18-Müslümanlar Hudeybiye’den, Medine’ye dönüyorlardı. Usfan denilen yerde konakladılar. Açlıktan, susuzluktan perişan bir haldeydiler. Yol azıkları tükenmişti. Çaresizlikten bindikleri hayvanları kesmek istediklerini Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâma bildirdiler.

Bunun üzerine Kâinatın Efendisi Aleyhissalâtü Vesselâm bir sofra istedi. Sofra yere serilince onlara:


“Kimin yanında ne kadar yiyecek varsa getirip sofraya yaysın” buyurdu.

Çoğu insanda hiçbir şey olmadığından getiremedi. Getirebilenler de ancak kimi bir hurma, kimisi de bir avuç un getirebildi. Toplananlar çok az olmuştu. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm sofrada bulunan yiyeceklere bereket duası yaptı. Sonra bütün Müslümanlara kaplarını getirmelerini buyurdu. Her biri gelip kaplarını tamamen doldurup, gitti. Cenab-ı Hak ardından onlara bir de yağmur ihsan edince susuzluklarını da giderip, Allah’a şükrettiler.

19-Bir gün Ebu Hüreyre başından geçen harika olayı şöyle nakletmiştir:

Tebük’te, ordu aç kalmıştı. Resul-i Ekrem Aleyhissa lâtü Vesselâm bana ferman etti:

“Bir şey var mı?"

Ben dedim:
“Heybede bir parça hurma var.” Dedi:

“Getir.” Getirdim. Mübarek elini içine soktu, bir avuç çıkardı. Bir kaba bıraktı ve bereketli olması için dua etti. Sonra onar onar insanları çağırdı, hepsi yediler. Arkasından bana ferman etti:

“Getirdiğini al,muhafaza et,,fakat ölçme.”

Ben aldım, elimi o heybeye soktum. Evvel getirdiğim kadar ancak vardı. O hurmalar uzun süre bana yetti. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm yaşarken, Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman hayattayken o hurmalardan yedim.”

20-Tebük’te Allah’ın Resulü Aleyhissalâtü Vesselâmın yanına gece üç kişi geldi. Hepsi de açtı. Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm yanına gelenlere ikram etmek için bir şeyler aradı. Fakat bulamamıştı. Bilal’e seslendi ve akşamdan kalan bir şeyler olup, olmadığını sordu. Bilal azık torbalarını iyice silkeledi. Toplam yedi hurma çıkmıştı. Hurmaları bir tabağa koyup Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın yanına getirdi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm hurmaların üzerine elini koyup, besmele çekip dua etti.

Misafirlerine besmele çekerek yemelerini buyurdu. Yemeye başladılar. Misafirlerden Irbaz b. Sâriye elli dört hurma yediğini saymış. Diğer misafirler de ellinin üzerinde hurma yemişlerdi. Hepsi tok olup tabaktan ellerini çektiklerinde baktılar ki, tabakta yedi hurma aynen duruyor.

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Bilal’e tabağı kaldırmasını buyurdu.

Sabah namazı kılındıktan sonra tabaktaki hurmaları Bilal’e getirmesini buyurdu. Elini çanağın üzerine koyup, besmele çekti. Besmele çekerek yemeye başlayabileceklerini söyledi. On kişi tok oluncaya kadar hurmalardan yediler. On kişi doyup kalktığında çanakta yedi hurma yine aynen duruyordu.

Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm şöyle buyurdu:
“Eğer Rabbimden utanmasaydım, Medine’ye varıncaya kadar her birimiz ondan yerdik.”


Ahmet TULGANER