0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
222
Okunma

12 Mart 1923 Pazartesi gece yarısı, Ankara Garından özel trende Gazi Mustafa Kemal ve eşinin gezisine, basından beni kabul ettiler. Az sonra kompartımana girdim.
İstiladan yeni kurtulmuş topraklarımızda yolları henüz düzeltememişiz, tren ağır ağır gidiyor.
Elektrik yok. Titrek bir mumun oynak gölgeli ışığı altında anı defterime eğri büğrü satırlar sıralıyorum.
Egemenliğe kavuşan yurdumda ilk gezim. Bunu yurdumu kurtaranlarla birlikte yapmaktayım.
Ruhum öyle geniş, öyle geniş ki…
Ertesi sabah Ajans Temsilciği görevinin de bana verildiğini bildirdiler. Ama bu görev de dönüşte yapılacak.
Biz bu gidişle Adana’ya Perşembe sabahı varmış olacağız.
Ertesi geceyi Toros’un girişinde geçirdik. Çok soğuk var. Fakat Toros’u geçip de Çukurova’ya bakan Durak İstasyonu’nda durduğumuz zaman, hepimiz trenden indik.
Yemyeşil ovaya karşı, ılık bir güneş altında yüzümüzü ve sırtımızı ısıtıyoruz. Bir sabahın iki ucunda, iki mevsim, iki iklim değiştirmişiz.
Gazi Mustafa Kemal de yanımıza geldi ve şöyle seslendi:
–Ne güzel hava değil mi çocuklar ? Ne güzel bir hava…
Birkaç dakika eşi Latife Hanım da geldi. İk ay, bir hafta evvel sefarette kendilerinin bildirdiği ” İzmirli Kız “…
Gazi, o akşam evlenme öyküsünü anlatırken şöyle diyordu:
–Ben sadece evlenmiş olmak için, evlenmek istemiyorum. Yurdumuzda yeni aile yaşamını yaratmak için önce kendim örnek olmalıyım. Kadın dediğin böyle umacı gibi kalır mı?
Mustafa Kemal ilk kez, kendi eşini, bu gezide ” Peçesiz ” bir yüzle ulusuna gösterecek. Yalnız balayı gezisi değil, devrim gezisi de…
Nitekim, Adana’da bir grup hanım, eşi Latife Hanım’ı konuk almak üzere davet ettikleri zaman Gazi Mustafa Kemal onlara şöyle dedi:
–Benim bulunamayacağım yerde, eşim de bulunamaz…
Türkiye’de ” Haremlik ve Selamlık ” ayrılığının gömülüşü bu cümle ile başlar…
Gazeteci İsmail Habib Bey’in Hatıralarından
5.0
100% (1)