0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
231
Okunma

EVLİLİK NE ÖZGÜRLÜĞE AÇILAN KAPI NE DE ESARETE GİDEN YOL
Evlilik, tüm kültürlerde evrensel olarak yer edinmiş,
farklı veya benzer değerler, kültürler içerisinde yetişmiş olan iki yetişkin bireyin ortak bir hayat paylaşma, duygusal, biyolojik ve sosyal alanlardaki ihtiyaçlarını karşılama amacıyla yaşamlarını, sorumluluklar çerçevesinde birlikte yaşamaya karar vermesi ve bu amaçlar doğrultusunda aktif olarak faaliyet gösterme şeklidir.
İslâm dini, Müslümanların nikâh akdi yapıp, evlenip yuva kurmalarına büyük önem verir.
Evlenmenin amacı, insanda en güçlü dürtü olan cinsel hazzın meşruiyet ölçüleri içinde kontrolünü sağlamak ve insan soyunun güvenli şekilde sürekliliğini temin etmektir. Yaşadığımız bu dönemde artık
insanlar sadece vicdanen rahat etmek için, nikâh akdi gerçekleştiriyor. Bir süre sonra büyük sorunlarla karşı karşıya geliyorlar. Oysa nikâh sorumluluk, aidiyettir.
Evlilik, iki insanın hayatlarını birleştirerek bir aile kurma sürecidir. Bu süreç her zaman hayal ettiğimiz gibi ya da dilediğimiz kadar kuvvetli ve mutlu olmayabiliyor, eğer evlilik, aşk, saygı, güven ve bağlılık temelleri üzerine kurulmazsa.
Evlilikte mutlu olmak için, bu temelleri sağlam bir şekilde inşa etmek gerekir. Aksi takdirde bu evliliğin ömrünü çok kısa sürede sonlandırmak durumunda kalabiliriz.
Günümüzde evlilik kavramı maalesef her geçen gün zayıflamış ve hastalıklı bir hâl almış durumda, peki neden? Karşımıza yine modernleşme çığı çıkıyor. Bu çığın altında kalmış, yuvarlanıyoruz. Genç kızlarımız yaşlarının vermiş olduğu iç güdüsel, biraz da özgür yaşamak duygusu ile ailelerinden hemen kopmak, ayrı yaşamak, istediği şekilde "özgür" olmak için evliliği tercih ettiği gibi, erkek çocuklar için de durum çok farklı değil evlilik.
Sadece genç nesli söz konusu edersek büyük haksızlık yapmış oluruz. Artık orta yaş dediğimiz kırk, elli, altmış yaş üstü bireylerde tekrar tekrar evlenip ayrılmayı hoş karşılıyor ve veya sorumluluk almaktan kaçındığı için " modern" zihniyeti benimsemiş, resmi nikahsız aslında kabul etmediği dini nikâhı yapıp öylesine yaşamayı tercih ediyor.
İnsanlar, sevginin bir duygu olduğunu sanır, oysa sevgi duygudan ziyade bir mevcudiyet biçimidir.
Genel hedef sağlam bir toplum oluşturmaktır. Evliliğin nüfus artması, meşru olmayan ilişkilerden uzak kalma, iffeti koruma, eşler arasında ünsiyet, akrabalık ve dostluk ilişkileri kurma veya geliştirme gibi birçok amaç ve faydaları da vardır.
Evliliğin temelinde anlaşılmak, önemsenmek, birine ait olmak, sevgi ihtiyacı, kabul görme ihtiyacı, başkası tarafında merak edilme, sevilme, önemsenme gibi ihtiyaçların karşılanması var. Evliliğin tanımı böyleyken gençlerin çoğu bu kavram ve sorumlulukları ayrıntı görüyor, aynı zamanda ayrıntılarda boğuşmak istemiyor. Fakat toplum ve ailenin değerlerini önemsiyormuş görünmek için nikâh yapıyorlar... Buna da evlilik diyorlar. Evlilik, " Evcilik " sürecinde partnerinden sıkılınca beraber olduğu hayat arkadaşına rağmen, bir başkasıyla birliktelik yaşayabiliyor. Evliliği bu sebeple özgürlük görüyor. Anne, baba, kardeş ve akrabalarla yaşam sürdürürken, bu rahat ve özgür yaşamın kısıtlandığını düşündüğü için kendine, adı evlilik olan yaşam alanını tercih ediyor. Hâlbuki evliliğin sevgi, saygı, sabır, samimiyet ve sadakat hasletlerin barındığı, barındırılması mutlakiyetini gözardı ediyor. İlişkide, yani evlilikte bu kutsal normları karşılıklı hayata geçirdiğimiz vakit, evliliğin " ne hudutsuz bir özgürlüğe açılan kapı ne de esaret yolu " olmadığını görürüz.
Yazar- Radiye Diri
5.0
100% (1)