Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Mu
Muhammed Rıdvan Kaya

Zekât: Kur’an Perspektifinden Bir Yaklaşım

Yorum

Zekât: Kur’an Perspektifinden Bir Yaklaşım

1

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

359

Okunma

Zekât: Kur’an Perspektifinden Bir Yaklaşım

Zekât İslam’ın temel ibadetlerinden biridir ve gönülden kopanı paylaşma anlayışını ifade eder. Kur’an-ı Kerim’de genel olarak infak terimiyle ifade edilen zekât kişinin sahip olduğu varlıkların bir kısmını ihtiyaç sahiplerine vermesini öğütler. Bu ibadet toplumdaki ekonomik adaleti sağlamayı, sosyal yardımlaşmayı artırmayı ve bireyin manevi arınmasını hedefler. Zekâtın kimlere verileceği ve hangi ölçütlerle verilmesi gerektiği Kur’an’da açıkça belirtilmiştir.
Zekâtın Kime Verileceği: Tevbe Suresi 60. Ayet
"Şüphesiz sadakalar Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler ve düşkünler ve onun üzerinde çalışanlar ve kalpleri kazanılacak olanlar ve boyunlar ve borçlular ve Allah yolu ve yol oğlu içindir. Ve Allah bilendir ve hikmet sahibidir."
Tevbe Suresi 60. ayet zekâtın hangi gruplara verilmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır:
1. Fakirler: Temel ihtiyaçlarını karşılayamayan bireyler.
2. Düşkünler: Maddi açıdan zor durumda olanlar.
3. Zekât toplayan memurlar: Zekât dağıtımında görev alanlar.
4. Kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlar: İslam’a karşı olumlu bir tutum geliştirmesi beklenen kişiler.
5. Rikab olanlar: Boyunduruk altından kurtarılması gereken bireyler.
6. Borçlular: Borç yükü altında ezilenler.
7. Allah yolunda cihad edenler: Din uğruna mücadele edenler.
8. Yolda kalmış yolcular: Memleketlerinden uzakta, yardıma muhtaç olanlar.
Bu ayet zekâtın yalnızca Müslümanlara verilmesi gerektiği yönündeki yanlış bir algıyı düzeltir. “Kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlar” ifadesi Müslüman olmayanların da zor durumlarında zekâttan faydalanabileceğini açıkça göstermektedir.
Zekât ve Anne-Babaya Yardım
" Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De: Hayırdan ne sarf edebilirseniz anne, bana, öksüzler, yoksullar ve yolcular içindir. Ve hayırdan ne yaparsanız muhakkak Allah onu bilir."
Bakara Suresi 215. ayette infakın kimlere yapılması gerektiği açıklanmaktadır: “Hayırdan ne sarf edebilirseniz anne, bana, öksüzler, yoksullar ve yolcular içindir .” Buradan, anne-babaya yardım etmenin önemi anlaşılmaktadır. Ancak anne-babaya zekât verilmesi konusunda, aile bireylerinin geçim kaynaklarının ayrılığı belirleyici bir unsurdur.
Bakara Suresi 219. ayet bu konuda rehberlik eder: “Sana örtenden ve kumardan sorarlar. De: O ikisinde büyük günah ve insanlar için faydalar vardır. Fakat onların günahı faydasından daha büyüktür. Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar bağış de. Allah size ayetleri böyle açıklar umulur ki düşünürsünüz.” Eğer bireyin ve anne-babanın geçim kaynakları ayrıysa onlara zekât verilmesi mümkündür. Ancak aynı gelirden geçim sağlanıyorsa anne-babaya zekât verilmesi uygun görülmez çünkü bu durumda kişi zaten onların geçimini üstlenmiştir. Bu yaklaşım zekâtın adaletli bir şekilde dağıtılmasını ve bireyin kendi sorumluluklarını yerine getirdikten sonra paylaşımda bulunmasını sağlar.
Zekâtın Miktarı: Kur’an’ın Esnek Yaklaşımı
Kur’an zekâtın miktarını net bir oranla sınırlamamış bunun yerine “ Afv’ı” ilkesini benimsemiştir. "الْعَفْوَ kelimesinin birkaç farklı anlamı vardır. Bağlama göre anlamı değişir. En yaygın anlamları şunlardır:
1. Affetmek, bağışlamak: Bu kelimenin en yaygın anlamıdır ve birinin hatasını ya da suçunu bağışlamak anlamına gelir.
2. Özür dilemek, hoş görmek: Bir kişinin hata veya yanlışını görmezden gelmek, affetmek anlamında kullanılır.
3. Fazlalık, artan şey: Arapçada özellikle türemiş kelimelerde "عفو" kelimesi bazen "fazlalık" ya da "artan" anlamında da kullanılabilir.
4. Bir şeyin geçici olarak yok olması: Bu anlamda bir durumun ya da şeyin geçici olarak kaybolması veya sona ermesi de ifade edilebilir.
Bakara Suresi 219. ayeti zekat miktarını şöyle açıklar: “Allah size ayetleri böyle açıklar umulur ki düşünürsünüz.” Bu esneklik bireylerin ekonomik durumlarına ve niyetlerine göre zekât miktarını kendilerinin belirlemesine olanak tanır. Önemli olan Allah’ın hoşnutluğunu kazanma niyetiyle ihtiyaç sahiplerine yardım etmektir. Zekât genellikle yılda bir kez verilmesi gereken bir ibadet olarak algılansa da Kur’an’ın yaklaşımı bunun maaş alındığı zaman verilmesi gereken bir ibadet olduğunu gösterir. Zekât yalnızca yılda bir dönemde değil maaş alındığı zaman verilmesi gereklidir. Bu durum zekâtın yalnızca maddi bir yükümlülük değil aynı zamanda sosyal dayanışmayı teşvik eden bir ibadet olduğunu ortaya koyar. Nebimiz Muhammed döneminde zekâtın yanı sıra devlet için toplanan vergiler de mevcuttu. Ancak zamanla rivayetlerde geçen bu uygulamalar Kur’an’ın bahsettiği zekâtla karıştırılmıştır. Oysaki Kur’an’daki zekât anlayışı bireyin miktar açısından gönüllü olarak yaptığı bir paylaşımı ifade ederken vergiler devlete ödenen miktarı belli olan zorunlu mali yükümlülüklerdir. Bu ayrımı göz önünde bulundurmak zekâtın manevi ve ahlaki boyutunu anlamak açısından önemlidir. Zekât İslam toplumunun manevi ve ekonomik yapısının güçlenmesi için belirlenmiş bir ibadettir. Kur’an zekâtın kime, nasıl ve hangi ölçülerde verileceğini açıklayarak bireylere geniş bir hareket alanı sunmuştur. Bu ibadet yalnızca bir mali yardım değil aynı zamanda bireyin Allah’a olan bağlılığını güçlendiren toplumsal dayanışmayı artıran bir görevdir. Zekâtın doğru anlaşılması ve uygulanması hem bireylerin hem de toplumun huzuru için vazgeçilmez bir öneme sahiptir.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Zekât: kur’an perspektifinden bir yaklaşım Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Zekât: kur’an perspektifinden bir yaklaşım yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Zekât: Kur’an Perspektifinden Bir Yaklaşım yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Burakz
Burakz, @burakz
7.5.2025 11:19:48
'Eğer bireyin ve anne-babanın geçim kaynakları ayrıysa onlara zekât verilmesi mümkündür. '

Değerli müslüman kardeşim ben ilk defa böyle birşey duydum. Yazından alıntı.

Sorularla islamiyette aşağıdakiler yazıyor, yanlışa düşmessin inşallah.

ANNE VE BABAYA ZEKAT VERİLİR Mİ?
Zekat, ancak Kur`an-ı Kerim`de belirtilmiş olan kimselere verilir. Binaenaleyh anne ile babanın maddi durumları müsait olsa tabi`atıyla onlara zekat verilmez. Maddi durumları müsait olmasa nafakaları zengin evladına aittir. Hanefi mezhebinde ise evlatları zengin iseler onların zekatını alamazlarsa da başkasının zekatını alabilirler.

Hülasa: Hiç bir surette ne fürü usulüne, ne de usul füru`una zekat verebilir. Ancak Şafii mezhebinde sırf borcu kapatmak için usul ve füru birbirine zekat verebilir.

Damad kayın babasına, kayın baba damadına zekat verebilir. Bu hususta bir bir sakınca yoktur.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL