0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
222
Okunma

RÜYALAR
Rüya görmek, insanlık tarihi boyunca büyük ilgi ve merak konusu olmuştur. Uyku sırasında deneyimlenen bu garip ve bazen dehşet verici deneyimler, bilim insanları, filozoflar ve sanatçılar tarafından incelenmiş ve yorumlanmıştır.
Rüyaların anlamları, sembolleri ve nedenleri hakkında birçok teori ve görüş ortaya atılmıştır. Ancak, rüyaların doğası hala tam olarak anlaşılamamıştır.
Sende, rüya nedir, neden görülür, ne anlama gelir ve bilinçaltı ile ilişkisi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorsan başlayalım.
Rüya Nedir?
Rüya bilimsel olarak nedir? Rem uykusu esnasında zihinde oluşan, duygu, düşünce, algı ve hayal bileşenlerinden oluşan bir deneyimdir. Rüyalar genellikle görsel, işitsel, dokunsal ve duygusal unsurlar içerirler. Rüyalar genellikle uyku döngüsünün REM evresinde ya da daha sade haliyle rem uykusu sürecinde görülürler ve bu evrede beyindeki faaliyetler artar.
Rüyaların kaynağı hala tam olarak anlaşılamamıştır ancak bazı araştırmalar, rüyaların bilinçaltındaki düşünceler, duygular, deneyimler ve belleklerin etkisi altında oluştuğunu göstermektedir. Rüyalar aynı zamanda kişinin günlük yaşantısındaki deneyimlerini işlemesine, yüzleşmesine ve anlamlandırmasına yardımcı olabilirler.
Rüyaların anlamı ve yorumu konusunda farklı düşünceler vardır. Bazıları rüyaların sadece zihinsel bir aktivite olduğunu düşünürken, bazıları rüyaların önemli mesajlar ve ipuçları içerdiğine inanırlar. Rüyaların anlamı ve yorumu, kültürel, psikolojik ve bireysel faktörlere bağlı olarak değişebilir.
Rüyaların Yorumlanması
Tarih boyunca rüyaların önemi ve anlamları üzerine birçok kültürel ve dini inançlar geliştirilmiştir. Sümerler ve Antik Mısır’da rüyalar, tanrılarla olan iletişim aracı olarak kabul edilirdi. Bu kültürlerde rüyaların yorumlanması ve anlamları üzerine birçok kaynak bulunmaktadır.
Peki, ama psikolojide rüya nedir?
Sigmund Freud’un rüyalar hakkındaki teorileri, modern psikolojinin gelişimine önemli katkılar sağlamıştır. Freud, rüyaların bilinçaltının ifadesi olduğunu savunmuştur ve rüyaların yorumlanmasıyla kişinin bilinçaltındaki dürtüleri ve istekleri anlamaya çalışmıştır. Freud’un rüya teorileri, rüyaların psikolojik etkileri üzerine yapılan araştırmaların temelini oluşturmuştur ve günümüzde de hala geçerliliğini korumaktadır.
Freud rüyaları, “Bilinç dışına giden kraliyet yolu” olarak görür.
Takip ettiği hastalarından rüyalarını, ket vurmadan serbestçe anlatmalarını ister ve “rüya çalışması” dediği yöntemi geliştirir.
Onun sayesinde terapide rüyalar bol hasat alınan verimli topraklara dönüşür.
Freud’a göre rüyalarda bilinç dışı istekler doyurulur. Çoğu zaman kendimize bile itiraf edemediğimiz saklı gerçekler su yüzüne çıkar. Fakat bunlar yine zihnimizin uyguladığı “sansürler’’ nedeniyle şekil değiştirmiştir.
Bilinç dışı, açığa çıktığında anksiyete yaratabilecek, yüzleşmesi güç arzuları çarpıtır.
Freud’a göre bu çarpıtma uykunun devamı için gereklidir “Rüya uykunun bekçisidir”.
Çünkü yoğun duyguları yaşadığımız içeriği açık rüyalar, kâbus gibidir ve kişiyi uyandırır ve uyku bozukluklarına neden olabilir.
Rüyalar arzu ile uyku arasındaki şaşırtmacalı uzlaşmalardır. Aynı zamanda bu çarpıtma kendimizle yüzleşmemize gösterdiğimiz “dirençtir’’. Bu direnç nedeniyle rüyalar hatırlanamaz veya çabucak unutulur.
Uyandığımızda saçma bulduğumuz rüyalar aslında iç dünyamızda kaynayan sorunların temsilleridir.
Rüyalar bilinçdışının zamansız, mekânsız, mantıkdışı itkilerinden oluştuğu için bize tutarsız gelir.
Yer değiştirme ve yoğunlaştırma adı verilen çarpıtma yöntemleri ile rüyanın içeriği saklanır.
Bizde etkili izler bırakan anılar ve duygular günlük olayların sahnesinde başka oyuncularla ve farklı olaylarla tekrarlanır. O nedenle “günün tortusu” denilen ve asıl mesajı gizleyen, rüya görülen günle ilgili fazlalıkların ayıklanması gerekir. Ancak ondan sonra rüya işlenebilecek bir ham madde olur.
Daha sonraki işlem “gizli içeriği” anlamak için rüyanın işlenmesi çözümlenmesidir. Bu çözümlemeyi terapist ve hasta birlikte “çalışarak” yapabilirler.
Burada uygulanacak yöntem rüya ile ilgili her türlü çağrışımı (düşünceyi, duyguyu, sözü) serbest bırakmaktır. Terapist yansız bir gözle yönlendirir ve yardımcı olur.