ZAM DOLU GÜNLER

Son günlerde yediden yetmişe herkesin diline doladığı bir kelime şüphesiz ‘’ zam’’dır. Bu durumun oluşmasında her gün yapılan zamlar etkili olmuştur. Neye zam yapıldı, yapılacak demeyeceğim. Aklınıza gelen, gelebilecek her şeye zam geliyor ve gelmeye de devam edecek. Öyle kabullendik ki zammı, yapılmadığı zaman eksiklik hisseder olduk.

Dün vardı zam, bugün vardı zam. Yarın da olacak zam. Ertesi gün de olacak. Ya sonra? Nereye kadar dayanacağız bu pahalılığa? İşte orası muamma… Korkarım ki, bunlar daha iyi günlerimiz. Felaket tellallığına gerek yok. Her şey zaten ayan beyan ortada… Lafla peynir gemisi yürümediği için ekonomimiz maalesef düzelemiyor. Masa başında sayılarla oynayıp her şeyi söyleyebilir, söyletebilirsiniz. Bugün söylersiniz, yarın söylersiniz ama sonraki gün tıkanır kalırsınız. Az buçuk sayılardan, hesap kitaptan anlayan herkes bilir sayıların asla yalan söylemeyeceğini.

Daha da önemlisi çarşı pazarın nabzını tutun. Oradaki sayısal veriler acı gerçekleri bir tokat gibi çarpacaktır yüzümüze. Öyleyse kandırmayalım birbirimizi. Alım gücü düşük bir paramız, kötü bir ekonomimiz ve zamdan bunalmış bir vatandaşımız var. Ama gelin görün ki, bu durum kimsenin umurunda değil. Herkes seçimi bahane edip kıyıdan köşeden koltuk kapma derdine düşmüş. Böyle durumda kim neylesin halkın geçimini, emeğini. Varsa yoksa seçim. İki ay siyaset yer siyaset içeriz. Sonrasında seçimin faturasını ödeme derdine düşeriz. Zam mı? O Allah’ın emri. Her gün gelir, her gün söveriz. Yine de bir arpa boyu yol kat edemeyiz. Bırakın zammı, zammın zammını ödemeye devam ederiz.

Ah güzel ülkem ah! Devletin malı deniz dediler, yemeyen domuz dediler. Ye ye bitiremediler. Ama ülkemize de yazık ettiler.

NECATİ DİLEK