İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
Ay Parçası
Ay Parçası
VİP ÜYE

ZAMANDAKİ ACININ TABLOSU

Yorum

ZAMANDAKİ ACININ TABLOSU

1

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

357

Okunma

ZAMANDAKİ ACININ TABLOSU

ZAMANDAKİ ACININ TABLOSU

Nazım, Abidin’e sormuş bir gün: “Mutluluğun resmini çizebilir misin?”

Peki ya, diye soruyorum şimdi, acının bir resmi yapılabilir mi? Ya da çaresizliğin? Belki de yapılabilir. Ama öyle bir resim olmalı ki, sadece bakmakla kalmayıp hissettirmeli. Öyle bir resim ki, insanın yüreğine dokunmalı, gözlerinin derinliklerine işlemeli.

Ey ressamlar, size bir çağrım var.
Bir tuval alın, paletinizdeki tüm renkleri hazırlayın, en baskın renk siyah olsun. Çünkü acının gölgesi hep daha büyük, hep daha karanlıktır. Diğer renkleri de unutmayın. Griyle çaresizliği, maviyle derin bir özlemi, kırmızıyla yanıp kül olan umutları anlatın. Ve her fırça darbesi tuvale bir hikâye taşısın. Boyalarınız sadece renk değil, birer duygu olsun. Fırçanız tuvale dokunduğunda ağlasın boyalar. Ama bu gözyaşları yalnızca hüznü anlatmasın; bir hikâyeyi başlatsın. Çünkü acı, her zaman sessiz değildir. Ve çaresizlik, her zaman karanlıkta saklanmaz. Bazen bir umudun doğuşudur acı.

Ey sanatçı, tuvaline kayıp zamanı çiz benim için. Zamanı, dalgalanan bir deniz gibi göster. Bir gün durgun, bir gün fırtınalı. Masanın kenarından aşağıya süzülen bir saat gibi erit zamanı, bırak kontrolümüzden çıksın. Ya da dondur zamanı, hiç geçmeyen bir andaki mutluluğu, huzuru ya da hüznü göstersin.

Ama sakın unutma. Her karanlık resimde bir ışık olmalı. Her acının içinde bir umut… Belki küçük, belki zayıf, ama orada bir yerlerde var olmalı. Çünkü insan umut ettiği sürece ayakta kalır. Tuvalin bir köşesine bir sabah çiz, uzaklarda beliren bir güneş. Karanlığı yararak gelen bir ışık huzmesi, çaresizliğe rağmen yeniden başlamanın simgesi olsun.

Ve ben… Yorgun, bitkin ben. Sessizce durup sadece izlemek istiyorum o resmi. O resim bana her şeyin geçici olduğunu hatırlatsın. Zamanın acıyla dansını durduramasam da, bu dansın sonsuza kadar süremeyeceğini gösterecek bir işaret versin. Belki bir gün ritmi değişir dansın.

Çünkü her acı bir öğreti, her çaresizlik bir başlangıçtır. Umut, karanlığın içindeki en küçük ışıktır. Ve bir ressam olarak sen, bana sadece hüznü değil, o ışığı da göster. Öyle bir resim yap ki, baktıkça yeniden güzel ve aydınlık günlerin geleceğine inanayım

Bu dünyada en büyük güç, insanın acıya rağmen umut edebilmesidir.

AP PARÇASI / MEHPARE 12 OCAK 2025 İSTANBUL


Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Zamandaki acının tablosu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Zamandaki acının tablosu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ZAMANDAKİ ACININ TABLOSU yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Gule
Gule, @gule
13.1.2025 17:58:16
Resim demişken yine okuldaki bi anım nüksetti. Müsadenizle anlatayım da içimde kalmasın. Ortaokulda resim dersine giren yalnızca bir hocamız vardı. Aman Allah'ım bu kadına da hiçbir şey beğendiremiyoruz! Fizikte, matematikte zorlandığımız kadar yokuşa sürüyor hocamız. Bir de ne bilim hani böyle zorlu derslerden geçip de sonra gelip resime takılmak zorumuza gidiyor. Abimin de bütün notları 9,10, resime gelince 5,6 küt çakılıyor yere, uyuz oluyordu kadına...hadi abim anlamaz resimden diyeceğim. Ya ben, ben onun gibi miyim? Güzel çizip boyadığımı düşünüyordum, kendimce bi şaheser yaratmışım gibi yorumlayıp böbürleniyordum. Hocamız da bi suratsız bi suratsız sormayın, konuşsan konuşulmaz, gülsen gülünmez tuhaf bi kadındı. Her seferinde kendi kendime 'tamam oldu bu iş! çok beğenecek, buzları eriteceğiz!' deyip gidip gösteriyorum, suratından düşen yine bin parça bizim hatunun, çemkire çemkire " olmuş mu sence?", -bana sorarsanız olmuş hocam!-, "ııııh olmamış! git biraz daha çalış!"

Hiç abartmıyorum öyle sinirlenmiştim ki sulu boyanın bütün renklerini karıştırıp allak bullak, ne olduğu da tam anlaşılmayan, iç karartıcı boğuk bi şey çıkmıştı ortaya...Bi yandan diyorum 'hiç göstermiyim zaten beğenmeyecek!' Bi yanım da dürtüp kamçılıyor 'al götür hele buna ne diyecek?' derken isteksiz isteksiz, çekine çekine aldım gittim masasına kadın bayıldı resme "bak ne güzel olmuş afferin kızım!" dedi şoka girip kendime gelemedim saatlerce...

Ahaa! dedim bu kadın buhranlı, gizemli karışık renklerden hoşlanıyor. Sonraki çizimlerimi o şekilde yaptım da notumu biraz yükselttim.

Şimdi yazıya dönecek olursak; tabi herkesin yetisi, becerisi farklıdır ama hayata dair böylesi basit betimlemeleri bile resmetmekte zorlanırken, acının ve mutluluğun resmini çizmek hiç de kolay olmasa gerek.

Ama yazı kapısını umuda ve güzel şeylere de açmış, içeri girdim ben de, güneşi alıp kucakladım. Bi bankta oturup soluklandım, sonra o güzel enerjisiyle çıktım. Hayat gözüme daha bi renkli güzel göründü sanki...

Teşekkürler.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL