Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Aliustaoğlu
Aliustaoğlu

Bir Uyarı Bir Ders

Yorum

Bir Uyarı Bir Ders

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

502

Okunma

Bir Uyarı Bir Ders

Memurun kaplumbağa gibi evi sırtında olmalıymış. Patron devlet git der gidersin, dur der durursun. Birçok memur, bir yerde istediği kadar uzun süre kalamaz. Ben de nakil ile yeni geldiğim küçük bir şehirde başka insanlarla iyi diyaloglar kurmaya, çevre edinmeye çalışıyordum. Bazen önünde oturup gelen gidenle sohbet ettiğimiz çarşı merkezinde bir ayakkabı dükkanı vardı. Sahibi Pabuşçu Nazmi denilen orta yaşlarda, oldukça zayıf ve cılız, küçük kafalı, koca kulaklı biriydi. Gözleri fıldır fıldır yerinde duramazdı. Dükkanın üst katında kalıyordu, bina kendisininmiş. Beni her gördüğünde şöyle derdi:
-Köylüm neredesin, gel çay alayım sana.
İlgi görmekten herkes gibi memnun halde davete icabet ederdim. Ondan ayakkabı aldığım da olurdu. Bana özel indirim yaptığını, dostlardan kar etmediğini ballandıra ballandıra söyleyişini görseniz, yeryüzünde ondan daha iyi adam yok sanırdınız. Konuşması dinlenirdi, bir şeyi tane tane anlatırdı. Özellikle rahmetli Başbakan Turgut Özal ile görüşmelerini, o zamanlar siyasetin içinde olduğunu anlattığında onu ilgiyle dinledim. Fakat bunları farklı zamanlarda tekrar tekrar anlatmaya kalkması beni şaşırttı.. Ya ne dediğini unutuyordu ya da bilerek yapıyordu, başka konuşacak bir şeyi yoktu.

Günler geçip gidiyordu. Bir arkadaşımın muhterem babasıyla tanışmıştık, belediyeden emekliydi. Bazen bir yerlerde karşılaşır ve ayak üstü konuşurduk. Yine karşılaştığımız bir gün bana dedi ki:
-Kusura bakmazsan sana önemli bir şey söyleyeceğim! Şaşırmıştım, ne diyeceğini bilmeden kusura bakıp bakmamaya nasıl karar verecektim. Biraz tereddütle ne diyecekse söylemesini istedim.
-Bak, sana akıl verecek değilim. Sadece biri hakkında bilmediğini düşündüğüm bir şeyi bilmeni isterim.
-Abdullah abi ,bilmece gibi konuştun.
-Ayakkabıcının yanında görüyorum seni. O bakımdan aklıma geldi..
-E sonra?
-O senden hiç borç para istedi mi?
-Hayır.
-İsterse sakın verme. Aldığını vermez.
-Gerçekten mi? Devamlı camiye giden bir adam. Olmaz olmazmış.
-Orasını ben bilmem. Bildiğimi söyledim.
-Sağ olasın.

Gerçekten bana çelişkili gelmişti. Bu konuyu zihnimde çözmeliydim. Hatırladım, hocanın geçen hutbede anlattıklarından bazıları tam bununla ilgiliydi. Şöyle demişti: "Ey cemaat! Rabbimiz Kur’an’ı mübinde şöyle buyuruyor: Yazık o namaz kılanlara ki onlar namazında gaflet içindedir’"

Aradan birkaç ay geçti. Ben ayakkabıcının borç isteyeceğini beklemiyordum. Fakat çok fena yanılmışım. O koca kulaklı, küçük kafalı esnaf beni aklınca tartmış ve gözüne kestirmiş olmalı. Bir hafta sonuydu. Hava ılıman haldeydi. Yine dükkân önünde kendi başına oturuyordu. Yakınından geçerken hem el işaretiyle hem de bağırarak çağırdı beni. Kısa da olsa bir uğrayayım dedim. Sandalye gösterdi, hal hatır sordu, çay söyledi. Beş dakika geçmişti ki iki elini oğuşturarak mahcup bir edayla:
-Köylüm, ödemelerim var, bana 200 dolar borç verebilir misin? Dedi. O anda Abdullah abi gözlerimin önüne geldi.
-Ne doları!
-Amerikan!
-Ne diyorsun? Bende dolar olduğunu nerden çıkardın?
-Türk parası da olur!
-Hayır, mümkün değil!
-Neden? Sana bir haftada geri. veririm, söz diyorum.
Abdullah abi doğru diyormuş.. Esnafın durumu memurdan iyidir. Kira da vermiyor. Ne diyor bu adam? Sürekli gözü üzerimdeydi, merakla bekliyordu. Gözlerine baktım ve o an içimden gelenleri söyledim:
-Kimseye borç vermiyorum. Prensip meselesi. Aldığını geri vermeyenler de oluyor. O zaman ne oluyor? Hem paranı hem de arkadaşını kaybediyorsun. Benden sana tavsiye, sen de kimseye borç verme ve isteme!
-Ben öyle biri miyim? Aşkolsun.
Ne olacaksa olsun, dümbük! Ben kolay yolunacak kaz mıyım?
-Sözüm sana mı? Genele mi, anlamıyor musun?
O anda karşımdakinin halini anlatmak çok zor. Sanki bir kümese girmeye iyice yaklaşan, fakat tavukların sahibiyle göz göze gelip de kaçmaya çalışan bir tilkiye benziyordu. Hık, mık bir şeyler geveledi ağzında. Belli ki tahmin ettiği biri değildim. Ya da beni uyaran olmasa ve bir gaflet anıma rast gelse boşu boşuna gitti paralar diyecektik. İnsanoğlu böyle işte, kendini kamufle etmede usta. Dış görünüşe bakıp karar vermek yanıltıcı. Kimin ne olup olmadığını anlamak zor gerçekten. Belki de böylelerini kumpasa düşürüp rezil etmek mümkündü. Önceden aklıma gelmemiş.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir uyarı bir ders Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir uyarı bir ders yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bir Uyarı Bir Ders yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL