Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

İNSANLIK ÖLDÜ MÜ ? (ÖYKÜ)

Yorum

İNSANLIK ÖLDÜ MÜ ? (ÖYKÜ)

( 4 kişi )

0

Yorum

7

Beğeni

5,0

Puan

218

Okunma

İNSANLIK ÖLDÜ MÜ ? (ÖYKÜ)

İNSANLIK ÖLDÜ MÜ ? (ÖYKÜ)





Yaşlı bahçelerin saman yığını dolu gölgesine uzanıyorum.
İçimdeki tarhımın bekçisi paylıyor beni.
Ne sesim diri ne yangınlarım ölü.
Kirli duvağında kirli geline nispet yapan bir beyzade fısıldıyor aşkın tonunu.
Yüreğin mateminde böcekler var yine için için kundaklanan içmişliğin öfkesine bayat bir nida sunan.
Deyimlerin külliyatında homurdanan afakanlar var hala göğe nispet yaparcasına yerin altında yaşayan iblis ve bilumum yaratık.
Göğün çeperine tohum dikmiştim bir gece vakti ve Tanrı saklanmıştı gün yorgunluğunu gidermek adına evreni uykuya yatırdığı günün yirmi beşinci saati.
Şahit tutulduğum şehri kundaklıyorum.
Varlık yoksun hem de ne yoksun.
Bir varmış bir yokmuş, diyenlerin yalancısıyım ne de olsa hiç olmadılar.
Olması gereken ne ise olmadı da.
Olumsuzluğumu sırtladığım günün kepenkleri paslanmış: ne itebiliyorum ne de uzanıp çekmeye çalışıp da gelmiyor işte aslında gelmeyi unutan çok şey var.
Mesela kapıyı çalmayan saadet. Kızın adı da Saadet.
Kimin kimsen var mı, diyorum. Demez olayım.
Kundaklanan sözcüklerim havada asılı kalıyor.
Saadet… bizim Saadet: evin karşı köşesindeki marketin kasiyeri Saadet.
Neyin nesidir diye soruyor kadının biri. Ne de olsa Saadet pek süslü.
Pembe yanaklarına eşlik eden rimeli ve ateş rengi ruju.
Sanki töhmet altında kasadaki paralar. Bir bakıyorum ve kala kalıyorum.
Ne o öyle?
Ben yüz lira verdim; o ise elli liranın üstünü verdi.
Kız Saadet… demez olaydım. Ağlamaya başlıyor oysaki mesaisine yeni başlamıştı.
Karşı çıkıyor Saadet.
Vallahi de elli lira verdiniz.
Bir elli lira için kalbini mi kıracağım senin? İyi de eve gittiğimde bu sefer babam kafamı kıracak üstelik eve eksik file ile gideceğim.
Hani babamın rakısı?
İyi de babam rakı içmez ki.
Çizmeyi aşıyorum ve avaz avaz bağırıyorum.
Al senin olsun.
Fileyi de savuruyorum yere.
Pişkin pişkin gülüyor bizim Saadet.
Hayır ya; neymiş: bizim Saadet.
Artık bizim değil sizin olsun Saadet’iniz.
Yolda Kamuran Teyze’ye rastlıyorum.
Kız, neyin var, diyor.
Cevap vermiyorum. Versem inanacak mı ki?
Yine de kem küm edip ağzımdaki baklayı çıkarıyorum.
‘’Vay, vay…’’ diyor ve gerisini de getirmiyor.
‘’Daha dün…’’
Ne olmuş ki dün?
Söylemiyor.
‘’Sen şimdi görürsün, seni gidi seni…’’
Böyle olmasını istemezdim… dememe fırsat vermeden hışımla dalıyor markete.
Ne o öyle? Bir kalabalık bir kalabalık ki?
İndirim günü de değil bu gün hele ki zam üstüne zam iken kim doldurur ki marketi?
Alkış sesleri ve çığlıklar. Belli ki bir kutlama var yoksa ters giden bir şey mi… gerisini getirmiyor ne de olsa ters giden tek şey cüzdanımdaki eksik para.
Marketin müdürü tüm endamıyla geliyor ve salına salına yürürken şıkırdıyor etekleri. Sanırsın ki assolist.
Kapıda iki adam mütemadiyen resim çekiyorlar.
Allah Allah, ne oldu da böylesi bir coşku içerisinde herkes?
Kodaman bir adam ve elindeki araba anahtarı ile arz-ı endam ediyor arkasında Saadet.
Bu nasıl bir saadettir ki herkes eşlik ediyor.
Ne oldu, diye sormama gerek kalmadan müdür bir açıklama yapıyor.
‘’Mağazamız çalışanlarından Sayın Saadet Hoşses bu gün çok önemli bir işe imzasını attı daha doğrusu… şey, mağazanın girişinde unutulan çantayı fark etti ve hemen gerekeni yaptı.
İyi de ne varmış ki çantada… dememe fırsat kalmadan yeni bir alkış tufanı ve avaz avaz tüm market çalışanları ve müşteriler.
Devam ediyor müdür:
‘’Çantanın sahibi ünlü is adamı Sayın Muzaffer Görgeç’e durum intikal etti ve akabinde şoförü ile teşrif ettiler mağazamıza derken Saadet Hanımla hasbıhal edip… utanıyorum söylemekten ama…bu, bu bir yıldırım aşkı. Hele ki öncesinde de müşterimiz olan Sayın Muzaffer Bey akabinde marketimizi de ödül yağmuruna tuttu ve bu gün alışveriş yapan ilk yüz kişinin harcamalarını karşılayacak üstelik oldukça makul bir rakam karşılığında… şey, ben sözü sayın müstakbel gelin adayımıza veriyorum… ay, dilim sürçtü: çalışanımız… şey, eski çalışanımız şimdinin muhterem hanımefendisi…
Kulaklarım çınlıyor. Ya, tansiyonum yükseldi ya da ben rüya görüyorum yoksa kâbus mu demeliydim?
Kamuran Teyze ile şaşkınlık içerisinde birbirimize bakıyoruz.
Ne yani, onca uğraş, onca hırgür ve kaos… ne olmuş ki çantayı sahibine teslim ettiyse?
Söz almak istiyor Kamuran Teyze:
‘’Ben söz hakkı istiyorum.’’
‘’Davetiyeler sınırlı sayıda kişiye gönderilecektir efendim ayrıca öncesinde mahallemizde yapılacak kına gecesine tüm semt sakinleri davetlidir. Giriş ücreti sadece beş yüz liracık. O da peşinen ödenecektir.’’
Kolumu çekiştiriyor Kamuran Teyze.
‘’Battı balık yan gider. Hadi şu kına organizasyonuna adımızı yazdıralım. Hem belli mi olur? Bir sonraki kınayı da biz düzenleriz. Neyimiz eksik ki Saadet’ten?’’
Aksi aksi yüzüne bakıyorum Kamuran teyzenin:
‘’Size kolay gelsin. Daha eve gidip ders çalışacağım ne de olsa haftaya sınava gireceğim. Elim ekmek tutsun yeter ki. Daha da önemlisi öğrencilerime layık bir öğretmen olarak görev yapayım’’
Kamuran Teyze kıs kıs gülüyor:
‘’Sen daha çok sınava girersin. Fena mı olurdu hani, çabucak köşeyi dönsen?’’
‘’Hangi köşe?’’ diye soracağım da Kamuran Teyzeye o, çoktan gözden kaybolmuş.
‘’Sizden mi düştü, bayan?’’
‘’Ne o?’’
‘’KPSS kılavuzu.’’
‘’Ah, evet, benim o.’’
‘’Başarılar diliyorum. Belli ki adaysınız siz de devlet memurluğu için?’’
‘’Evet. Ya, siz?’’
‘’Ben o sınava tam dört kez girdim.’’
‘’Ya, şimdi?’’
‘’Şu, karşıdaki tezgâhı görüyor musunuz? Hani meyve, sebze dizili olan?’’
‘’Evet. Neden ki?’’
‘’Hiç. Beklerim hani tezgâhıma. Halden en taze haliyle alıyorum her birini üstelik uygun fiyat. Marketler kadar pahalı değil hem kaliteli de.’’
‘’Siz, siz?’’
‘’Sınav sonrası konuşuruz bayan. Size de uygun bir iş ayarlarız Allah’ın izniyle. İnsanlık öldü mü?’’


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

İnsanlık öldü mü ? (öykü) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İnsanlık öldü mü ? (öykü) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İNSANLIK ÖLDÜ MÜ ? (ÖYKÜ) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL