2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
925
Okunma
İnsanın Yabancılaşmasını İnsanın kendine yabancılaşması , İnsanın insana yabancılaşması , insanın emeğine yabancılaşması diye sıralayabiliriz.
Mutluluğun kaynağı insanın kendisidir. Günümüz insanında gördüğümüz başkalarının elindekine özenti olarak geliştirilmiş mutluluk arayışları. Olgun bir insan kendi elindeki mutluluk imkanlarını kullanır, daha mutlu olabilmek için emek vermek gerekir. Yani insan mutluluğu hak etmelidir .
Başkalarının elindekine özenti insanı mutsuz kılar . Özenti duyduklarına bir gün sahip olsa bile mutlu olamaz. İnsanın bu çelişkisi tüm ilişkilerine yansımış. Mesela cinsellik konusundaki mutluluk arayışları anlık zevkleri tatmin, Birçok karşı cinsle beraber olarak mutluluk arama yabancılaşmanın bir örneği. İlişkileri yozlaştırıyor .
Olgunluğa erişmemiş bir çiftin maddi hevesleri tatmin temelinde kurdukları beraberlikde mücevherler,maddi değeri yüksek hediyeler alınıyor Maddi heveslerle oluşan bu beraberliğin günlük sıradan bir beraberlikle tek farkı toptan satın almadan başka bir şey değildir . Böyle bir ilişkide tarafların ihanet duygularıyla mutluluk aramaları olasıdır . Sonuçta sağlıklı bir beraberlikten söz edilemez. Temel içgüdülerden biri olan cinselliğin tatmin bulabilmesi ne istediğini bilmeyi gerektirir. Yani mutlu olmak insanın kendi elinde .
Toplumsal yaşamımızdaki insanı etkileyen, kapitalist üretim tarzının kadına bakış açısı nedir? Pratikte inceleyin. Mesela kadın vücudunun reklam aracı olarak kullanılması. Diğer konulara girmiyorum . Yani kadın araç olarak görülüyor. Kadına bakış açısı metalaşmış.
İnsan bu yapı içersinde kendini keşfedemez mi ? Elbette bu mümkün . İnsanın doğasını anlamak için doğayı anlamak gerekir. Doğanın yansıması olan insan önce kendini keşfetmeli, sonra da burjuva anlayış biçimini eleştirmeli.
Geçmiş dönemlerde misyonunu tamamlayan burjuva kültür günümüz toplumunun ihtiyaçlarını karşılayabilecek olanaklara sahip değildir. İnsan önce kendini sevmeyi öğrenmeli sonra iletişimi içersinde kendini bulmalı, insanları sevmeyi öğrenmeli. Bireyler yetenekleri doğrultusunda eğitilmeli, geliştirilmeli. Çünkü sağlıklı bireylerden sağlıklı toplumlar oluşturulur. Sonuçta sokağa çıktığımızda karşılaştığımız iyi yada kötü bireylerden oluşan toplum içinde yaşıyoruz .
Sokakta nelerle karşılaşıyoruz. Bu insanlar neden bu durumda. Medeniyetten nasibini alamamış bir insanın bir davranışı canımızı sıkabiliyor. Baliciler,kapkaççılar,dolandırıcılar ... Magandalar , sapıklar. Peki problem nedir ? Sorabiliyormuyuz bunu kendimize . Ülkemizin şu anki kaynakları 200 milyon nüfusa bakabilecek kapasitede niye 80 milyon insanın ,içinde açlar , eğitimsizler, işsizler ......var. Bugün toplanan vergi gelirlerinin üçte birinin asgari ücretten sağlandığını biliyormuydunuz .
Dünyamızda her yıl 40 Milyon insan günlük 1 dolarlık gıda ve ilaç yardımı olmadığı için ölmekte iken dünyanın gıda üretimi nüfusunun ihtiyacında %15 fazla olup bunun büyük bir kısmı çöp haline dönüştürülmektedir. Nükleer denizaltının bedeli dünyadaki tüm okuma yazma bilmeyenlere okuma yazma öğretme giderlerini karşılayabilir. Bir bombardıman uçağının bedeli ile 16 adet tam donanımlı hastane kurulabilir. 3 saatlik silahlanma gideri ile 35 Milyon çocuğun aşıları tamamlanabilir. 11 adet tomahawk füzesinin bedeli ile hergün 30 bin açlık ölümü durdurulabilir. Sadece ülkemizin değil tüm dünyanın sorunu Kapitallerini geliştirmiş ülkelerin savaş ekonomisini beslerken kaynak olarak bizim gibi az gelişmiş ülkeleri sömürmesidir. Emperyalizm dir.
Bugün bizim sokaklarımızda güvenliğimiz kalmamışsa suç kol geziyorsa bunun sebebi insanın emeğine yabancılaşmasıdır. İnsanın insana yabancılaşmasıdır. İnsanın topluma yabancılaşmasıdır . Bana ne demesidir . Aydın insan katalizör görevi yapmalı . Gidişat ekonomik çöküş ve getirdiği toplumsal çöküş. Yozlaşma, çürüme ergeç hiç beklemediğimiz anda bizleride vurabilir .