İyi bir peygamber olmasının yanı sıra adil bir hükümdar olan Hz. Davud, hakketmediği hiçbir şeye el sürmezdi. Hatta devletin hazinesinden ailesinin geçinmesi dahi ona ağır geldiğinden, Cenab-ı Hak’ka kendi el emeği ile geçinme imkânı nasip etmesi için yalvarmıştı. Yüce Yaratıcı, halis kulunun duasını kabul etmiş ve ona demiri yumuşatmış, hamur gibi yapıp ondan dokuma zırhlar yaparak rızkını elde etme yoluyla geçinme imkânı sağlamıştır. (Enbiyâ,80; Sebe,10-11)

Böylece Peygamber Efendimizin ifadesiyle ”Davud (a.s.), ancak kendi elinin emeğini yer ve onunla geçimini temin ederdi.”

Demirin keşfi, eritilip kullanılması Hz. Davud’tan çok öncelere dayansa da, Hz. Davud’un demiri ısıtmadan istediği şekli vermesi, sanatını ortaya koyup demirden zırhlar yapması ve sanayiye ışık tutması onun bir mucizesidir.

Kur’an-ı Kerim’de demire bu denli yer verilmesi bir tesadüf olamaz. Demir madeninin ve demiri işleme sanatının insanlığa, medeniyete çok faydası dokunacağına bir işarettir. Sanırım günümüzde de demirin önemini herkes kabul etmektedir.




Ahmet TULGANER