0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
288
Okunma
Biz Türkler; ’atın ölümü arpadan olsun’ deriz, Sevdik mi ’ölümüne severiz’.
Arabalarımızın arka camında ya Atatürk’ün imzasını ya Osmanlı Padişahlarinın tuğrasını görebilirsiniz. Sanki ayrı dünyaların insanıyız. Memurların büyük bir kısmı zorla çalıştırılıyormuş gibi, işlerini düzgün yapıp vatandaşa hizmet etmezler.
Bir devlet makamına kurulmuşsak çoğunlukla vatandaşın haklı taleplerini geri çevirmeyi o makamın gereği sayarız.
Şayet hukuka aykırı işlere şahit olursak onaylamasak bile sesimizi çıkarmayız, ’bizden bulmasın neme lazım’ der, yasaların işlemesi yerine ’şikâyetçi,jurnalci’ olmamakla onurlu sayılmanın keyfini süreriz.
Ayrımcılık yapılmasını asla doğru bulmayız,ama bunu biz yapmışsak/bize yapılmışsa meşrudur.
Sözde karşı olduğumuz pek çok şey vardır: İsrafa,gösterişe,iki yüzlülüğe,yerleri kirletmeye,trafiği engellemeye şiddetle karşı olduğumuzu belirtiriz; fakat bunların hepsi bizde vardır.
Kitap ihtiyaç listemizin son sıralarında yer almıştır. Sürekli kitap okuyanlarımız on binde birdir. Okumayla işimiz olmasa da okuyanı severiz.
Genel olarak soğukkanlı değiliz; çabuk parlarız. Saki bir şekilde bir konuyu konuşup tartışmayı pek beceremeyiz.
Çoğumuz büyüklerimize saygılı olmayı önemseriz. Tarihimizde öenemli işler başarmış kimseleri pek tanımayız.
Ana dili konusunda kavga eden bir milletiz. (70’li yıllarda öyleydi.) Ortalama günlük kullandığımız üç yüz çeşit kelimedir.
İş yerlerimize yabancı isimler verir, bunun fiyakalı olduğunu kabul ederiz.
Bir ankete göre, nüfusumuzun %94.3’ü Allah’a inandığını söylüyor. %33’ü namaz kılmadığını, % 25’i oruç tutmadığını beyan ediyor; yani inanmıyor gibi yaşıyor.
Yani bizi anlata anlata bitiremeyiz!
11.06.23 / "Güncemden Yapraklar"