- 402 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
GERİDE KALANLAR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Daha küçüktük o zamanlar ve henüz keşfindeydik dünyanın. Otorite yaştı, saçtaki ak ve cüsseydi sanırım. Bu tipik Anadolu insanı görünümünde güven, bilgelik, ciddiyet ve "adam" denilen kalıbın içine ne koyulursa mevcuttu mütemadiyen.
Zaman için az bilenden daha bir bilene, iyi bilene ve en iyi bilene doğru tekamül edildi. Geçen bunca zaman, bizler çocukkenki ağır abileri yıprattı, geri planda koymaya başladı adeta. O denli hızla oldu ki bazı şeyler, aradaki boşlukları doldurmak için ne duygular ne gözlemler ne de hatıralar kafi gelmedi.
Bir zamanlar cüse, duruş ve ses tonlarıyla bile hayatın tam da içinde olan, ona yön veren bir nesil, zaman içinde arka plana itildi, yitip gitmekte üstelik. Bu dramatik bir bakış gibi gelse de ne yazık ki bizlerin de sonu benzer şekilde olacak sanırım.
Daha gençlik çağlarındayken atandığımız mezralarda bu kadim coğrafyanın o saydığımız niteliklerini barındıran ve hafızamda çokça yer eden Anadolu insanlarının çoğu hayatta bile değil. Kalanlar ise, muhtemelen bir kenara çekilmiş, hayattan elini eteğini çekmiş durumdadırlar büyük olasılıkla. Bu, böyle olmamalıydı. Yaşlanmayı uzunca bir süre geciktirmek, engellemek pek mümkün olmasa da onların da en azından tecrübe ve birikimlerini devşirebilecekleri bir zemini bulabilmeleri gerekirdi. Günümüzün baş döndürü hızlarda ilerleyen ve giderek bizleri de zorlayan teknolojisi, o insanların son demlerinde rahat nefes alabilmelerinin yolunu kesti galiba.
Torunları ve diğer sevdikleriyle iletişim kurabilmek için bile sıradan bir telefonu kullanmak ne de güçtü onlar için. Kaldı ki mesaj yazacak, yeri geldiğinde karekod okutacak ve ulaşımda da türlü ıvır zıvır kartları kullanabilecekler. Bizleri dahi kiminde zorlayan bu hızlı değişim, onları hayattan kopardı ve adeta unutulmuşluğun kaderine itiverdi. Aralarında pek azı bu süreçte kendini yenileyebildi ve var olabilmek adına büyük bir cesaretle savaş veriyor olmalı. Çocukluk ve gençliklerinde bu tür bilişim cihazları ile bir geçmişleri olmadığından, onları başka başka anlamlarda görmek, yaftalamak ve hele ki alay etmek çok utanç vericidir kanımca. Kiminde alay konusu da olan bu insanlarımız, bir zamanlar hayatın tam da merkezindeydiler oysa. Onlar tabletlerle, yazıcılarla, tarayıcı ve android telefonlarla gelmediler bu günlere. Bu bakımdan empati kurarak yaklaşmak, dünün ve aslında yaşayan tarihimizin değerlerine de saygının bir gereğidir değil mi?
Yeni neslin de güne dair çokça şeyi ideal biçimde kullandığını söylemek pek mümkün de değil. Saaatlerce zamanlarını ekran karşısında geçiren, doğadan tamamen kopmuş, toplumsal olaylara karşı son derece de duyarsız oluşları bir hakikat gibi gün yüzünde, dersek abartı olmaz sanırım. Basit teknolojik aparatları dahi bilemeden (çekiç, çivi, keser, mala,vb) ve bilseler de asla ustalıkla kullanabilme tecrübelerine sahip olmadıklarından, bunlarla ilgili bir işi üretmeleri, bir sorunu çözebilmeleri de pek mümkün görünmüyor. Her şeyi bütün konforuyla sunmakta olan teknoloji ve bilim, insanları büyük ölçüde tüketime adapte etti diyebiliriz. Düşünmenize gerek olmadan yazıyor, çiziyor, belli kalıpları da kulllanarak üretim yapabiliyorsunuz nasıl olsa. Oysa, çocukluğumuzun o insanları nasıl da hünerle kullanırlardı o araç ve makineleri. Yeteneklerini, tecrübelerini, sanatlarını konuştururlardı yaptıkları her işte. Kimse el ile kapı oyması yapmak günümüzde. Bunu ekran üzerinde çizer ve bir kopya freze (pantograf) tezgahı ile hızlı ve kolayca yapabilirsiniz değil mi?
Daha sıkı bir örnek verelim dersek, çayın yanında iyi gittiğini düşündüğümüz keki ele alabiliriz. Ne de lezzetli yapardı halalar, teyzeler, anne ve nineler bunları. Yakın bir gelecekte keki yapmayacaklarını düşnebiliyorum. Onlar el yordamıyla uğraşa dursun, bizim üç boyutlu yazıcılar dakikalar içinde yüklenen yazılımı sayesinde bu işi de başaracak. Kısacası keki yapmayacak, yazacağız galiba. Daha şimdiden devasa üç boyutlu yazıcılar ile uçakları, arabaları ve hatta evleri de yazarak üretmeyi başardıklarını söylersek, çok gülünç olmaz değil mi? Görüldüğü üzere, bizi her yenisi üretildiğinde hayattan soyutlayan bir sürecin içinde savruluyoruz.
Bizi bu günlere taşıyan insanlarımıza vefanın gereği ve hatta kendimize yatırımın da gereği olan saygıyı göstermemiz gerekir. Onların da yaşayabilecekleri sahaları, iş ve uğraş alanlarını yeniden gözden geçirmemiz, geçmiş ile günümüz arasındaki köprüyü pekiştirmemiz gerekir. İnsanlık sadece bu günden mürekkep değildir. O, mazisi olmadan, köklerinden arınmış olarak ne günü yaşayabilir ne de yarına bakabilir umutla. Geride kalanlar şimdi onlar, bir zaman sonra ise bizler olacağız. Kimsenin ilelebet genç kalması mümkün değil ise, yaşlılığında da hak ettiği saygıyı, empatik tutumu görmesi, hissetmesi gerekir insan özünde. Ne de güzel bir sözdür" Gençler bilebilseydi, yaşlılar da yapabilseydi." Onların hayat tecrübelerinden istifade etmek, sorunlarına eğilmek, onlarla da vakit geçirmek gerekir. Sadece genç kitleyi hedef alarak üretilen politikaların da gözden geçirilmesi ve hayata daha da bütüncül yaklaşılması dileğiyle.
YORUMLAR
Oğuzhan KÜLTE
Güzel yüreğinize selam olsun.
Güne eşlik eden güzellik katan kaleminizi can-ı gönülden kutluyorum
Sonsuz selam saygımla hocam
Oğuzhan KÜLTE
Oğuzhan Hocam Günlerin en Güzeli Senin Olsun!
Güne düşen geride kalan yazınızı keyifle okudum. Tırnak içine aldığım "Yaşlanmayı uzunca bir süre geciktirmek, engellemek pek mümkün olmasa da onların da en azından tecrübe ve birikimlerini devşirebilecekleri bir zemini bulabilmeleri gerekirdi. " Cümlenizi okuyunca; Bilimin yeni keşifleri takıldı aklıma.
Kuantum fiziğin son hali, Bilimin atomun altına inmesi , Holistik insan tanımlaması, tırnak içindeki ifadenin günümüz için çok gizemi kalmadı diyor. Zira İnsan bedeni yaşlılık belirtisi göstermeden de yaş alabilir hale gelmiştir.
Elbette neşterle yapılan müdahalelerden söz etmiyorum. Doğru beslenme, Enerji tıbbını kullanma vs gibi gelişmeleri ifade etmeye çalışıyorum.
Biliyorum bizim eğitim sistemimiz ve de ekonomik şartlarımız bu gelişmeye ayak uyduracak durumda değil.
Biz yontma taş devrinde yaşamaya devam.
Tebrik ederim Üstadım.
Selam ve sevgilerimle.