Cenab-ı Allah ile konuşan ender peygamberler vardır. Bu şerefe ulaşanlardan biri de Hz. Musa’dır. (A’râf, 143; Kasas,30; Tâhâ,12-24)

Hz. Musa, Allah ile konuşmanın verdiği zevk ve heyecanı yaşadığı için acaba O’nu göremez miyim? Diye düşünüp, bütün cesaretini toplayıp, Cenab-ı Hak’ka niyazda bulundu. Allah o’na:

-Sen beni göremezsin, buyurdu. ”Fakat dağa bak o yerinde durabilirse sen de Beni görürsün.”Rabbi dağa tecelli edince onu parça parça etti ve Musa bayılıp kaldı. Ayılınca, ”Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Sana tövbe ettim ve Senin dünya gözüyle görülemeyeceğine iman edenlerin ilkiyim” (A’raf,143) dedi.

Allah tövbesini kabul etmiş ve kendisine sunduğu üstünlüklerle hizmet edip, şükretmesini emretmişti.

Hz. Musa’nın Allah’ı görmek istemesi talebinde aslında çok derin anlamlar bulunmaktadır. Şu anki hayatımızın devamını sağlayan maddi sebeplerin oluşması, aslı katılaşmış su olan dağların bir emir ile hareket edip, parçalanmasından oluşmaktadır. Fakat bunda tesadüfün değil, usta bir sanatkârın ve ince bir sanatın hikmetle işleyen elinin olduğunu göstermektedir. O cansız taşların dahi bir emir doğrultusunda hareket ettiğini bizlere bildirmektedir.




Ahmet TULGANER