0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
580
Okunma
Cilası bozulmuş koyu kahverengi ceviz masanın üzeri akşamdan kalma. Bu karışıklık kuzinede patates pişirip, fındık kavurup, nar kırıp, yine kuzinenin üzerinde köy suyu ile çay demleyip içtiğimiz masa karışıklığı. Fındık kabukları dolu tabak bir yerde, patates kabukları , nar kabukları, kulplu boş çay fincanlari bir yerde. Gecenin sessizliğini bölüyor ; çıtirdayan odunların közleşmeye doğru dönerken çıkardığı sesler, evin çatısında dalaşan kediler ve harmanda domuzlara havlayan köpekler.. Agacların hışırtısı, beyaz badanalı duvarda sessizce yürüyen uzun bacaklı örümcek huzuru inşa ediyor sanki.
Köylerde kış ekimi hazırlığı zamanı artık. Tarlalar kaldırılıyor. Toprak gübreleniyor. Cevizler toplanıyor, kurutuluyor. Meyveler bozulmayacak bir şekilde depolaniyor. Ayvalar, hurmalar, mandalina, portakal, limonlar sarı, turuncu renkleriyle ağaç dallarıni süslüyor. Çogunlukla eş, dost, arkadaslarla paylasilmak uzere soğuk odalarda saklanıyor. Harmanin bir kosesinde tedarik edilen Kivi kasaları hasat vaktinin yaklastigini gösteriyor . Üretmek köy insanının bütün zorluklarına rağmen vazgeçilmez rutini.
Bir köy aksamının ortasında , karmaşık bir zihinle öylesine karaladiğim satırlar bu satırlar.
Perdeyi hafifçe aralayıp pencereden dışarıya bakıyorum. Sensörlü elektrik direğinde sokak lambası kısa aralıklarla yanıp sönüyor. Şehrimiz, ışıl ışıl manzarasıyla uzaktan bana göz kırpıyor. Şimdi iyice ıssızlasmıştır sokakları, caddeleri. Çorbacılar ve fırıncılar iş başındadır yalnız. Müşterilerine en güzel corbalarini ve mis kokulu ekmeklerini sunacaklar sabaha karşı.
Köyler, şehirler ve onlara hayat veren insanlar. Dirlik düzenlik bozulmadıkça , üzerlerine bombalar yağmadıkça huzur icindeler...
Ve değişen dengeler...
Kırılsın, kirli emelleri için dünyanın huzurunu kaçıran o uğursuz eller...