuna dâhil değilim de aklıma esenin peşine takılıyorum.
Soytarı tanımlamasına giren yeşil saçlı kadın ve yanındaki dövmeli oğlan beni görür görmez avaz avaz bağırmaya başlamasın mı?
Sandılar ki elinde torba olan adam bana bir şey yapıyor. Ki ne yapabilir ki? En kötüsü tekme atar ve karnımdaki yavrularımla beraber atar beni bir arabanın önüne. Hem ilk kez de olmaz hani ne de olsa geçen sene doğumda ölen yavrularımla beraber bir çöplüğe atılmıştım. Allah’tan insaflı bir çöp toplayıcı yardım etti bana sonra da kursağından geçmeyen her lokmayla beraber yaralarımı iyi etti. Hatta bir keresinde yalvar yakar bir veterinere bile muayene ettirdi beni. Sandım ki beni deşecek elindeki neşterle. Neyse ki canımı bağışladı Yaratan.
‘’Kızım, güzel kızım.’’
Bakar mısınız, adam hala beni sayıklıyor. Belli ki bayağı yalnız kalmış ve uzağında dostlarının. Eh, ben de kuyruğumu sallayıp adamcağızın gönlünü alayım.
Şu araba neden sürekli korna çalıyor ki? Hem belli mi olur? Öyle ya… düğün konvoyu.
Benimle aynı batında doğan rahmetli kız kardeşim tam da böyle bir günde-sanırım Mart idi yine-evet, böyle bir günde eşekler cennetinin müdavimlerine katıldı. Hatta hiç unutmam: bağırsakları çıkmıştı üzerinden geçen kamyon da az sonra tepe taklak olmuştu hem. Eh, etme bulma dünyası. Sen hem can al sonra da naralar at mutluluktan hem de ölümüne saniyeler kala.
‘’Al, bakalım güzel kız. Hadi, gel benimle. Sana daha neler vereceğim. Azıcık yürüyeceğiz. Biraz yokuş çıkacağız sonra da kocaman ve karanlık bir binaya gireceğiz ve derken… demedim inan ki demedim. Çok da karanlık değil hani. Sadece giriş loş sonra üst kata çıktık mı daha aydınlık bir odaya geçeceğiz. Benim kaldığım o geniş oda. Bir de…’’
Sahi, neden sustu ki?
‘’Hey, sen, berduş!’’
‘’Bana mı dediniz?’’
‘’Evet, sana beybaba. Ne istiyorsun hamile köpekten? Köpek ya köpek. Daha dün birinin leşini gömdük hem de… tövbe, tövbe, açtırma benim ağzımı.’’
‘’Kardeşim, benden köpeğe ne zarar gelir ki?’’
‘’Onu kendine ve sapık arkadaşlarına sor. Bilmem ki ne gelir? Bana bak, polisi çağırmadan def ol git. Sapıksan da uzak dur bizlerden ve hayvanlardan. Kadın mı yok memlekette kardeşim? Bak, yaşlı başlı adamsın. Elbet sana da bir kısmet çıkar… E…’’
‘’Ne kadını arkadaşım? Benden kime ne zarar gelir ki? Hem…’’
‘’Ne var o torbanın içinde? Aç, bakim, aç torbanın ağzını. Yoksa ilaçlı ya da zehirli et mi vereceksin zavallı hayvana? Ulan, bak, elimde kalacaksın. Def ol git dedim sana. Bak az ileride karakol. Hemen çağıracağım polisi. Artık anlarsın hanyayı konyayı. Sen de bulursun layığını girdiğinde kodese.’’
Bilumum insana rast geliyorum da şu yaşlı adamı pek bir tuttu gözüm. Belli ki niyeti iyi. De bu adama ne oluyor da bağırıp duruyor amcaya? Ben bir hırlayım da kaybolsun gözümüzün önünden.’’
‘’Bak, köpeği de korkuttun bağırıp. Ben de aldım ağzımın payını oysaki ben…’’
‘’Sen hala toz olmadın mı?’’
‘’Benden kimseye zarar gelmez anlasana kardeşim. Sadece evime yani kaldığım metruk binaya…’’
‘’Demek itiraf da ediyorsun köhne bir yerde yaşadığını. Söyle bakim, sapık amca kaç çocuğa kaç hayvana tecavüz ettin?’’
‘’Allah’tan kork birader. Ben de bir babayım hem de kızım çok…’’
‘’Hoşt, köpek, hoşt. Git sen de bir bahçeye mi parka mı gidersin de başının çaresine bakarsın artık. Bak duymuyor bile. Ne verdin hayvana da kılı kıpırdamıyor?’’
‘’Ne vereceğim ki? Henüz hiçbir şey vermedim hem… Ya, hayvanı niye tekmeliyorsun? Asıl zarar veren sensin. Ben sadece onu alıp…’’
‘’Hayırdır, beyler. Belli ki bir vukuat var. Devriye arabası ile gezerken dikkatimizi çektiniz. Ne oldu beyler? Neden tartışıyorsunuz?’’
‘’Memur Bey, bu adamdan şikâyetçiyim. Gündüz vakti gelmiş köpeği kaçırmaya çalışıyor.’’
‘’Var mı kimi kimsesi köpeğin de kaçırmaya çalışıyor?’’
‘’Olsun olmasın. Belli ki niyeti kötü.’’
‘’Amca, Bey Amca. Kalk yerden de bak yüzüme. Ne yaptın da kızdırdın adamı? Bak, sana diyorum. Yoksa ikinizi de merkeze çekeceğim. Hey, amca. ‘’
‘’Belli ki rol yapıyor.’’
‘’Vay anasına. Resmen adam hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Ah, köpek olmayacaktım da ağzıma geleni söyleyecektim. Yok, be, bu amcadan zarar gelmez. Bakar mısınız, nasıl da ağlıyor. Hav hav…’’
‘’Amca iyi misin?’’
‘’İyiyim ya da değilim. İyi olsam size ne kötü olsam…’’
‘’Muhittin Amca, sen misin?’’
‘’Tanıyor musunuz Memur Bey? Eh, kim bilir kaç canlının…’’
‘’Sus be, densiz. Muhittin Amcamız o. Hiç kıyar mı?’’
‘’Ne yani, zarar gelmez mi bu adamdan? Hadi, ya! Ne malum? Belli ki gizli kapaklı işler yapıyor. Hem üstü başı da kir içinde.’’
‘’Size de rahatsızlık verdik Memur Bey oğlum. Nasıl olayım evladım? Torunuma söz verdim oyuncak alacağım diye. Lakin yetmedi param. Ben de şu garip köpeği alıp götürecektim. Oyalansın çocuk. Ne de olsa…’’
‘’Al işte adam yine ağlamaya başladı. Ne oluyor ya bunlara durduk yerde? Ay, karnıma ağrı girdi. Yoksa doğuruyor muyum? İyi de daha zamanı gelmedi ki…’’
‘’Ameliyatı ne zaman senin torunun? Allah vere de açılsa gözleri. Sen bak bu densizlere Muhittin Amca. Sen Muhittin Amcanın kim olduğunu biliyor musun?’’
‘’Belli işte.’’
‘’Seni densiz adam. Muhittin Amca kaç zamandır burada yaşar. Geçen sene yangın çıktı veteriner kliniğinde. Evi de ofisi de yandı kül oldu. Sen bir de gelmiş adama iftira atıyorsun.’’
‘’Affet, Bey Amca.’’
‘’Bakma sen üstümün başımın döküldüğüne. Biz de bir zamanlar afili giyinirdik hani. Eh, her şey gitti elimizden.’’
‘’İyi misin Muhittin Amca? Seni evine bırakalım. Çok geç olmadan git. Hem torunun seni bekler.’’
‘’Biri de beni duysun ya. Geliyor, yavrularım geliyor. Hav…’’
‘’Bu köpeğin nesi var ki? Huzursuzlandı birdenbire.’’
‘’Doğum başladı. Çekilin bakim. Hayvana müdahale etmeliyim bir an evvel.’’
‘’Ey, güzel Allah’ım. Körün istediği bir göz sen verirsin…’’
‘’Yardım edeyim mi amca?’’
‘’Gölge etme başka ihsan istemem.’’
‘’Desene Muhittin Amca. Senin evin nüfusu arttı bir anda.’’
‘’Takdir-i İlahi evlat. Az açılın da hayvan rahat nefes alsın. Al işte ilk yavru geldi bile.’’
5.0
100% (5)