0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
141
Okunma
İkram Etmeyi Sev!
Çünkü;
İkram nezakettir.
İkram samimiyettir.
İkram gönlünden çıkan bir şeyi vermektir.
İkram etmeyi sev!
Çünkü;
İkram karşındakini düşünmektir.
Değer vermektir.
Saymaktır.
İkram etmeyi sev!
Çünkü;
İkram muhabbettir.
Sohbet vesilesidir.
Dostluk kapısıdır.
Cömert olmanın bir başka ifadesidir.
İkram etmeyi sev!
Çünkü,
İkram iyiliktir,
Güzelliktir,
Kadir kıymet bilmektedir.
Mesela, bir bardak çay.
Mesela, bir fincan kahve.
Bir kitap.
Tatlı bir söz.
Bir şarkı.
Bir şiir.
Bir tebessüm...
Ya da başka bir şey.
İkram edilecek ne varsa güzeldir.
CÖMERT OL, İKRAM EYLE
ANILSIN ADIN, ADAMLA, BEYLE...
Abdurrahman Tümer
İkram sahibi olmak güzel bir duygudur. Zarif bir duygudur.
Karşındakine değer vermek, karşındakini saymak, kıymet vermektir.
Bazen bir yudum su, sıcak bir bardak çay dahi birine ikram etmekle bir insanın gönlünü kazanabilirsiniz. Onun sevgisini, saygısını kazanabilirsiniz.
İkram edilen şeyin küçüklüğü yada büyüklüğü hiç önemli değildir.
İkram etme düşüncesi önemli. Öyle bir samimiyete sahip olmak önemli.
Boşuna dememişler:
"Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır." diye.
İkramin azlığı çokluğu mevzu bahis değil, zerafeti önemli, ikram etme isteği, düşüncesi önemli.
İşte bir fincan kahvenin karşılığı kırk yıllık dostluk temellerinin atılmasına vesiledir.
Bu düşüncelerimi destekleyen harika bir hikaye var.
Günlerden bir sabah kahvehaneye yeniçeri gelir ve etrafı dikkatlice inceler. İçeride müşteriler vardır. Ve bunlardan birisi de Rum bir kaptandır.
Yeniçeri kahveciye seslenerek:
"Herkese benden kahve ikram edin yalnız şu Rum kaptan hariç." dedi.
Kahveci yeniçerinin bu sözünü duymazdan gelir.
Herkese yeniçerinin kahvesini ikram ederken iki kahve daha yapıp Rum kaptanın yanına oturur.
Bu duruma sinirlenen yeniçeri:
"Ona vermeyeceksin demedim mi?" der
Kahveci de:
"Bu senin değil benim ikramım." diyerek karşılık verir ve kaptanla muhabbet etmeye devam eder.
Bu olayın üstünden tam tamına 40 yıl geçer. 1905 yılında Osmanlı’nın hakimiyetindeki Sisam Adası’nda büyük Rum isyanı patlak verir. Ve Rumlar isyanlarda eline geçirdikleri insanları esir pazarında satarlar.
Üsküdar’lı Kahveci de bu insanlar arasındadır. Ve yaşlı bir rum tarafından satın alınır.
Adamın kendisini öldüreceğini zanneden kahveci, yaşlı Rum’a bakar ama gözünde ki merhameti hisseder.
Yaşlı Rum, kahveciyi serbest bırakır ve ona:
"Bana 40 yıl önce bir kahve ikram ettin ve ben o kahveyi de seni de unutmadım." dedi elini omzuna atarak.
Rum kaptan, Üsküdar’lı Yusuf’u serbest bırakır ve İstanbul’a dönmesine yardımcı olur.
İşte küçük bir ikram, ömür boyu sürecek dostlukların kurulmasına vesile olur.
Abdurrahman Tümer
5.0
100% (1)