Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
~ Ş i m o ~
~ Ş i m o ~

KÜL sürmesi

Yorum

KÜL sürmesi

4

Yorum

6

Beğeni

0,0

Puan

633

Okunma

Okuduğunuz yazı 13.11.2023 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
KÜL sürmesi

KÜL sürmesi




TALAT





Mahzen sanıp yıllanmış cümleleri dudaklarıyla tadarken kendini bilmediği kapıların önünde buldu. Soyundu ve sürgülerini yağladı geçmişin. Sonra bir bir sökmeye başladı damağına sinmiş sözcükleri. Asırlar önce ısırılmış bir dil saklıydı. Ta âdemden kalma, diş izi unutulmuş bir meyve topuklarına bulaşmış toprak taneleri ayak izlerimden sonra toparlanıyordu göğümden üstüme serpildiğinde yağmur. Ruhumun yeryüzüne dökülmeye başladım.

Talat seyrek saçlarını parmaklarıyla yoklarken ıslandı parmakları. Hayatın kal eylemlerinde alışkanlığıydı seyrek saçları arasında cevaplar aramak! Aradığı cevapları bulamayacağını bile bile yine de dalardı derinliğin ketum sessizliğine.

On iki yıl önce, karanlığı bir başka karanlık sahiplenip örttüğünde; Talat uykudaydı. Örtünün yaması dikişlerinden konmuşcasına sularını yerin yüzüne döküyordu. geceyi örtmüş olan karanlığı süpürmek için var gücüyle itmeye çalışan rüzgâr mitolojik bir ejderhanın nefesi kadar ürkütücü bir sesle dokunuyordu yerin yüzüne yapılmış insani barakalara.

Yağmur damlaları birbirine birikmeye başlayınca, neredeyse ayak bileklerine kadar biriken suların serinliğiyle uykusundan uyandı.

Eskimiş ahşapla örtülü dam pasıyla barışık çivilerin arasından damlalar ard arda düşüp Talat’ı oyalamayı başardı.

Ruba annesinin bağrışları altında yemek tasıyla evin içine birikmiş suyu kovalara doldurup pencereden sokağa döküyordu. Sırılsıklam elbiselerinin ağırlığı artıkça yağmur suyunun yüzünden akmasına bir de ter tuzu karışıyordu. Ruba, telaşın hükmüne boyun büyümüşcesine evin içine dolmuş suları atıyordu. Evleri eski malzemelerden toplama bir barakaydı. Rüzgâr şiddetini artırdıkça yama yapılmış sac tabakalar bir bir kopup sokağa savruluyordu. Ruba’nın gözü sularla beraber sokağa sürüklenen yazmasına takılınca aklına Talat geldi.

Talat kendi barakasının endişesinden kurtulup Ruba’nın barakasına düşürdü aklını. Bileklerini geçmiş suların ortasında Ruba’nın sokağına doğru koşmaya başladı. Rüzgâr Talat’ın yüzüne ıslak bir örtü gibi yapışıp onunla beraber koşmasını sağlıyor gibiydi. Talat Ruba’nın sokağına vardığında; sulandırılmış toprağın o cıvık çamurlu haliyle Ruba’yı suların içinde hiç kıpırdamadan ağır ağır sürüklendiğini gördü. Adımını ona doğru attığında diz kapağına bir şey yapışıp dolandı.

Ruba’nın yazması sokaktan aşağıya doğru ilerlerken Talat dizlerine çevirdi gözlerini. Suda salınan saçlarını gördü.
Ruba
koşar adım sokağa çıktığında rüzgar bir daha şiddetlenip barakadan söktüğü sac tabakayı rubanın üstüne devirdi sac tabakanın keskin kısmı rubanın anlının üstüne denk getirip saç derisiyle beraber bir tutam saçını da sokağa düşürdü ruba yağmur damlası ter tuzu ve kan damlasıyla sokağın ortasına yığılıp düştü

Talat rubanın saç derisiyle bir tutam saçını aldı kanlı deriyi yazmasıyla sardı yeniden uykuya devrildi.

On iki yıl sonra göğün kapanıp sularını yerin yüzüne o günün tekrarı gibi akıtıcınca, uykusunu bölen gürültü damağında çamurlu suyun tadıyla uyandı ve avucunun sırtıyla ağzının kenarını sildi. Başını yukarı doğru kaldırıp evin tavanına uzun uzun bakıp durdu. Sonra biraz daha ağırlaştırıp bakışlarını tavanı süzdü hırpalanmış tahtanın cilalı göğsünden. Damlalar art arda atlayıp Talat’ı susturdu. Anlam veremeden tavan arasına koşar adım çıktı. Tam karşıda bir şah gibi köşeye oturtulan sandığa takıldığında gözleri şaşkındı.“Hoş geldin” diyormuş kadar ev sahibi görüntüsü vardı ortamda. Sandığın anlamsızlığı bastırdıkça korkuyordu içten içe sıkıştı parmakları seyrek saçlarında cevap aramaya başladı ama bulamadı. Şimdi yine bir kapı kirpiklerinden bir sızıntı az evvelki damlalara özenerek atladı ve ahşap zeminin tozlarını dağıtarak düştü. “ Talat oğlum bu düş değil “ diyerek telkinler verdi kendine.


Mat bir ses bu kadar hırpalar mıydı kulağı? “Ne işin var senin burada” hızlandı adımları. Sandığın suntadan ve boyasız olması korkularını bastırdı. Talat karşılaşmaktan korkuyordu bilmedikleriyle belki de. Bundandı hayatın dışında kalma sebebi kim bilir. Talat bilirdi bilmezden gelirdi! Önceden yağlanmış gibi hemen açılan sandığa gömülü camları siyaha boyanmış bir cam kutu macunuyla oynanan mavi saplı tornavida bile ben yaptım der gibi baktı gözlerine. Su cam kutudan akıyordu parmakları seyrek saçlarında bir daha aradı anlamı bulamadı.

Her sabah yetmişinde bir adamın parmaklarıyla cam dibi hasreti sararken sigarasına “Bir nefes sana bir nefes bana” der yakardı yıkardı hasreti bu adam. Neden hiç üşümezdi?

Cam kutuda su vardı. Suyun içinde bir tutam saç ve saçın bir bölümü sargı beziyle sarılıydı. Talat öyle bir derin an’a daldı ki gözlerinde ki korkulu salgıyı saldı saklamadı.

Sargı beziyle saklanıp akvaryumun içinde izole etmenin anlamı neydi. Ölü bir kadın gibi su üstüne vurmuştu sargılı saç! Bunun da adı “ sus ” tu tabi. Talat’a kalan da sus !...




Sinan ŞEKER
Ş i m o










Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kül sürmesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kül sürmesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KÜL sürmesi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Aslıhan Dönmez
Aslıhan Dönmez, @aslihan-donmezz
14.11.2023 22:42:45
bir kaç gündür bakıyorum araştırıyorum ama bu bir roman degil mi acaba.
Etkili Yorum
Cömert Yılmaz
Cömert Yılmaz, @comert-yilmaz
14.11.2023 15:13:22

Uzun soluklu bir roman gibi, insanı içine alıp
kaybediyor derinliğinde. Bu tür çalışmalara daha ağırlık vermelisin, yakışmış kalemine.
Talat ve Ruba'nın yoldaşlığında “Kül sürmesi”nin yolu açık olsun.


Sinan'cığım, kitabın hayırlı uğurlu olsun.
Başarılar dilerim.




İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
14.11.2023 10:48:42
Güzel bir çalışma okudum kutluyorum hocam
Gül'enyüz
Gül'enyüz, @gul-enyuz
14.11.2023 00:45:06
Uzun yazıları okumaya üşenirim normalde başlarım ama akmayınca bırakırım okumayı. Aktı, okuttu kendini ve hüzün ve bir tutam sus bıraktı geride.

Tebrikler hocam 👏👏👏
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL