2
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
316
Okunma

Müstesna bir rengin var esen rüzgarın dahi kıskandığı o coşkun yok mu hele…
Meallerden aşktır sana öykündüğüm ve devamı gelen bir huzurdur bazen dizlerimin bağının çözüldüğü…
Hırpani bir aşkı kaleme alıyorum çünkü ben dikenli bir gülüm.
Olmaması gereken hadiseleri kafaya takıp da şakıyorsun çünkü sen meylettiğim cennetin cefakar bülbülüsün…
Bu gün değişik hisler içerisindeyim içtiğim çayın demi mi çarptı yoksa beni?
İfa edemediğim bir şeylerin birikintisi saklı içimde sanırım ben en çok hatta sadece kendimi ihmal ettim ve işte ihbar ediyorum içimdeki kıpırtıları imha edemediğim bir kıyım yaşanırken içimde ben sadece ve sadece Allah’ın huzurunda sonsuza kadar kıyama durmak istiyorum…
Kıyamadığımsın sen.
Katlandığınsın ben.
Kat izinde severken.
Katık ettiğim hüzünse büyük ihtimalle benim mahlasım.
Göğün tembel kuşuyum.
Temenni ettiğim güzelliklerin büyüsünde kaskatı kesilen iblisin lanetinden firar eden azınlıkta bir ruhum var benim sadece Rabbimin bildiği ve işte Allah’ın bildiğini zaman zaman saklıyorum kullardan yeter ki nazar etmesinler bana ve içimdeki kıyama ve kıyamete dokunmasınlar…
Zaruri bir yalnızlık bölüştüğüm kalemimle ve gül kokumda saklı ölümün öncesi içine düştüğüm kaosta yeter ki ertelesin Rabbim kaderin, son bulsun dediğini.
Ne hikmetse kuşluk vakti düştüm yollara.
Ne hikmetse kuş misali çırpındım acının fetva veren kollarında.
Ne hikmetse beklemeye aldım mutluluğu pek bir revaçta iken hüzün rengini belli etmeyen düşmanıma zeytin dalı uzattığım ve zeytin gözlerinde yalnızlığın, o zeytin dalında salınan bir zeytindim madem ziyan etmeden yerken ekmeğimi hamt etmekle şükretmekle hâsıl olan huzura nasıl da duacıyım.
Pekişen bir rehavet ve dipsiz bir asalet.
Müptelasıyım sevginin ve ikame ettiğim hayatın kim bilir kaç bininci yokuşunda yarı yolda kalmışken ansızın ulaştım da hedefe.
Merkezindeyim İlahi Aşkın ve ruhumu dalgalandıran o rüzgar oysaki revnak bir acıda sıra dışı bir hüzünde mağlup geldiğim savaşta mazlum yüreğimle çıkmıştım er meydanına.
Meylettiğim yüce Rabbim.
Tasviri imkansız hayallerimin ve umuda sarıldığım ve yerle yeksan edilmiş olsa bile hayatım ben ne enkazım ne de lanet bir sözcük ben sadece cıngılıyım ömrün ben sadece cılkı çıkmış hayatın asil neferiyim yürüdüğüm yolda Rabbimle buluştuğum her vakit iyi ki de O’nun himayesindeyim…
Ruhumdaki dalgalanmalar nasıl da mubah çünkü yalanım yok.
İnsanlarla kurduğum iletişimde hep sessiz taraf olsam da Araf’ta kalmış o çocuk hüviyetimle şakıyorum bir bülbül gibi aslında senin gibi çünkü sen herhangi bir bülbül değilsin bense sıradan bir gül değilim: umudun ve hayallerin benzetmesinde sanıyorum ki yaşadığım hayat cennet bahçesidir gerçi cehennem azabı da addedilebilen iniş çıkışları var ama mademki ben bu yola bir kere Allah rızası için baş koydum…
Ümidin neferi.
Sözcüklerin zarafeti.
Yalnızlığın bedeli.
Tekil hanemde çoğaldığım kadar bu yürek esintileri ile söven şeytana değil susan mazluma öykünüyorum ve bir o kadar mazlum olma hadisesinde destek çıkıyorum yüreğimle özdeşmiş Allah ve gönül dostlarına.
Frapan bir iklim değil bu: ayan beyan hüzün mevsimi.
Sıradan bir gidiş değil bu yeter ki Rabbim korusun bizi.
Her gidiş bir veda da değil aslında dönüşü muhteşem olacak gidenlerin her bir ile de buluşacağız İnşallah diğer cihanda.
Sözcüklerim kasvetli değil.
Bariz sevgiyim ben bariz aşkım Allah Aşkına tapındığım ve tutunduğum kadar da gözümden düşmez asla yaşım gözümden düşmez de insanlar ben kimim ki yargılayacağım lakin doğrudan yanayım doğru oturduğum doğru konuştuğum tepetaklak olsam da sırtı yerde bir kaplumbağanın kurtuluşu misali özümde saklıyım: ne bataklıktır beni cezbeden ne de riya ne de çamur ve elimin kirini akıttığım kadar balçıkla sıvanmayan bir güneşim ben.
Latif esintisi evrenin ve sevginin.
Kulp takanlar sevgiye asla da bulamayacaklar huzuru.
Elimine ettiğim öncem ve mazimde saklı iken öyküm ve işte öykündüğümdür yine ve yeniden nasıl ki cevher de kutsallık da saklı iken içimde yüzüm hep güneşe dönük bir o kadar ışıldayan bir neferiyim ben kutsal aydınlığın yolumu aydınlattığı kadar Mevla’mın sadık kulu sadakam ve duam ve huzurum sadece O’na doğru yürümekle eşdeğer ve işte budur beni ayakta tutan bazen dilin kemiği olmasa da kalemin dilinde can bulan şifa bulan bir acıyım elbet ol, dedikçe Rabbim…