BALZAC KİMDİR?
Honore de Balzac 20 Mayıs 1799 tarihinde Fransa’da doğmuştur. Balzac’ın asıl adı Honore Balssa’dır. Yazar ve soyluluk anlamına gelen de takısını ismine eklemiştir. Vendome’de College des Oratoriens’te 6 yıl eğitim almış ve Paris’e gitmiştir. Eğitimine 2 yıl daha Paris’te devam etmiştir. Bir avukatın yanında 3 yıl çalıştıktan sonra edebiyata yönelmiştir. Honore de Balzac 1829 yılında Les Chouans isimli tarihi roman yazmış ve ün kazanmıştır. Balzac 1829 yılına kadar eserlerini takma isimlerle yazmıştır. Yazdığı eserlerle şöhret olmuştur. Yayıncılık, dökümcülük ve basımcılıkla uğraşmıştır. Bu işlerden yeniden sıyrılarak edebiyata yönelmiş ve yazdığı kitaplar büyük ilgi görmüştür. 1829-1831 yıllarında yergici gazetelerde yazılar yazmıştır. Edebiyatçılar Derneği başkanlığı görevinde de bulunmuş ve yazar haklarıyla önemli girişimlerde bulunmuştur. Seriler halinde yazdığı romanlar üne kavuşmuştur. Yaşamının sonuna kadar edebiyatla uğraşmaya devam etmiştir. 1850 yılında öldü.
Eserleri:
Goriot Baba, Köylü İsyanı, Köy Papazı, Bette Abla, Albay Chabert, Vadideki Zambak, Kırmızı Han, Bir Havva Kızı, Kibar Fahişeler, Tılsımlı Deri, Terör Devrinde, Bilinmeyen Şaheser, Karanlık Bir İş
Honore de Balzac Edebi Kişiliği
Honore de Balzac Les Chouans adlı tarihi romanıyla tanındı. Bu eser 1829 yılında yazıldı. Köylü İsyanı olarak Türkçeye çevrildi. 1830 yılından sonra topluk tarihini yazmaya karar verdi. Eserlerini sırayla 12 cilt, 17 cilt ve 24 cilt olarak yayınlamıştır. Romanlarında aynı kahramanlara yer verdi. Goriot Baba bu uygulamanın ilkidir. Para kazanmak amacıyla tiyatro denemeleri yaptı ancak başarısız oldu. Yaşamını yitirdiğinde 85 adet tamamlanmış 50 adet taslak halinde eseri vardı. Romanlarında doğalcılık ve gerçekçilik akımlarını kullandı. Klasik roman tekniği olarak bilinen roman türünün Balzac tarafından kurulduğu benimsenmiştir. Bu türde her şeyi gören bir gözlemci vardır. Kahramanlar tutarlıdır. Olaylar mantıksal bir düzen içerisindedir. Honore de Balzac neden ve sonuç ilişkisi içerisinde roman hazırlamakta ve karakterler arasında var olan ilişkiyi en iyi şekilde açıklamaktadır. Romandaki yeri Shakespeare’nin tiyatrodaki yeriyle aynı sayılır. Romanları Fransız Devrimi’ni anlatan, belgesel niteliğini taşır.