BAŞKANIN ADAMLARI
Sevgili dostum,
Mustafa Kutlu, severek okuduğum bir hikaye yazarımızdır. Tüm hikayelerini severek okudum. Bazılarını iki veya 3 kere okudum. Sevdiğim ve daha iyi anlamak için. Çoğu hikaye kitabı hakkında mektuplar yazılar yazdım. Sen de severek okudun. Benim tavsiyemle hikayeleri okuyarak teşekkür ettin.
Sevgili dsotum,
Mustafa Kutlu, hikayeleri ile tanışmamda ilginçtir. Lisede okurken oğlumun yanıma gelerek “baba, uzun hikaye diye bir film var. İzlemeye gideceğim. Ama bu film bir kitaptan uyarlanmış. Önce kitabını okuyalım al da sonra filmi izleyelim. Konuyu daha iyi anlamış oluruz” demesi ile kitabı alıp beraber okuduğumuz zaman Mustafa Kutlu hikayeleri ile tanışmış oldum. İyi ki de tanımışım Mustafa Kutlu hikayelerini. Sonrasında tüm hikayelerini severek okudum ve bazen kütüphanelere de hediye ettim.
Sevgili dostum,
Mustafa Kutlu, 6 yıldır hikaye yayınlamıyordu. “Artık hikaye yazmayacağım “ da demişti. Ama kararını değiştirerek “Başkanın Adamları” hikaye kitabını yazmış. Alıp severek okudum. Daha önce okuduğum “Tufandan Önce” kitabının devamı olan bu kitapta yer yer “Tufandan Önce “ kitabından alıntılarda var. Güncellemeleri ile. Kitabı yeniden okumuş gibi oluyoruz. Kitap bir günde okunacak kadar kısa ve güzel. 189 sayfa çünkü.
Sevgili dostum,
Mustafa Kutlu’nun hikayelerinde Belediye Başkanı tiiplemelerine bayılırım. Belediye Başkanları güzel önerileri hemen yerne getirir. Okul kütüphanelerini zenginleştirir, kültür sanat faaliyetlerine gerekirse ceplerinden destek olurlar. Bu tiplemeleri okuyunca insanın gözleri yaşarır. “Gerçek hayatta ta kitaplara ve kültür sanat faaliyetlerine başkanların hepsi destek olsa “diye geçirir insan içinden.
Sevgili dostum,
Bu hikayede de ilçe Belediye Başkanı Şemsettin Bilen, Kızı songül’ün önerisi ile ilçesinde festival yapması ve şiir şöleninin daha zengin geçmesi için yapılan çabaya, tatlı siyasi çekişmelere parmak basıyor. Kutlu , esprili anlatımıyla Anadolu’daki herhangi bir kasabayı , hikayede “Çamlıpınar” ilçesi olarak karşımıza getiriyor, kelimeler ile bir resim çiziyor bize. Zabıtası, Zurnacısı, Başkanı, Başkanın eşi, kaymakamı, kaymakamın eşi. Esnafı delisi ve velisi ile kasabayı bize anlatıyor. Okuyanını takdir ediyor, mesleğini seveni seviyoruz bizde hikayeyi okuyunca. Zurnacısı, davulcusu, sarhoşu, hafızı hepsini kendi üslubu ile anlatıyor Kutlu. Aşk hikayeleri, öğretmenlerin cesareti, tatlı küfürleri hikayede anlatıyor. Bunda Mustafa Kutlu’nun Edebiyat Fakültesi mezunu olmasının ve bir süre edebiyat öğretmeni olarak çalışmasının ve Erzincanlı olmasının da payı var tabii.
Sevgili dostum,
Melahat, Sabahat,Nebahat, Nezahat ve Songül..
Başkanın 5 kzıının adı. Gülümsedim. Çünkü bu isimlerden dördü ablalarımın ve amcamın kızının adı.. Tek Songülümüz yok. Bu isimleri görünce gülümseyerek , hikayeyi daha çok sevdm tabii. Ailemizden isimlerin çoğunu hikayede kahraman olarak görmek gerçekten de insanı hem gülümsetiyor hem de sevindiriyor.
Sevgili dostum,
Mustafa Kutlu, 77 yaşında ve bugüne kadar 50 kitap yayınlamış.Bu kitabı 50. Kitabı. Deneme, gezi, anı, hikaye v.b alanlarında yazmış. Ancak hikayecilik konusunda kendi üslübu ile daha başarılı buluyorum ben. Anlatım tarzı, sohbet havasında anlatımı, arada yaptığı epriler ve kendine göndermeler yaparak hikayenin yazarına sitem etmesi, okurken gülümsemesine sebep oluyor okurun. Çok da uzun olmayan hikayeler bir günde okunarak tamamlanmış oluyor böylece.
Sevgili edebiyatsever dostum,
Yazar, halkın nabzını güzel tutar ve halkın dili ile onu anlayarak yazarsa okurda hikayede kendini, ailesini çevresini ve yaşadığı kasabasını bulduğundan o hikayeyi ve romanı severek okur, o diziyi severek izler ve alacağı dersleri de güzelce çıkarır o hikayeden , filmden. Ben kendime dersler çıkarıyorum her okuduğumdan ve seyrettiğimden. Tabii ki herkes de çıkaramaz. Kimi eğlenmek için izler kimi öğrenmek için...
Sevgili dostum, hikayesever kardeşim,
“Başkanın Adamları” başkanlarını gerçekten seven Belediye çalışanlarının, festivali sobete etmek isteyen başkanın kızına aşık “deli Ziya” adlı gencin, sobetesini boşa çıkarmasını ve ülke gündemine oturmasını anlatıyor ilçenin. Kasabanın fetsivalini mizahi olarak, İspanya Boğa festivalleri ile de kıyaslıyor. Okur “istenirse ülkemizde neden dünya çapında festivallarimiz olmasın İspanya, Arjantin ve Brezilya festivallari gibi “ diye düşünmesine sebep olsa da, oraların kültür yapısı ile bizim kültür yapımızın uyuşmadığı aklına geliyor okurun. Daha doğrusu bendenizin.
Sevgili dostum,
Hikaye işte okurda daha engin düşüncelerin oluşmasını sağlamalı ki, amacına ulaşsın. Hikayeyi okuyan okur, oradaki kahramanlar ile çevresini ve şehrimni kıyaslasın, eksiklerini görerek tamamlamaya çalışsın kendisinin. Ben okurken bunları da düşünüyorum açıkçası. Önemli olan okumak yanında, anlamak, yorumlamak ve düşünerek başkalarına da okutmaya çalışmak. O zaman verimli olabilir hikaye okumak. Okullarda ve okuma gruplarında sanırım bunlar yapılıyor. Ben şahsen tek başıma okuyarak bunu yapmaya çalışıyorum. Bunun da faydasını görüyorum.
Sevgili hikaysever dostum,
Sana bu mektubu yazarken bile hikayeyi yeniden okuyor ve yeniden anlıyor gibi hissediyorum ve okuduktan sonra sevdiklerimizle hikayeleri paylaşmanın hem bize, hem de sevdiklerimize katkı sağladığını hissederek mutlu oluyorum işte.
Değerli kitapsever dostum,
Bu kitabı okuduktan sonra tabiii ki “Tufandan Önce” kitabını da okudum ve bir şenliğin halk üzerinde etkisini daha iyi anladım. Yazar kısa ve öz yazdığından rahat anlıyor okur. Bu kitabı okuduktan sonra da konu ile alakalı olan, yazarın ” Sıradışı Bir Ödül Töreni” hikayesini okumaya başladım.
Sevgilli dostum,
Son yıllarda gittiğim okul kütüphanelerinde bir köşede “Mustafa Kutlu hikayeleri” bölümü olduğunu görmek de beni mutlu ediyor. Okur , liseli genç okur, gerçekten de Mustafa Kutlu hikayelerini okuyormuş. Bu da ayrıca sevindirici durum.
Umarız Mustafa Kutlu bir 6 yıl daha beklemeden bizi bir hikaye kitabı ile sevindirir yakın zamanda.