- 367 Okunma
- 3 Yorum
- 6 Beğeni
DEĞERLİSİN BİZİM İÇİN CAN KUZUM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
02.
DEĞERLİSİN BİZİM İÇİN CAN KUZUM
Değerlisin bizim için can kuzum,
Korkutma, hür olsun vicdanla özüm,
Yaradan yazmıştır - hor görme yazım
İsyanla inkarı sökersen olur.
DEĞERLİSİN BİZİM İÇİN CAN KUZUM
Kadın ve erkeğin, belli bir şekilde ahitleşmesi ile kurulan ve toplumun en küçük birlikteliğine biz aile diyoruz. Bu ahitleşme, her toplum, siyasi ve inanç toplumlarında kendilerine has bazı antlaşmalara ve törenler ile farklılıklar gösterir ki, bunlara inanç ve kültürel ayrılıklar diyoruz. Biz, burada, törensel ve dinsel yönleriyle değil; “nikahla” kurulan bir aile grubuna dahiliz. Bu antlaşma metninde “Allah’ın emrine” uygunluk, bedensel, ruhsal, ahlaki ortak değerlere uygun şekilde olması gerekir; yoksa, dini anlamda geçerli sayılmaz. Bu konuda, herkes, kendi iradesi ve kafasına göre bir metin ile bu ahitleşme yapma veya fesh etme hakkına sahip değildir.
Biz, inançlarımıza uygun ve milli değerlerimizle kurulmuş bir aileden yola çıkarak; dinimizde izinli ve sevap olarak kurulan yuvayı temel alıyoruz. Bir yuva inşa ederken; kızın ve erkeğin ailesinin sorumlulukları herkes tarafından bilinmektedir. Bunların bir çoğu kültürel şeylerdir. Her coğrafyada farklılıklar gösterebilir. Konumuzun mevzusu da bu kültürel girişimler değildir. Aile ve neslin devamı konusu çalışmamızın temelidir.
Hangi coğrafyada, hangi cemaat ve inanç grubuna bakmadan; Allah’ın emrine uygun olarak kurulmuş olan bir aileden yola çıkarak; konumuza uygun noktayı ele alalım. Dini ve kültürel noktaları uyumlu, ruh, beden, akıl sağlığı yerinde, maddi ve çalışma koşulları sorunsuz olan genç çiftler; eğer sağlık yönünden de uygun iseler; ve Cenab-ı Allah da nasip ederse; soylarının devamı görevini yerine getirebilirler. Uyumlu, her yönden sağlıklı, bilinçli, ruhsal dengesi yerinde bir ailede doğan çocuk için en büyük besin, annesinin babasının sevgi sıcaklığıdır.
El kol hareketlerinin dışında fazla bir iletişim imkanı olmayan bir bebek, ana rahminde iken kurduğu duygusal bağ neticesinde ilk yaşam merhalesini ağlayarak belirtir. Bu ağlama hayatta olduğuna dair bir müjdedir. Sözlü veya sözsüz olsa da ona yaklaşıp; fısıldayarak, “bizim için çok değerlisin” denince; sesin tonuyla ve seslenenin sıcaklığı ve kokusuyla kendisini çok güvende hisseder. Bir yavru için en önemli şey, her yönden fedakar ve her şeyi karşılıksız yapan, kendisini karşılıksız sevenlerin olması, onun gelişimi konusunda çok önemlidir.
Güzel sözlerden, güzel ezgilerden etkilenen bebekler, bir de kendilerine verilen güven duygusunu hissettikleri anda mutlu ve sağlıklı olurlar. Bu güzel şeyleri yeni hayata girmiş olan bebeklere yaşatan anne babalar, böyle bir nimete sahip olmanın şuuru, bilinci ve sevgisi içindedir. Kadın ve erkek eksenli dönen dünya; bundan sonra bebek merkezli olur ve bu merkez etrafında döner dünyaları. Titreyen ve bağırma türündeki ses tonu çocuklarda güvensizlik ve herhangi bir şeyden korkma hissini onun beyniyle yüreğine derin çizgilerle yerleştirir. Korkuyla veya güvensizle büyüyen bir bebekte gelişim sürecinde bir takım ruhsal ve bedensel sorunlar ortaya çıkar.
Bizim için can kuzum çok değerlisin yaklaşımıyla büyüyen çocukların gelişimi, hem kendi açısından hem de aile ve çevresi açısından sorunsuz olur. Sesleri kavrama, ses tonunu ayarlama, o ses tonuna yüklenen sevgi ve duyguyu anlamak onları olumlu ve güzel bir dünyada şekillendirir, olgunlaştırır. Bebek de olsa onu bir birey sayıp; hak ve hukukunu gözetip, katiyen ona karşı saygısız davranmamalıyız. Bu noktada iki mühim özellik vardır. Birincisi o bebek Allah tarafından verildiği ve O yarattığı için; ne olursa olsun asla eksikli ve hor görülmemelidir. Çünkü, herkesin yaratılış konusunda, kendi cinsini ve özelliklerini tayin edemeyeceği bir yaratılış sırrı ve sonucu vardır. Bu konuya giriş bölümünde ruhlar alemi konusunda değindik. İkinci nokta ise doğumla başlayan dönemde bize verilen görev ile bebeğin kişilik kazanması ve birey olma yoludur.
Bebeğin, her yönden sağlam bir birey olabilmesi için besmele çekip işe sevgiyle başlamamız gerekir. Biz, yavrumuz olan bebekle, o bebek de, bu hayatı her halükarda sabır ve diğer noktalarımızla sınanarak yaşarız. Üzüntü ile sevinç, kazanmak ile kaybetmek, ağlamakla gülmek ve birçok olayı birlikte yaşayıp; öğretirken bazen öğreniriz, öğrenirken de öğreterek son noktaya ulaşırız.
Geçen her gün, maalesef ne yazık ki güllük gülistanlık değildir. Bazen sorunlar olur, konuşmaya bile değmez. Bazen de gücümüzü ve sınırımızı zorlayan, içinden bir türlü çıkamayıp, kendimizi ve haklılığımızı anlatamadıklarımız olabilir. Karamsarlığa, yeise, ümitsizliğe kapılmaya hiç gerek yok. Dünkü olaydan ders almadıysa; bu günde gereği gibi ödevimizi yapmadıysak; yarın başımıza gelecek musibetlerden kimseyi sorumlu tutmamalıyız.
Böylesi bir durumda en ucuz yol; hemen isyan etmek, ya da inkar etmektir. Her şeye, isyan ve inkar belli bir zaman sonra kişiliğimizi, duygularımızı olumsuz etkiler, adeta alışkanlık halini alır: Hayatta mutlu ve barış içinde olamayız. Halbuki hal diliyle (empati yaparak) ve hür akıl ile hür vicdan ile tefekkür edersek; içimizi ve dışımızı rahatlatan sonuçlara ulaşabiliriz. Her şeyi sadece “ben merkezli” kendi çıkarına dayalı düşünenlerde; doğruluk, dürüstlük ve sevgi dolu şahsiyet oluşmaz. “Ben işimi bilirim” deyip her türlü olumsuz ve sevilmeyen şeyleri kendisine mübah olarak görür.
Bebek yani insan yavrusu yetiştirmek; atletik yapılı, ya da fidan gibi, yahut pehlivan gibi yetiştirmek değildir. Akıl, ruh ve beden sağlığına dikkat ettiğimizden daha fazla onun iyi bir karakterde ve güzel ahlaklı olmasına özen göstermeliyiz. Vara yoğa konuşmayan, saçma sapan işler yapmayan, yalan, iftira, küfür, zulüm ve benzeri gibi olumsuz meziyetleri almayan bir insan yetiştirmek istiyorsak; çok iyi ve doğru bir rol model olmak zorundayız.
Merhametsizlik, acımasız, cimrilik, bencillik, tembellik, yalan, iftira ve nefret söylemleri gibi yani velhasılı isyan ve inkardan uzak olan, Allah’ın hoşuna ne gitmezse, O’nun emrine neler aykırı ise kaçınıp sakınacağız. Eğer kendi yüreğimizden dahi isyan ve inkar hastalıklarını söküp atarsak; çocuklarımıza ve çevremize çok iyi bir rol model olabiliriz.
Halil GÜLEL
Düsseldorf / 18.02.2023
YORUMLAR
Gelişkin kültürel ve ahlaki yapısıyla sevgi, şefkat, saygı iklimine dayalı sağlam, dingin aile yapısına sahip toplumlarda, gelişime ve ilerleme daha hızlı ve dengeli olacaktır.
Önemli bir konuya değinen değerli yazınızı kutlarım.
Yazıyı taçlandıran reminiz çok yaratıcı ve ilham verici.
Kutlarım.
Saygılarımla.