0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
212
Okunma
KKTC Ahbap Gazetesi
KARACA KÖŞE
Hakan Yozcu
İskele Belediyesi her yıl kültür ve sanat alanında halka büyük hizmet eriyor. Tiyatro, folklor ve çeşitli kültür dallarında bölge insanına güzel etkinlikler yapıyor.
Her yıl geleneksel olarak düzenlediği İskele Kültür ve Sanat Günleri’nin bu sene 14.sü yapıldı. Sağ olsunlar bu sene beni de konuşmacı olarak davet ettiler.
Önce İskele Belediyesi Tiyatro Yönetmeni Sami Yakar aradı: “Hocam, bu sene yapılacak olan Kültür ve Sanat Günlerinde seni de konuşmacı olarak aramızda görmek istiyoruz” deyince hiç ikiletmedim.
Sami Yakar, benim için çok değerli bir dosttur. Kardeşim gibidir. Ve kesinlikle kırılamayacağım bir tiyatro adamıdır. Memnuniyetle kabul ettim.
Ertesi gün Kültür ve Sanat Etkinliklerini organize eden Sayın Özlem Kadirağa aradı. Görüştük. “İki gün boyunca bölge öğrencilerine Kıbrıs Türk Edebiyatı üzerine 1 saati aşmayacak bir konuşma yapmamı” rica etti. 10 ve 13 Mart 2025 tarihlerinde ikişer seans olmak üzere bölgede bulunan tüm orta dereceli okullara bir konuşma yapacaktım. Zaten yıllarca öğretmenlik yaptığım için bu konuda tam donanımlıydım.
Gün geldi. Erkenden kalkıp İskele’nin yolunu tuttum. Atatürk Kültür Merkezi’nin önünde bulunan parka aracımı park ettim. Özden bey, hemen orada bulunan kafeteryada kahve içiyordu. Yanlarına varıp merhabalaştık.
Hemen salona geçtik. Salon önceden hazırlanmıştı. “Hocam, 15 dakikaya kadar öğrenciler gelecek. Bugün Bekirpaşa Lisesi ile İskele Ticaret Lisesi öğrencileri olacak. Diğer günde Kolej öğrencileri olacak. Siz konuşmanızı yapın konuşmalardan sonra plaket taktim edilecek” dedi.
15 dakika sonra öğrenciler geldi. Salon neredeyse doldu. Önce Özden Bey, öğrencilere “Hoşgeldiniz” diyerek beni sahneye davet etti. Öğrencilerle beni baş başa bıraktı.
Öğrencilere “Merhaba” diyerek önce kendimi tanıttım. Daha sonra Kıbrıs tarihi hakkında bir giriş yaptım.
“Korsanların Kıbrıs’a durmadan baskın düzenlediklerini, Rumlara hiç fırsat vermediklerini, fırsat buldukça şehirleri yağmaladıklarını, insanları yaralayıp öldürdüklerini, Rumların da bundan usanıp bıktıklarını ve çareyi Osmanlı İmparatorluğundan yardım istemekte bulduklarını, bunun üzerine Osmanlıların büyük bir donanma ile Kıbrıs açıklarına geldiklerini ve Kıbrıs’ı fethettiklerini” anlattım.
Bu girizgahtan sonra Namık Kemal’in İstanbul Gedikpaşa Tiyatrosunda sahnelenen “Vatan Yahut Silistre” piyesinden sonra izleyicilerin galeyana gelip çıkış sonrası büyük bir gösteri düzenlediklerini, bunların arasına provakotörlerin de girdiğini “Muradımızı isteriz, Kemalimizi isteriz” diye bağırdıklarını ve halkı bu yönde kışkırttıklarını, padişahın da bunu isyan kabul edip ertesi gün Namık Kemal’i Kıbrıs’a kalebent olarak sürgüne gönderdiğini” anlattım.
“Namık Kemal’in burada bir sürgün hayatından ziyade rahat bir yaşam sürdüğünü, mutasarrıftan izinli olarak, çeşitli partler verdiğini, kültür sanat etkinlikleri düzenlediğini, bu tür toplantılara katıldığını ve edebiyata kabiliyetli gençlere yön verdiğini, onlara edebiyatı sevdirdiğini” anlattım.
“Kıbrıs’ta yazı alanında isim yapmış kişilerden ve onların eserlerinden söz ettim. Kıbrıs Türk Edebiyatını daha ziyade bir şiir edebiyatı olduğunu, verilen eserlerin daha çok bu alanda yoğunlaştığını” belirttim. “Daha Namık Kemal döneminde 16 yaşında bir genç olan Kaytazzade Nazım’dan ve onun şiirlerinden” söz ettim. “Kaytazzade Nazım’ın Namık Kemal ile tanıştıktan sonra ilk şiir ve edebiyat sevgisini ondan aldığını ve Namık Kemal’den son derece etkilenerek Kıbrıs Türk Edebiyatında tanınan bir şair olduğunu” dile getirdim.
“Düzyazı alanında ise hikayeleriyle tanınan Hikmet Afi Mapolar’dan ve eserlerinden söz ettim. Bunların yanı sıra diğer yazarlarımızdan söz ederek günümüzde isim yapan yazar ve şairlerimizden” söz ettim.
“Kıbrıs Türk Edebiyatında manilerin çok sevildiğini belirterek örnekler verdim. Vakit kısa olduğundan Kıbrıs Türk efsanelerinden örnekler vererek konuşmamı” bitirdim.
Geçmiş deneyimlerime göre bu tür konuşmalarda öğrenciler belli bir süre geçtikten sonra sıkılır ve dikkatlerini başka yöne çekerlerdi. Salonu bırakıp gitmeler dahi olurdu. Beni sevindiren şey ise bu konuşmada bu tür olaylara maruz kalmayışım idi.
Öğrenciler büyük bir dikkatle beni dinlediler. Hiç sıkılma belirtisi göstermediler. Bir saat boyunca olgun bir şekilde tüm konuşmamı dinlediler. Teşekkür etmemden sonra büyük bir sevgi gösterisinde bulunarak beni dakikalarca alkışladılar.
Bu sevgi gösterisi karşısında gerçekten etkilenmiştim. Onlarla olmak, onlara edebiyatı, sanatımızı, sanatçımızı anlatmak çok güzeldi. Büyük bir mutluluk duydum.
Böyle bir etkinliğe imza atan İskele Belediye Başkanlığına, beni öğrencilerle buluşturup Kıbrıs Türk Edebiyatını anlatma fırsatını veren başta Sami Yakar ve Özlem Kadirağa beyefendiye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Başka konferanslarda kültür ve sanat günlerinde buluşmak ümidiyle hoşçakalın