8
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
844
Okunma

Bazen yokluğuna alıştığını sandığın birini özlediğini fark edersin. Buna rüyaların ve hatıraların vesile olması bir yana, önemsemediğin çoğu şeyin zamanla birer anıya evrildiğini görmek ve o günü anımsatan bir tazelik ile seni cezalandırdığını bilmek, ağır gelir. Bir insanın yokluğu, sadece bir kayıp değildir; o kayıp, derinlere işleyen bir yaradır, seni kemirir. Her hatıra bir delik gibi açılır, her anı bir kemik gibi kırılır.
Bazen öyle özlersin ki; hani onu göreni görmek dahi seni mutlu eder. Karşılaşacak tesadüfün yoktur fakat geçtiği yerden geçmek dahi seni mutlu eder. Dinlediği müziği dinlemek, izlediği filmi izlemek.. Onun izinin olduğu yerlerde dolaşmak dahi seni mutlu eder. Hani, küçükken resim dersinde çizdiğimiz evlerin yaz-kış bacası tüterdi ya; tıpkı öyle tüter burnunda, zaman-mekan fark etmeksizin.
Yavaşça anlaşılır ki, özlemek; bir şeyin varlığını kabul etmekten çok, o şeyin yokluğunu sindirebilme çabasıdır. Özlemek; kaybettiğin zamanın, geçen yılların, silinip giden yüzlerin içindeki kaybolan parçaları aramaktır. Ve her arayışın sonunda, geriye kalan sadece bir yankıdır; sanki bir gölgenin peşinden koşuyormuşsun gibi.
Zaman - mekan dedim zira ne mevsim geçer ne de saatler. Her günün bir öncekinin aynısı, hatta birkaç yıl öncesinin.
Bu süreçte; herkesler her şeyleşir, sendeki her şey, hiçbir şey olur. Ve bu yolda, koşarak geçtiğin ne varsa yürüyerek sana yetişir. Ne yeni bir paragraf başlatacak hünerin vardır ne de takılı kaldığın paragrafı sonlandıracak nokta cüretin.
Satır aralarında istikametini arayan, istikbalini kaybetmiş, pejmürde bir cümlesindir..
Belki o kalır gibi gitti belki sen unutmuş gibi bekledin. Belki o mutluymuş gibi yaşamayı seçti, belki sen unutmuş gibi yaşamayı öğrendin. Her ne olursa olsun gerçek şu ki; olamayacaksın katlanmak mülkünden âzâde. Her gece içindeki mezara gömeceksin fakat her sabah içinde doğan nur topu gibi özleme günaydın diyeceksin.
Ara sıra cesaretlenip küllerinden doğacağını zannedeceksin fakat en ufak rüzgarda en uzağa savrulacaksın.
Ve sonra içinden keşke diyeceksin,
’’ keşke hiç selamlaşmadığın komşun olsaydım da bir tek senin külüne muhtaç kalsaydım ’’