1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
298
Okunma
Bilindiği gibi köy köylük yaşamında kimi yerde hala olduğu üzere yakın tarihe değin
at binek katır merkep yük hayvanlarımızdır. Mustafa (mısto) emmimlerin merkebi
yavrulamıştı . sevimli bir yavrusu (sıpası= kurrıkı )vardı.İyi güzel hoşta iş mevsimiydi.
Biçilmiş ot ekin taşınacaktı. Ama neyle nasıl. Neyle olacak merkeple tabii ki.O da iyi de
yavru daha çok küçük yazı yabana gidemez hele taa Kavgalı tarlasına hava sıcak yol ırak
dere tepe evde kalsın ana gidip gelsin her gelişinde emzirsin desek 3-4 sat saat sürer ki
hem yavru dayanamaz hem yavruyu bırakıp gitmesi adım atması ne mümkün ananın
Emmiler çaresiz şaşkın bir hafta mı on gün mü beklediler, daha da beklerlerdi ama mevsim
geçiyor hava kararıyor yağmur ’yağdım yağacağım’ diyor. El mecbur sanırım iki haftalık yavruyu
yanına kararak sap taşımaya zorladılar Kavgalı nere köy nere yavru bu dayanır mı ana farkında
yavaşlar yavru memeye yapışır zor bela bir sefer yaparlar.
ikinciye yavru bitkin ana ağlar evet evet ağlar gözlerinden yaşlar akar acayıp sesler çıkarır
ağıt sesleri ağıt.Mustafa emminin inadı tutmuş olmalı yavruyu bırakıp anayı aldı yola çıktı.
Elif ana ağlar yalvar akar caydıramaz.
3 saat bu, bitmeyen bir zamandır dayanamaz yavru. Ana gelir yükü alınır alınmaz ahıra yavruya
koşar ama boşa ne boşu bir koklar soluğunu dinler ses yok soluk yok bir hıçkırık ki dağ taş dile
gelesi olur: bi şey yemez içmez
Ağlaya inleye iki gün sonra iki gözü kör olur