3- Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, imanın temel şartlarından olan kader hakkında bir gün şöyle ferman etmişlerdir:

“Kaderi inkâr edenler, bu ümmetin Mecusileridir.”

Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü Vesselamın bu ifadeleriyle sonradan çok şubelere ayrılacak olan ve kaderi inkâr eden Kaderiye mezhebini ve Râfızîleri haber vermiştir. Ve haber verdiği gibi birçok fırka ortaya çıkmış ve Müslümanların kafasını karıştırmaya çalışmaktadırlar.

4- Bir gün Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm, şöyle ferman etmiş:

“Dâvâları aynı iki gurup birbirleriyle savaşmadıkça kıyamet kopmaz.”

Sıffin’de Hazret-i Ali ile Muaviye’nin yapacakları harbi haber vermiş.

Ayrıca kaderin garip bir cilvesi, İslam dini açısından özde bir olan veya öyle görünen birçok ülke çeşitli, şeyleri bahane ederek birbiriyle savaşmış ve günümüzde de halen savaşmaktadırlar. Ne diyelim Allah başlarındaki kafalara akıl, vicdanlarına merhamet versin.

5-Bir gün Hazreti Muhammed Aleyhisselâtü Vesselâm Hazret-i Ali’ye (r.a.) şöyle demiş:

“Sen verdiği sözden dönenler, haktan sapanlar ve Hak dinden ayrılanlarla savaşacaksın.”

Kâinatın Efendisi Aleyhisselâtü Vesselâmın bu gaybi haberiyle, Müslümanların gelecekte yaşayacak olduğu problemli Cemel vakası, Sıffin vakası ve Havâriç vakası hadiselerini haber vermiş ve haber verdiği gibi aynen olmuştur.

6-Hem Hazret-i Ali (r.a.) Hazret-i Zübeyir ile çok iyi anlaştıkları bir zamanda Peygamber Efendimiz Aleyhisse-lâtü Vesselâm Hz. Ali’ye dedi:

“Bu sana karşı harbedecek, fakat haksızdır.”

7- Bir gün Peygamber Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselâm hanımlarına şöyle demiş:

“İçinizden birisi, mühim bir fitnenin başına geçecek ve etrafında çoklar katledilecek.”

Dört, beş, altı ve yedinci maddelerde Peygamber Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselâmın ifade buyurduğu sahih ve doğru hadislerde bildirilenler aynen gerçekleşmiştir. Bunlar bildirildikten otuz sene sonra Hazret-i Ali, Cemel vakasında, Hazret-i Aişe ve Zübeyir ve Talha’ya karşı savaşmak zorunda kalmıştır. Sıffin’de ise; Muaviye’ye karşı ve Harûra ve Nehruvan’da yapılan muharebede Haricilere karşı, savaşmıştır.

8-Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, bir gün minber üstünde, Sahabeye şöyle ferman etti:

“Benim bu torunum Hasan Efendidir. Allah onun vâsıtasıyla iki büyük gurubun arasını düzeltecektir.”

Bu haberin bildirilmesinden kırk yıl sonra İslâm’ın en büyük iki ordusu karşı karşıya geldiği vakit, Hazret-i Hasan Radıyallahü Anh, Hazret-i Muaviye (r.a.) ile barış yapıp, Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın yıllar önce verdiği gaybi haberi tasdik etmiştir.

9-Peygamber Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselâm Hazret-i Ali’ye şöyle buyurmuş:

“Abdurrahman ibni Mülcemü’l-Hâricî, senin sakalını senin başının kanıyla ıslattıracak”

Hazret-i Ali kendisini şehit edecek kişiyi tanıyormuş. Bu elem verici hadise maalesef yıllar sonra Hz.Ali’nin başına haber verildiği gibi aynen gelmiş.


Ahmet TULGANER