0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
158
Okunma
Aynaya bakınca hatırladım, gülümsemeyi unutmuşum. En son ne zaman içten, yarasız beresiz gülümsemiştim? Unutmuşum işte, hafızayı zorlamanın ne faydası olur ki? Olmaz elbet, bıçağın yaraya kendini hatırlatması gibi bakıyorum aynaya. Hiç tekatim de yok yumruklamaya, Azrail gibi hayatıma girenleri. Yara açıcılar, insan körleri, can kırıcılar, empati yoksunları. Öfkeli bile değilim, o kadar düştüm ki güçten, o kadar bıkkınlık geldi ki tekerürden. Acı eti geçip kemiğe dayandığında annem gelir, o gider babam gelir baş ucuma. “ Kim üzdü kızı mı?” Kimler üzmedi ki, kimler üzmez ki annem? Ya babam, “ Sen o güzel kafanı böyle şeylere yorma?” Nasıl üzülmez insan diyemem. Çünkü, babamın karşısında konuşamam, kıyamam da. Gülümserim hemen, üzülmemiş gibi yaparım. Şimdiki zamanı kullandığıma bakmayın siz. Hani uzun yolculuğa çıkmışlardır ya sevdiklerimiz, yanımızda gibi hissederiz yine de. Nereye gittiklerini aklımıza bile getirmek istemeyiz. İşte öyle bir keder yumağıyla düşlerimizi öreriz. Gidenler gitmiş de kalanlar kendini kandırır ya öyle birşey. İnsanın canı acırken, tırnağı kelpetenle etinden çekiliyorken susar mı? Ben susuyorum! Böylesi çetin sınavların, insana insanı öğretmesi gibi artı bir yanı olsa da diğer yandan çileden çıkarıp kötü insan da yapabiliyor kimilerini. Sabrın ömrü ne kadar uzunsa o kadar büyük hasar veriyor içe biriken öfke. Kırılıp dökülen herşey toplanmaya ihtiyaç duyar oysa. Yaralar sarılmaya…
Saçıla döküle yola devam ederse insan, gün gelir öyle bir enkaza dönüşür ki istese de bir daha toparlayamaz kendini. İnsan tecrübe toplamak için mi gelir dünyaya? Yaşamak için hiç alanı, fırsatı yokken…
Neymişler, kimmişler, neyleri varmışlar, neyleri yokmuşlar, ne yorucu ne çekilmez merakları var insanların.
İnsana dair ne varsa unutmak, tek insanın dahi olmadığı bir yerde huzura kavuşmak ne güzel bir hayal. Ya da unutup herşeyi, nedenleri, niçinleri, sarılmak.
Mümkünü olmayan şeylerin yanıltıcı cazibesine kapılmak ölümcül riskler taşır elbette…
Ateşin küle, külün ateşe, bıçağın yaraya, yaranın bıçağa bakacak yüzü yok.
Yaşamak için bu kadar zehiri bal niyetiyle yemek içmek çok ağır…
Sahi, “ insan ne ile yaşar! Tolstoy”
Gerçi biz yaşamıyorduk, sevgi neyimize, ahlâk neydi sahi…
Can kırılınca hiç ses çıkmıyor, hiç…
Gülümseme mi demiştim, unuttum bak…
Çalınmadık bir o kalmıştı…
Sude Nur Haylazca
(Vaha Sahra)
20 Şubat 2025
22:33
5.0
100% (3)