1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
323
Okunma

BUGÜNLERDE…
Günün şiirine, kısa bir olayı anlatarak ‘yorum’ yazmak isterken, konu kendini genişletti. Şairin sayfasını işgal etmemek için kendi yazı sayfamda yer almasının daha isabetli olacağı düşüncesiyle yoruma eklemekten vaz geçtim.
Efendim, malumunuz…
Los Angeles (Melekler Şehri) neredeyse kül oldu. Bütün TV kanallarında, internet sayfalarında ve video üreten sitelerde (Youtube gibi) haberle ilgili yüzlerce bilgi, görsel ve video var. Lâkin Tivittır’da (Twitter) o şehirde yaşayan bir Türk(!) vatandaşı, kesinlikle böyle bir yangın olmadığını, sözde çıktığı yüksek bir yerden video çekerek “yalan” olduğunu, siyasi bir polemikle anlatmaya çalışıyor. Yani bir kişinin, bir video ve söylemini görenler sanki muhteşem bir gerçeği öğrenmişler gibi “doğru(!)” olarak algılıyorlar veya doğru sayıyorlar ve bu konuyu bile farklı boyutlara taşıyorlar.
Bir noktada ABD’deki yangından bana ne. “Yanmışsa da, yanmamışsa da iyi olmuş” demek geliyor içimden.
“MANİ - AŞIRILIK” hastalığı…
Ankara’da bir semti sel götürürken başka bir semtinde güneş olabiliyor. Dikmen’de kar yağarken, Eryaman’da yağmur yağabiliyor.
‘Mitomanik’ birine kafası karışmışlar, iradesizler, şaşkınlar, beynini kiraya vermeye hazır olanlar bir kişinin dediğine inanıyorlar da, dünya âlemin günlerce haber yaptığı, görseller ve hatta canlı videolar yayınladığı haberlere inanmak istemiyorlar.
Siyaset beyninin, siyaset bağımlılığının, siyaset hegemonyasının etkisine öylesine dûçar olmuşlar ki, gerçekten var olanı, canlı canlı yaşananları gördükleri halde inanmak istemiyorlar.
Bizzat şahit olduğum, karşılıklı konuştuğum ve aklı başında biri olarak gördüğüm birinden duyduğum “ben, artık hiçbir şeye, hiçbir haber kanalına, hiçbir görsele ve canlı videoya inanmıyorum” sözleri, bana “vah vah!...” dedirtti.
Gençlerimiz, insanlarımız git gide şuurlarını, akıllarını kaybediyorlar, gördüklerinin doğruluğundan şüpheye düşüyorlar, dedirtti.
Kısaca ne gözlerine, ne algılamalarına, ne iradelerine inançları kalmamış. Çünkü bir siyaset körlüğü her şeylerini gölgelemiş.
Doğrular yerini yalanlara, hilelere, uydurmalara, aslı astarı olmayan hatta kendilerinin hayali bile olmayan sanrılara bırakmış.
“Bir kişiye kırk kere “delisin” dense, o kişi kendini gerçekten deli sanırmış misali…
Maalesef yalana alışanların doğrusu da yalan oluyormuş.
Rabbim, böylelerine doğruyu görecek kadar göz, anlayacak kadar anlayış, kendi olarak hareket edebilecek kadar akıl, haklıyı haksızı ayırt edebilecek kadar izan versin.
Saygıyla...
Hikmet Çiftçi
16 Ocak 2025
10.0
100% (2)
5.0
100% (1)