37-Bedir savaşında, henüz iman etmemiş olan Hazret-i Abbas Sahabelerin eline esir düşmüş. Kendisinden, serbest bırakılması için fidye istenilmiş. O da:

“Param yok” demiş.

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona ferman etmiş ki:

“Hanımın Ümmü Fadl yanında bu kadar para var ve onu filân yere bırakmışsın.”

Hazret-i Abbas çok şaşırmış ve onaylayıp,
“Bu ikimizden başka kimsenin bilmediği bir sır idi. ” demiş.

Bu hadiseden sonra imana kavuşup, Müslüman olmuş.

38-Kötü niyetli bir adam olan Yahudi Lebid b. Âsam, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma rahatsızlık vermek için çok tesirli acayip bir sihir yapmış. Bir tarağa saçları sarmış, üstünde sihir yapmış, bir kuyuya atmış.

Bu sihir yapıldıktan sonra, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Hazret-i Ali ve Ammar b. Yâsir’e şöyle ferman etti:

“Gidiniz, Zervan kuyusunda olan sihir âletlerini alıp, getiriniz.”

Gitmişler, aynen kendilerine buyurulduğu yerde sihir aletlerini bulup getirmişler. Sihrin her bir ipi açıldıkça, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm hafifleyip, rahatsızlığından kurtuluyordu.

İslam dinini büyük günahları içinde olan, yapanın da yaptıranın da cehennemlik olduğunun bildirildiği sihir, büyü çok kötü bir şeydir.

Büyü, insanların günlük yaşantılarını, psikolojilerini etkileyen, hatta ölümüne dahi sebep olan bir hadisedir.

Kötü niyetli insanların bu zararını boşa çıkarmak için Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de bazı duaları insanlara hediye edilmiştir. Bunların en başında Felak ve Nas süreleri gelmektedir. Özellikle insanı muhafaza eden bu iki süreyi alışkanlık haline getirip, her zaman okumalıyız. Bu iki süreye bir de Ayet’el-Kürsi eklendiğinde Allah’ın izniyle kötü niyetli insanların ve cinlerin insana zarar vermeleri mümkün olmaz.

39-Umeyr ve Safvan adındaki kişiler Müslüman olmadan evvel, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın katledilmesine karar vermişlerdi. Bu katletmenin karşılığı olarak çok para verilecekti. Umeyr alınan kararı uygulamak yani Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâmı öldürmeye niyet ederek Medine’ye geldi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Umeyr’i gördü, yanına çağırdı. Ona:

“Safvan ile planınız budur” deyip, yapmak istediklerinin hepsini anlattı. Sonra elini Umeyr’in göğsüne koydu. Umeyr itiraz edemedi,“Evet” dedi ve Müslüman oldu.

40-Kureyş müşrikleri ile Kinâneler, toplantı yapmışlar ve Müslümanlara boykot uygulama kararı almışlardı. Kız alıp vermek dâhil onlara hiçbir şey satmayıp, hiçbir şey de almayacaklardı. Hatta onlarla konuşmayacaklardı.

Bu zalimce insanlık dışı kararlarını bir sayfaya yazıp, mühürlediler ve onu Kâbe’nin içine astılar.

Bu sayfayı yazan, Mansur b.İkrime, Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın duası üzerine belaya uğramış, yazan eli kurumuştur. Fakat inatlarından yine de vazgeçmemişler ve üç yıl süresince Müslümanları çok ağır şartlarda yaşamalarını sağlayan boykotu uygulamışlardır.

Üç yıl sonra Cenab-ı Hak, Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâma Kâbe’de asılı olan bu anlaşmaya bir güveyi musallat ettiğini ve bu yazıdan Allah’ın isminin anıldığı ”Senin isminle başlarım Allah’ım” cümlesi dışında güvenin bütün yazıları yediğini vahyetti.

Bu hadiseyi Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm amcası Ebu Talib’e bildirdi. Ebu Talib Kâbe’ye doğru giderek orada oturan müşriklere durumu haber verdi. Müşrikler yazıyı derhal getirtip, açtılar. Gerçekten Hazreti Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın bildirdiği gibiydi. Çok şaşırdılar fakat imana geleceklerine bunun da bir sihir olduğunu söylediler.


Ahmet TULGANER