2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
365
Okunma
Gözlerimin önünden 90’lı yılların Kazlıçeşme’si geçiyor. Daha lisedeyim. Banliyö treni ile Avcılar’a abime gidiyorum. Yazdır. Vagonun kapısı açık, genç çocuklar kapıdan ayaklarını sarkıtıyor. Az önceki istasyonda binen kondüktör kızıyor. Kapı açık, saçlarım ekşi deniz havasında ıslanıyor. Burnumda deri kokusu. Yer yer boş araziler uzanıyor. Orda bir harabe var, etrafında bali çeken çocuklar oynuyor. Fabrikalardan akıp gelen kirli sular, deri fabrikasında vardiya değişimi var, çıkan bir işçiyi çocuğu koşarak karşılıyor. Karşı kaldırımda, çocuğu düşecekmiş gibi onun okul çantasını göğsüne sıkıca bastıran bir kadın, kapıdan çıkan erkeklerden utanarak çocuğun peşinden bakıyor. Çocuk babasının elini tutmuş istasyona yöneliyor sonra. Deri fabrikasından gelen koku burnumun direğini sızlattı bir an. Kendimi yaylada babamın köyden geliş yolunu gözlerken buldum sonra. Burnumu sızlatan bir özlem var içimde. Babam çok uzaktan belirdi, birden heyecanlanıyorum. Yüksek kayalara tırmanarak onu bir an önce yakın etmeye çalışıyorum. Babam patika yolun her dönemecinde biraz daha büyüyüp devleşerek çıkıp geldi. Sessiz oturduk bir tümsekte. Uzaktan çadırlara bakıyorduk. Ben değneğimin ucuyla utangaç yeri çizip duruyordum. Babamın gözleri gülüyor, ceketinin iç cebinden bir bisküvi paketi çıkardı ki o zamanlar bütün paket bisküvilere piknik denirdi. Uzatıp bana verdi. Ben almamazlık ettim.
-Kardeşlerime ver dedim. O da;
-Boş ver, sen hazır büyüymüşsün sen ye, dedi.
Gözlerim ışıldadı. Babam beni seviyormuş dedim. Bunu ilktir anladım. Piknik büsküviti günlerce cebimde sakladım. Babam sevgisini belli etmezdi. İlkokul yıllarımdı. Yaylada kuzu otlatıyordum. Şimdi de Kazlıçeşme’de deri fabrikası önünde babamı görmüşüm elini öpmez miyim? Ama o gün yaylada cesaret edip o koca aile reisi babamın elini öpmedim. Öyle bir geleneğimiz yoktu tabi. Babam artık yok, çoktandır vefat etmiş, yetim kalmanın yaşı yokmuş. Bulsam elini öpmez miyim? Belki günah olacak ama sarılıp ağlamaz mıyım? İçimde mühleti hiç geçmeyecek büyük özlemler birikmiş. O gün deniz havasından ıslanan saçlarım ağarmış şimdi.
Babamı toprağa gömdüğüm son hali ile içimde saklıyorum, annemin yanına koymuşum onu da. Köydeki evimizin önünde birer tahta sandalyede oturmuş, elleri dizlerinde tırnak mendil kontrolünde ilkokul öğrencileri gibi dimdik poz vermişler, gezici, o arada bir köyleri dolaşan fotoğrafçıya. Aynı o albümdeki fotoğraf gibi içimde yan yana duruyorlar ikisi de. Yorulmuyorlar halen, hiç eğilip bükülmüyorlar da. Ömür geçti. Yapmak isteyip de yapamadıklarım saklı kaldı içimde. İçimi sancıtan da budur. Her şey geldi geçti.
Mustafa Alagöz
5.0
100% (1)