0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
174
Okunma

SİYASETİN ÇİRKİN YÜZÜ.
Siyaset ve siyasetçi halk arasında genellikle olumsuz özelliklerle anılır. Siyaset, halkı kandırma ve yalan söyleme etkinliğidir adeta. Genel kanıya göre, siyasetçi, halkı değil, kendi çıkarını düşünür.
Siyasetin ve siyasetçinin olumsuz özelliklerle anılmasına, bazı siyasetçiler tutum ve davranışlarıyla büyük katkı yaparlar.
Bana göre Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bunlardan biridir. İdeolojik düşüncelerinden dolayı değil, sorumluluk anlayışı ve tarzı ile kötü siyasetçi örneğidir. O, tartışma yapmaz, kural tanımadan, adeta kör dövüşü yapar. Siyasi olarak kendine karşı olanları rakip değil, düşman gibi görür.
Gökçek, bir düşünce ileri sürmez, “çamur at izi kalır” prensibini benimser.
Karşısındaki kişi veya kuruluşu yıpratmak uğruna kamu yöneticisi sorumluluğunu çok kolay terk eder. Sanatın içine tükürür, ODTÜ’yü yıkma kararı alır.
İzmir için başlattığı saldırıyı, halkta yaratacağı etkiyi düşünmeksizin ya da hiç umursamadan yalan-yanlış iddialarla sürdürmektedir. Yeraltı sularının seviye düşüşüne bağlı olarak bazı kuyulardaki doğal arsenik artışını bile siyasi malzeme olarak kullanan Gökçek’in, bununla yetinmeyip, İzmir’de kanser vakalarında artış olduğunu ileri sürmesi hiç de sorumlu bir davranış değildir.
Uzmanlar art arda açıklamalar yapıp, Gökçek’in bu görüşünün dipsiz, temelsiz olduğunu açıkladılar. Önemli olan Gökçek’in iddiasının doğru veya yanlış olması değildir. Burada vahim olan şey, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı gö-revini yürüten bir siyasetçinin, sırf rakiplerine zarar verebilmek uğruna neleri göze alabildiğidir. Yine vahim olan, bu siyasetçiye, başbakanın veya parti yetkililerinin “dur” diyecekleri yerde, adeta bu yanlış çıkışlarından medet umarak ona destek vermeleridir.
Konunun uzmanları, Gökçek’in iddialarının asılsız olduğunu, hem şimdikiyle kıyaslayabilecek kanser kayıtlarının elde olmadığına hem de mevcut arsenik oranını kanserle ilişkilendirme olanağının bulunmadığına dayanarak açıkladılar.
Ama genel olarak, gıdalardaki ve beslenme tarzındaki değişmenin yanı sıra çeşitli çevresel etkilere bağlı olarak, genelde kanser vakalarında artış olduğu kabul edilmektedir. Bu akıl yürütme biçimiyle Gökçek, son altı yıldır ülke genelindeki kanser artışıyla iktidarın karar ve uygulamaları arasında da bir ilişki kuruyor mu acaba?