Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Ali Rıza Malkoç
Ali Rıza Malkoç

Küresel Kırılma Noktalarımız

Yorum

Küresel Kırılma Noktalarımız

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

564

Okunma

Küresel Kırılma Noktalarımız

Küresel Kırılma Noktalarımız

Tarihteki belli başlı küresel felaketleri sıralarsak:
- Haçlı seferleri başladı ve bitti.
-Moğol istilası başladı ve bitti.
-Avrupa’da din/mezhep savaşları, kilisenin toplum üzerindeki baskısı; mücadele/savaş ve toplumsal kazanımlarla kırıldı.
-Firavun, Nemrut vb. krallar yaşadı öldü, belirgin bir ideoloji devredemedi.
-Hitler’in arı ırk / faşizm sevdası başladı/genişledi/durduruldu ve yavaşladı.
-Dünya savaşları, başladı ve bitti.
-Sovyetler’in kan ve gözyaşına neden olan; yayılması frenlendi.
-Darbeler, ihtilaller; tarihsel süreç içerisinde, acılar, izler bıraksa da sürdürülebilir bir öngörü olarak,
zihinlerde genel bir kabul görmemiştir.
-Kapitalizm ve emperyalizm için, kısmen denge unsurları, alternatifler geliştirildi.
-Bilim ve siyasi açılımlar da; din istismarı gibi, çıkar amaçlı tedavüle sunulduğu dönemler oldu.
Bu durumu, Terry Eagleton, şu cümlesiyle çok güzel özetler: “Din gibi bilimin de önemli bir bölümü, ulusal ötesi şirketlerin ve askeri-endüstriyel kompleksin uysal aracı olarak kendi devrimci kökenlerine ihanet etmiştir. Fakat bu bizi onun özgürleştirici tarihini unutmaya itmemelidir.”

Fakaaat:
Yezit’in Kerbela vahşetiyle başlayıp; günümüze kadar, renk, kabuk ve yön değiştirerek, çeşitlenerek, yoğunluğunu artırarak devam eden, dinin siyasallaşması, din istismarı, bilim ve düşünce düşmanlığı, bir türlü çağın dışına atılamamıştır. Kocaman bir coğrafya; bu kırılmanın etkisiyle geri bırakılmıştır.
Ahlaksızlığın, despotluğun, saltanatın, kalleşliğin, sinsiliğin, çok yüzlülüğün, yüzsüzlüğün, fakirliğin, mandacılığın, güvensizliğin, ayrışmanın ana kaynağı burasıdır. Dini inancı olmayanları tehlike görenler; bu tür istismar/cehalet ve gafletlerini gizlemek için basit bir savunma geliştirirler hep. Arzu edilmeyen sonucun nedensellik bağını, ahmakça başka yöne saptırırlar.

“Ebu Leheb ölmedi, Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor” diyordu Arif Nihat Asya bir şiirinde. Evet onlar kapkara renkli bayrağını, Yezit’e devretti ve aynı ekol, kılıf ve yöntem değiştirerek icraatlarına günümüzde de devam etmektedirler.

Diyeceksiniz ki; “Küresel güçlerin, hırsızın hiç mi suçu yok?”
Onlara bu imkânları, kendi irademizle sunmasaydık, bu soruyu da sormaya gerek kalmayacaktı.
1580 yılında, bilimsel gözlem amacıyla yapılan Takiyüddin’in Rasathanesi’sini fetva ile topa tutarak yıkarsan; “bilim ve teknolojinin yanındayız” diyemezsin. Gün gelir seni de topa tutarlar.
Hattatlar işsiz kalmasın, kontrolsüz kitap basılmasın diye, matbaa icadı ile 300 yıl sonra tanışırsan, sonra da sınırlı ve kısıtlı sayıda kitap basarsan; “bizi cahil bıraktılar” demeye hakkınız olmaz.
“El-Kindi, Harezmi, İbni Rüşd, İbni Haldun, İbni Sina” ve diğer düşünürleri; düşünme/sorgulama/ felsefe ve mantıkla hayata anlam katma çabalarını “kafirlik alameti” diyerek engellersen, kitaplarını yakarsan, gözünü kör edersen; “bizi geri, cahil ve köle yaptılar” demeye hakkınız ve şansınız olmaz.
Şunu da belirtelim, demokrasilerde bunu söyleme özgürlüğünüz de var. Ama cevabına da katlanmalısınız.

“Soyu, sopu inancı; bir insanın iç çamaşırı gibidir. Bunlarla toplum içinde dolaşılmaz ki. Üzerinde bir kişilik olmalıdır.” Diyen Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, ne kadar tutarlı/mantıklı bir gözlemde bulunmuş değil mi?

Çözüm önerisi: inanç atmosferini; bilim, felsefe, akıl, mantık, demokrasi, özgürlük ve laiklik ile barıştırabilmektir. Yaşamın doğal akışına, holistik (bütüncül)bakışa uyumlu; birlikte yaşam medeniyeti geliştirip uygulamaktır. Bilim/din/felsefe/siyaset; tüm doğallığı, sürdürülebilirliği ve genelliğiyle toplumla buluşabildiğinde yaşam alanımız genişler. Yoksa 1500 yıl önceki olayları tartışırken; ekmeğimizi, irademizi, bilincimizi, özgürlüğümüzü, özgünlüğümüzü çalanları tespit etmeye zaman kalmaz. Zaten tiyatro senaryosu böyle kurgulandığından, diğerlerinin de figüran olması arzulanıyor.
Bize düşen, bildiğimizi, fikrimizi, beklentimizi, önerilerimizi paylaşmak. Cevabı, itirazı olanlar varsa, benzer nitelikte, dilde ve içerikte olursa dikkate alınır.
Samsun, 08.11.2022
Ali Rıza MALKOÇ
arm.web.tr

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Küresel kırılma noktalarımız Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Küresel kırılma noktalarımız yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Küresel Kırılma Noktalarımız yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL