En kolay şey insanın kendisini aldatmasıdır, çünkü bir insan genellikle istediği şeyin gerçek olduğuna inanır.-- demosthenes
s.eyyubi
s.eyyubi
@s-eyyubi

Eksik Mısranın İzinde

12 Mart 2025 Çarşamba
Yorum

Eksik Mısranın İzinde

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

68

Okunma

Eksik Mısranın İzinde

Eksik Mısranın İzinde

Veznecilerde yürürken buldum kendimi, koltuğumun altında bir kitap, konuşuyordum öylesine kendi kendimle, beni dinlemeye kimse kalmadı. Sabahçı bir kahvedeydim en son, baktım söz bitmiş, etrafımda ışıklar sönmüş, sandalyeler masalara ters konulmuş, isli bacalara tünemiş martılar uyanmış, başım çatlıyor, kendi kendimle kalmışım. Gökten boşanırcasına dört bir yandan ezan sesleri gecenin izlerini dip bucak temizliyor. Bir daha asla gelmeyeceğim bu dünyada yapayalnızdım.
Liseye kayıt yaptırmış çıkıyordum, bir yaşlının antikacıdan amber kokusu aldığı bir dükkânın önündeydim. Işıklarda karşıya geçirmiştim, antikacıyı bulmasına yardımcı olmuştum. Kimi kimsesi yokmuş, Çapa Hastanesinden emekli elektrik teknisyeniymiş. Dükkânın kapısında kağnı tekerleği ebadında paslı eski bir asma kilit duruyordu, müşteri çekmek için duvara yaslamışlardı. Kim bilir nasıl bir kalbin kapısına aitti.
Şimdilerde dükkân el değiştirmiş, tanıyamazsın. Rus kadınlarla dolu bir derici dükkânı olmuş. Şehzadebaşı camisinin arkalarında bir sokağa saptım. Vefa lisesi karşıma çıktı, az daha kravatımı düzeltip derse girecektim. Burada okuduğumu nasıl da unutmuşum. Kaç yıl oldu, gençliğim burada mı geçmişti. Bekâr odaları o zamandan beridir eskimeye devam ediyordu. Gelirken sokağın başında bir köpek gördüm tüyleri dökülmüş, yönünü şaşırmıştı, rüzgârla hareket eden market poşeti gibi insanların arasında dolanıyordu. Kararmış ahşap bir evin merdivenine oturdum. Ahşap evin penceresinde tozlu tülün arkasında kadının biri beni izliyordu. Metruk evlerin pencereleri üzerime gözlerini dikmiş, asla çıkıp gelmeyecek eski sevgiliyi bekliyordum. Burada görüşecektik. Hava da yağmurlu. Gelir mi acaba. Neden gelmesin, geçen gelişinde ona bir deste karanfil aldın ya. Yalan mı almadım mı? Aldın almasına da her defasında birer kitap vermiştin, sanki okuyacaktı. Herkesi kendimiz gibi biliyoruz dostum. O da biraz okusun bir zahmet. Neyse sana artık bir şey demiyorum. Yine de yalnız kalmaktan kurtulamadım, olacağı buydu. Kalabalık içinde kendimi soruyorum, kendimden sigara istediğim, saati sorduğum da olmuştur. Kalk git soğuk mermerde oturup durma. O eski hikâye burada başlamıştı. Başlangıç noktasında bir eksik vardı. Hani aylarca yazar siler, yazar silersin bir türlü o şiiri bitiremezsin ya, orda eksik bir mısra vardır, o olmadan tamamına ermez o şiirin. Şimdi eksik olan şey neydi. Bekâr evlerinin, daracık sokaklardaki öğrenci yurtlarının, büfelerin, börekçilerin arasından geçerek yürüdüm.
Galata her saniye biraz daha karararak, yıllardır böyle ağır ağır eskiyordu. Galata köprüsü altında, balıkçıların bağrışmaları. Gececi lokantalarının tenzilat ilanları sağa sola yapıştırılmış, haydari ikramımız diyor bağırıyorlardı. Ne çok gececi vardı burada. Omuz omuza vermiş, ortaklaşmış hayali bir kadere doğru, uzlaşmak lazım imkânsız diğer türlü. Bir kaç emekli balık oltalarını Haliç’in soğuk sularına sallamış, yüzleri ifadesiz bekliyordu. Üsküdar’a karşı bir çift selfi çekti. Şubat’ın dondurucu soğuğu yüzümde. Kapüşonumu kafama çektim.
Karaköy iskelesine nohut pilav yemeğe indim, camekânlı arabanın yanındaki banka oturdum. Kediler ayaklarıma dolanıyor. Dalgaları kabarınca martıları yutacak gibi duruyor deniz. İskele almış vapur şimdi çıkmıştı, deniz köpüklü girdaplarla çalkalanıyordu. Ateş istedim pilavcıdan bir sigara yakma hukuku oluştu aramızda. Kır saçlı bir adam torunu olacak yaşta küçük bir kadınla el ele tutuşmuş, sigara yakma hukuku nispetinde sohbet ediyor. Bir yeri eli ile işaret ederek yakın etmeye çalışıyor. “Şafakta orda toplanır, sırtımızda lokantalara sebze kasalarını taşırdık” diyor. Gençliğini harcadığı o yerden bahsederken yüzündeki çizgiler biraz daha derinleşiyor, kadının gözünde biraz daha yaşlanıyordu. Kabzımaldı, bürosu Yeşildirek’teydi, genç kadına ev açtı demişlerdi. Eski mahalleden gündelikçi Nebahat’ın ortanca kızıydı, durmadan sigara içiyordu.
Bozacının sesi ile gece geldi. Bozacının bana yorganımı hatırlatan sesinin rıhtıma yayılan sıcaklığından balıkçıların atacağı bir balığı bekleyen miskin kedi, ıslak kaldırıma aldırmadan yatan köpek, iskeleye yanaşan vapurdaki genç çift ve onların attığı simit parçalarını havada yakalayan martılar herkes nasibini aldı. Gençliğini işaret ederken yüz çizgileri derinleşen adam ve torunu yaşındaki küçük kadın yakınımdan geçerken, kulağımda son sözleri asılı kaldı, “gece malları ta Yeşildirek’ten yükleyip tezgâha …” Mağribin kızıllığı bulutlardan başlayarak denizi, martıları ve sürekli eskiyen şehri sil baştan boyuyordu. Güneş Tarlabaşı’ndan biraz ötede batmıştı. İçime doğru gerisin geri bir müzmin sabrı ile geri çekildim. Şehir, daha gidilecek uzak bir düş gibi neon ışıkları ile canlandı. Gözlerim eksik mısranın izinde hala. Yalnızlığımı, o seçilmiş, şahsıma zimmetli yalnızlığımı peşime takıp koltuğumun altında hediye etmek için taşıdığım kitap, yürüdüm. Yine soluğu Ömer’in küf kokulu sahaf dükkânında alacaktım.

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Eksik mısranın izinde Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Eksik mısranın izinde yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Eksik Mısranın İzinde yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ