Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Riposa
Riposa

SORGU 5

Yorum

SORGU 5

1

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

350

Okunma

SORGU 5

Ofisin havasız dar koridorlarında adımlarken aklında günlerdir tek bir düşünce vardı; ”Böyle mi geçecek hayatım? Faturalar, cariler, beyannameler içinde dolanıp duracak mı? Yine günlük rutin uygulandı. Kalabalık muhasebe bölümünde kendi masasına oturdu. Bilgisayarını açtı. Dumanı tüten kahvesini içip biraz da olsa enerjik olmayı umdu. Bakışları dışarıya yansıdı. Hayat dolu dizgin akmaya devam ediyordu ancak kendi hayatı sadece rakamlarla sınırlanmıştı. Muhasebeci olarak geçen onca yılın ardından bile içinde kapanmayan bir boşluk vardı. Bu boşluk kanayan bir yaradan farksızdı. Onun gerçek tutkusu artık sadece yazmaktı. Yazıp içindeki zehri kelimeleri işliyordu. Kendi öykülerini kurguluyor ancak yazı hayalinin üzerine hep bir gölge düşüyordu.

Çevresi ona her zaman; “Güvenli bir işin olsun, ayakların yere sağlam bassın.” öğütlerini okurdu. Arkadaşları ona “Edebiyat karın doyurmaz. Düzgün bir işin, maaşın olsun. Sigortan olur,hayatını garantiye almış olursun” diye de eklemişlerdi. Yine içini daraltan sözlerle boğulmuştu. Ancak o her şeye rağmen hayallerini kazanacağına inanıyordu. Oktay çevresinin ona sarf ettiği bu acımasız sözler üzerine edebiyatı ikinci plana atıp muhasebeci olmuştu. Günlük iş temposu arasında yazmak gittikçe zorlaşıyordu. Bilgisayar başında dosyalardan nefes alamazken kafasında yazdığı kurgular dönüyor, zihni ve bedeni ayrı dünyaları yaşıyordu. Ne zaman hayallerini gerçekleştirmek üzerine bir adım atsa çevresi hep bir ağızdan “ Yazmanın geleceği yok.” diye haykırıyordu.

Çevresi ona güvenli mesleğinde kalmasını öğütleyip duruyordu. Geçen hafta üniversite arkadaşları ile bir araya gelmişti. Sohbet koyulaşmış , herkes kendi hayatında gerçekleşen değişimler hakkında konuşmaya başladı. Oktay cesaretini toplayıp yazarlık, yazmak hakkında fikirlerini paylaştı. Arkadaşları kırıcı bir biçimde, ortamı kahkahalara boğdu. Biri söze girdi.
“Oktay bırak bu işleri. Muhasebecisin sen , yazar değil. Rakamlar işin senin kelimeler değil. Ne anlatacaksın yazdıklarınla? Rakamları mı?” dedi kahkahalar içinde.
Diğeri de alaycı tavırla “Yazı mı? Kitap mı? Sen git fatura kes.” diyerek söyledi. Oktay söylediklerine bin pişman olmuştu. Destek görmeyi beklerken alaya alınmak onu incitmişti. Üzgün bir biçimde ayrıldı o masadan. Sahi birkaç güzel sözcükle motive edilmesi o kadar zor muydu?

O akşam eve döndüğünde bilgisayarını açtı ama ne kadar yazmaya çalışsa da yazamadı. Arkadaşları haklı olabilir miydi . Boş hayaller miydi bunlar? Ancak yıllardır içinde olan o arzu artık en güçlü dönemlerindeydi , yazmadan duramıyordu. Herkesin çizdiği o ortak sınırı aşmak, onun ötesine gitmek istiyordu . Kendini anlatmayı, farklılaştırmayı seviyordu. Ne zaman kalemi eline alsa gerçeklik ve hayal arasında kuvvetli bir savaş başlıyordu. Yazmak nefes almaktı. Ancak çevrenin baskı çemberi onu kuşatmış, gün geçtikçe de daralmaya başlamıştı. Bir gün iş yerinde öğle yemeği arasında yalnız başına otururken cebinden küçük not defterini çıkardı. İçindeki öykü fikirlerini inceledi uzun uzun . Hiçbir şey imkansız değil diye düşünüp defteri yerine koydu.

Artık bir karar vermesi gerekiyordu. Yazmak onun için zor ve yorucu günlerin fragmanını izletiyordu. Ancak hayali o kadar kuvvetliydi ki yorgunluk umrunda değildi. Önemli olan onun istediğinin gerçek olmasıydı. O gün öğle arasında defterine ilk cümleyi yazdı.
“Bazı yollar yalnız yürünür.”

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sorgu 5 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sorgu 5 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SORGU 5 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Umay Alkım
Umay Alkım, @umayalkim
20.9.2024 11:54:56
Oktay, yaşamında rakamlarla boğuşurken aslında maddi dünyadan sıkıldığını içindeki tüm potansiyelini ortaya çıkaracak bir erdem arayışı içinde olduğunu ve bunun çözümünün ise yazarak olabileceğini düşünmekte. Aslında yazmak insanın kendine yani iç dünyasına olan bir yolculuk. Her çağın kendine özgü bir sorunu vardır. Yaşadığımız bu çağda biz insanlar Antik Mısırdan - Pramitlerin yapıldığı zamanki işçilerden bile daha fazla çalışan insanlarız. Bu durum bizde var oluşsal bir kaygıya dönüşerek gün geçtikçe içimizdeki boşlukları büyütüyor. Maddi kaygılar ile çalışan biz insanlar çoğu zaman ruhumuzu ya da iş sesimizin farkında bile değiliz...

Oktay, tüm arkadaşlarının olumsuz düşüncesine rağmen içindeki tüm potansiyelini ortaya çıkaracak gibi duruyor.

Saygılarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL