Geçici Öğretmenliğimden Bilirim Eğitimcilik Zor İştir
Hakkıyla ders veriyor anlatıyorsanız, öncesinden hazırlanıyor hazmediyorsanız, sınıfta bıkmadan usanmadan tekrarlıyorsanız, her öğrencinin sorusuna cevap veriyor ve bilgi eksikliğini gideriyorsanız yorulmuşsunuzdur ama mutlusunuzdur. İçiniz rahattır. Kendinize düşeni yapmışsınız gerisini öğrenciye bırakmışsınızdır.
………………….
Bu denilenleri yapmayanlar, vereceğini öğrencisinden esirgeyenler, enerjisini sınıfta tüketmeyip, talebesini ders almaya mecbur bırakanlar, daha ilerisi parasıyla kendi öğrencisine ders verenler büyük vebal altındadır.
………………….
Bir ilçede görev yaptığım dönemde ısrarları kıramayarak ilçenin orta mektebinin fen bilgisi dersine girdim. Haftada iki gün iki sınıfa ve sabahtan öğleye kadar dört saat ders verdim. Alanım değil branşım değil ama eksiğimi gidererek askere giden öğretmenlerinin yokluğunu hissettirmeyecek düzeyde faydalı olmaya çalıştım. Mesleğin inceliklerini de bilmiyorum, formasyon almamışsım, enformasyona başvurmamışsım yani hangi öğrenci nedir kimdir, derslere olan ilgisi hangi noktadır habersizim. Bir yarıyılı geçirdik kız öğrencilerimle. Az çok bir yere getirdik, faydalı olmaya çalıştık. Ancak mesleğin ne kadar zor olduğunu da orada gördük. Cidden yoruluyorsunuz. Dört saatin sonunda nefes alamaz hale geliyorsunuz.
…………………..
Bir yanlışımdan bahsedeyim burada. Asli değil geçici öğretmenleriyim. Ben kendime düşeni yaptım mı yaptım. Dersi işleyip anlattım mı anlattım. Faydalı olmaya çalıştım mı çalıştım. Gönlüm rahat ve huzur içerisindeyim. Öğrencileri not olarak biraz kollayabilirdim. Dersten bıraktıklarım oldu mu hatırlamıyorum ama eğer kaldılarsa kendimi affetmiyorum.
……………………
İsimlerini hatırlayamıyorum öğrencilerimin. Soyadı Kalender olanlar, Binboğa olanlar, Ongun olanlar vardı. Hepsi zeki çocuklardı. Sınavım çok seçmeli, doldurmalı, doğru yanlış ve problem şeklinde olmak üzere çok yönlüydü. Bir yerden puan elde edemeyen öğrenci bir başka yoldan edinsin amacıylaydı.
……………………..
Okulda beni üzen ve unutamadığım bir hadise, bir müdür yardımcısının odasına bir nedenle girdiğimde beş altı erkek öğrencinin sıra dayağına çekilmek üzere olduğuna şahit oldum. Belki yaramazlık huysuzluk belki de sigara kaynaklı. Öğrenci öğrencidir her türlü yaramazlığı yapar. Dersten de kaçar, hocayı makaraya da alır. Muavinin elinde sopa ve bana dönerek müsaade ederseniz pataklayacağım bunları demesi. Müsaadeden kasıt odayı terk eder misiniz meselesi. Çıktım zorunlu olarak. Ancak sonrasında da hiç unutmadım ne şahsı ne olayı.
……………………
Misafir öğretmenim ve bir ihtiyaç kaynaklı okullarındayım. Şunu diyebilirdi öğrencilerine; çocuklar hocanızın hatırına sizi sıra dayağından muaf tutuyorum. Bir daha yapmayınız. Şimdi çıkınız ve bizi yalnız bırakınız. Misafirimle ilgilenmek istiyorum. Maalesef bu incelikten yoksundu. Görgü meselesi bu. Bu şahıs öğretmen ve aynı zamanda idareci. Ne verebilir öğrencisine. Öğrencisi ondan hangi yönlü istifade edebilir. Öğretmenin en önemli vazifesi öğrencisine ideal bir rol model olabilmektedir. Giyimiyle kuşamıyla, davranışıyla, edebi ve ahlakıyla, dili ile, kültürü ve birikimiyle.
………………….
Aslında muavini ikaz da edebilirdim. Bu yaştaki çocuklar tartaklanır mı, kişilikleri ezilir hasar bırakılır mı, ömrü boyunca silinemeyecek iz bırakılır mı demeliydim. Çocuklara öfkeyle değil sevgiyle yaklaşılması gerekir deyip sopayı elinden almalıydım.
Kemal GÜL
24.08.2022
YORUMLAR
Öğretmenin emeğinin geçici-sözleşmeli-ücretli sıfatlarıyla sömürülmesi ne acı! Kadro yoksa bunlara nasıl açılıyor? Varsa neden atanmıyorlar...Hep üzülmüşümdür...
Öğrenci bırakmaya gelince ilkokul birinci sınıfta ikide öğrenmesi umutsuz olanlar dışında ara sınıflarda hiç öğrenci bırakmadım..Bıraktığım öğrenci sayısı on olmamıştır mesleki hayatım süresince...
"Öğrenemeyen öğrenci yoktur, yanlış yöntem, hızlı geçiş vardır" diye düşünürüm..Öğrenemediyse ve gerçekten umutsuzsa rehberlik servisinden destek alınmalıdır.
Dayak...ne acı ki uygulanıyor, bizzat tanık olduğum oldu. Dondum ve bir şey diyemedim...Meslektaşlarımız arasında giyim kuşamıyla , davranışlarıyla model olanlar da var olamayanlar da maalesef.
Öğretmenine değer vermeyen bir idarecinin, meslektaşına değer vermeyen bir öğretmenin öğrenciye değer vermesini beklemeyin zaten....
Eğitim, öğretim, bilgi, kurgu, yükleme her şey boş hayatta...IQ mu EQ mu tartışması da çoktan bitti. Sevgi ve saygı asıl olmadıkça hedefe ulaşılmaz.
Güzel bir anı-hikaye bir solukta okudum.
Geçici öğretmen yani kadrosuz ya da vekil öğretmen tabiri caiz ise gönüllü.
Tam da alışmışken öğrencilerine ve ortama asil öğretmen atandığında vazifenizi noktalamak zorunda kaldığınız.
Bu duyguyu çok iyi bilirim ve kaç devlet okulunda çalıştığımı ben bile unuttum ama unutamayacağım kadar da güzellikler yaşadım ve de nice zorluk.
Var olunuz.
Selam ve saygılarımla, efendim