elif bir dağ bir yayla köyündendi ilkokulu bitireli henüz bir bilemedim birbuçuk sene olmuştu evin tek kızıydı hep dana kuzu peşinde koşturmuş ya da ot ekin önünde olmuş çocukluğunu yaşayamamış, evcilik bile oynayamamıştı. şimdi ise düğünü oluyor gelin gidiyordu. hepsi 2-3 ay içinde olup bitmişti öyle bir olup bittiğe gelmişti ki hala aklı almıyordu yapan çatan hep anasıydı bunu biliyordu. zaten evlerinde kararları hep o verir, hep onun dediği olurdu. kuzular satılack mı koyunlar kırkılacak mı ota gidilecek mi... bu işte öyle olmuştu o vermiş o nişanlamış o gelin ediyordu gözyaşları arasında diyor ki ’ bu senenin haziran ayında yine onun kararıyla evin çatısı kiremitleniyordu hay olmaz olaydı ustayı da o bulmuş kimin tavsiyesine uymuşsa köylerde çatıcılar varken kasabadan birini bulmuş. arkası açık bir arabaları var onunla malzemeleri getiriyor gelip gidiyorlar yanında da işte bu sümüklü oğlu var kasabadan geliyorlar ya biraz sebze meyve vb. getiriyorlardı sanınıyorum anam bu ufak tefek hediyelere tav olmuş olmalı ki ustayla fis kos konuşuyur sümüklü oğlu da bana sırıtıyordu bi şeyler döndüğünü sezinliyordum tavrımı koyuyor sümüklüğü tersliyor dalgamı geçiyordum ama anama soramıyorum çünkü hep onun gölgesinde kalmıştık ne babasını ne sümüklü oğlunu sevmiyor hele sümüklüğe kıcık oluyordum gelip kaşığmdan çıkacaklarını düşünmüyordum ki bir gün usta yanında kadın erkek 2-3 kişi geldiler ben hala bir rüya bir şaka sanıyorum böyle bi şey nasıl olur nasıl olabilir bana ne sorulmuş ne söylenmişti sanki evcilik oynuyordu anam babam bi şey diyecek olursa tersleniyor susuyordu lal olmuştu ben arka odada hayeller sisi dumanı içindeyken anaa ne duyayım ne göreyim şaka şukaya rüya gerçeğe dönmüş el sıkışıyor öpüşüyorlardı anlamış ağıla kapanmış kuzularıma sarılmış ağlamış ağlamıştım babam gelmiş boynuma sarılmış gözyaşlarını siliyordu. işte böyle bir oldu bittiğe kurbanlık kuzuydum.’ köy de köylü de dost olan da küsülü kırgın dargın olan da üzülüyor yanıp tutuşuyordu herkes acınarak elifi konuşuyordu daha dünkü çocuk yazık ne zaman kız oldu ki evde kalmış üstlerine yıkılmak istenmiş yollrını gözler havasını vermişti anası olacak bilmiş ’elif daha çocuk yazık bir hataydı oldu olan bi şey de yok getirdikleri en atıntı belki de kullanılmış tşort kazak çakır bir baş örtü allah bilir ya belki de emanet gümüş yüzük değil mi gönder gitsin’ dediklerinde ’ siz karışmayın ’ diyor kızıyor tersliyor hırçınlaşıyor susturuyordu konu komşuyu. ’caymaz anam caymaz, niye, çünkü eden kendisi, neden, çünkü kasababan geldikçe söylemesi ayıp öteberilerine tav olmuş bir kere bu uğurda kızını kuzu satar gibi satıyor’ daha neler neler. Aynı şeyleri elife söyleğip ’ yanındayız arkandayız’ dediklerinde ’ anama demedim mi denemedim mi ’ ’kendimi öldürürüm kurbağalı göle atarım kanlım katilim olursun ’ diyordu kızcağız korkmuş susmuş bu baskıyla nikaha da götürülmüştü ve işte resmen sümüklünün karısıydı ve kapıda davul gümbür gümbürdü ’ ah anam doğurmaz olasıca sana öyle bir ders vereceğim ki dillere destan olacak’ elifin bu söylenmesi de dilden dile kulaktan kulağa dolaşıyoodu. türlü türlü yorumlar tahminler söylenceler birbirine karışıyordu köyün ve köylünün aklında fikrinde hep o acaba elif kız ne düşünüyordu ne yapacaktı!? --devam edecek-- 20. 05. 2022 |